Bodrum ile Milas arasında bulunan; Bodrum merkeze 25, havaalanına 5 kilometre uzaklıktaki Mandalya Körfezi, dünyanın sayılı sulak alanları arasında sayılıyor ve yüzlerce çeşit kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Geçen yıl eylül ayında körfezin kıyısında bulunan yaklaşık 9 milyon 700 bin metrekare alana yaklaşık 4.5 milyon metrekarelik inşaat yapılmasını sağlayacak proje için ÇED raporu onaylandı. Kararın çıkmasına çevreciler büyük tepki gösterirken sivil toplum örgütleri yaklaşık 30 bin kişinin yaşayabileceği bir alanın kurulmasına sebep olacak projeyi yargıya taşıdı. Hukuki süreç devam ederken, arazinin sahibi olan Net Holding tarafından KAP’a bildirim yapıldı ve yaklaşık 26 bin metrekarelik alan için inşaat ruhsatı alındığı açıklandı.
6501 numaralı parsel
KAP’a yapılan bildirimde şu ifadeler kullanıldı: “Bilindiği üzere, Muğla ili, Milas ilçesinde bulunan arsa ve araziler üzerinde yapılacak Milas Projesi kapsamında, "Düzenlenme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Hasılat Paylaşımı Esasına Göre İnşaat Sözleşmesi" Net Şirketler Grubu ile Ağaoğlu Şirketler Grubu arasında 2006 yılında imzalanmıştır. Ağaoğlu Şirketler Grubu tarafından şirketimize bugün yapılan yazılı bildirime göre, bu proje kapsamında konut alanı olarak belirlenen 25.708,70 m2 büyüklüğündeki 6501 numaralı parselin inşaat ruhsatları alınmıştır. Diğer parseller ile ilgili çalışmalar devam etmektedir.”
16 yıllık sözleşme
Söz konusu arazinin sahibi Besim Tibuk’a ait olan Net Holding. Tibuk tarafından bölgedeki arazi yaklaşık 15 yıl içinde toplandı. 2006 yılında ise Ali Ağaoğlu’nun sahibi olduğu Akdeniz İnşaat ile peşin 100 bin dolar ile yüzde 19 hasılat payı anlaşması yapıldı.
Proje neleri kapsıyor?
Proje ile 9 milyon 700 bin metrekare büyüklüğündeki bir alanın 4 milyon 454 bin 395 metrekaresi yapılaşmaya açılıyor. 25 ayrı bölümden oluşan 3 bin 683 konut, 230 odalı golf oteli, 505 odalı SPA oteli, 255 odalı apart ve 510 odalı bir grand oteli kapsayan projede ayrıca 6 adet günübirlik tesis, 1 adet golf sahası, 6 adet ticaret merkezi, otoparklar, yüzme havuzları, su oyunları alanları, AVM, spor salonları, okul ve sağlık birimleri gibi onlarca bina, tesis bina edilecek. Ayrıca 8 yapay göl de bulunuyor. Burada en az 16 bin kişinin yaşaması planlanıyor.
Neden karşı çıkılıyor?
Proje alanında arkeolojik SİT alanları var. En önemli konu ise hemen bitişiğindeki dünyanın sayılı sulak alanlarından, Tuzla Sulak Alanı’nın olması. Burası Bargilya antik yerleşim birimiyle beraber özellikle kuş türlerine ev sahipliği yapıyor. Nitekim 2001 yılında IBA (Important Bird Area) tarafından tavizsiz korunması gereken kuş bölgesi ilan edildi. 2004’te Ulusal Sulak Alan Komisyonu, koruma kapsamına aldı. 197 kuş türü bulunuyor. 52 tanesi sadece burada ürüyor. 37 tür göç ve kış döneminde görülüyor. 2 tür yaz göçmeni, 11 tür ise ilkbahar ve sonbaharda geçiş yapıyor. Toplam 146 tür, Bern Sözleşmesi kapsamında koruma altında. Dünyada soyu tükenen Tepeli Pelikanın da yuvası. Çevreciler projenin hayata geçirilmesiyle birlikte ekolojik dengenin bozulacağını, yeşil alanın yok olacağını, yer altı su kaynaklarının zarar göreceğini savunuyor.
Ekolojik denge bozulacak
Muğla Çevre ve Ekoloji Politikaları Derneği (MUÇEP) konuyu yargıya taşıdı ve 27 Kasım 2021 günü proje alanında keşif yapıldı. Bilirkişi mahkemeye sunduğu raporunda, “ÇED olumlu kararının yerinde olmadığı” konusunda görüş bildirdi. Raporda bilirkişi projenin hayata geçirilmesi durumunda doğaya vereceği tahribatı madde madde anlattı. İşte o ifadeler
* Orman florası, makiler ve zeytin ağaçları kesilecek bunun sonucunda ekolojik denge bozulacak. Bazı türler tamamen veya kısmen yok olacak; biyolojik çeşitlilik azalacak.
* Yapılan baraj ve yapay göletler yeraltı suyu, içme suyu ve tarım alanlarında kullanılan suyu azaltacak.
* Orman florasına verilecek zarar nedeniyle eğimin fazla olduğu yerlerde yağışlar sonucu erozyon, su baskını ve toprak kaybı yaşanacak.
* Yüzey toprağının kazılmasıyla verimli üst toprak yok olacak. Hayvancılık ve arıcılık zarar görecek.
* Projedeki yapay baraj ve göletler nedeniyle vadideki doğal su dengesi bozulacak ve bu da ağaçlarda verim kaybına yol açacağı gibi zaman içinde kurumasına da neden olacak.
* Proje arazisindeki doğal yüzeysel drenaj ağına ve yeraltı su beslenme kaynaklarına olumsuz yönde müdahale edilmesi durumunda Tuzla sulak alanına gidecek tatlı su miktarında azalma olacak, bu durumda tatlı su-tuzlu su dengesi bozulacak. Lagünlerin varoluşu bu dengeye bağlıdır. En ufak değişiklik doğal yapıyı bozacak.
* İnşaat ve işletme aşamasında oluşacak evsel nitelikli katı atık miktarının bertaraf edileceği alan belirtilmemiştir. Hesaplamalar da güncel gerçeği yansıtmıyor. Güncel verilere göre katı atık hesabı yaklaşık yüzde 60 oranında düşük hesaplanmış.
* Sulak alanın, deniz suyunun iç kesimlere ulaşmasını engelleyen bir bariyer olduğu, buranın zarar görmesi durumunda deniz suyu kilometrelerce ilerleyerek içme, kullanma ve sulama kaynaklarını bozacak.