Diyarbakır’da 21 Ağustos 2024’te kaybolan ve 8 Eylül 2024’te Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedenine ulaşılan Narin Güran’ın cinayeti davasında Narin’in annesi, ağabeyi ve amcası ‘iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, komşuları Nevzat Bahtiyar ise ‘suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası aldı.
Gerekçeli kararda hükme esas alınan delillerden biri de ‘daraltılmış baz’ raporuydu. Bu rapora göre, “Nevzat Bahtiyar dışındaki üç sanık, Narin'in öldürüldüğü zaman diliminde ev, ahır veya eklentilerinde bulunuyordu ve bu husus Ulusal Kriminal Bürosu, daraltılmış baz verileri, kamera kayıtları, analiz raporu ve diğer tüm deliller ile sabitti.”
2 metre yanılma payı
İlk derece mahkemesinin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda, sanıkların “evin arka tarafında bulunan ahır kısmına geldiği”, “ahırın arka kısmına geçiş yaptığı”, “mutfak karşısında bulunan boş oda diye tabir edilen yerde olduğu” ve “evin içinde hareketli olduğu” şeklinde nokta atışı tespitler yer alıyordu. Rapora göre, bu tespitler ‘dar alan baz’ ya da ‘daraltılmış baz’ çalışması denen bir yöntem kullanılarak yapıldı ve “dar alan baz çalışmalarında yoruma dair en ufacık bir husus olamayacağı” belirtiliyordu. Öyle ki rapora göre yanılma payı da “yaklaşık olarak 2 metre ve 1 dakika” ile sınırlıydı.
“Noktasal tespit mümkün değil”
Ancak sanık Enes Güran’ın avukatı Mustafa Demir ile Yüksel Güran’ın avukatı Yılmaz Demiroğlu’nun istinaf dosyasına geçen günlerde sunduğu bilirkişi raporu, “ilk derece mahkemesinin kararında kısmen esas aldığı daraltılmış baz raporunda noktasal tespitin mümkün olamayacağı, anlık canlı takipte dahi 500 metreyle 2 kilometre arasında yanılma olabileceği”ni iddia ediyor.
“Daraltılmış baz diye bir teknoloji yok”
Diğer taraftan istinaf mahkemesine sunulan bilirkişi raporunu hazırlayan adli bilişim mühendisi Tuncay Beşikçi, ‘daraltılmış baz’ isimli bir teknolojinin değil Türkiye’de, dünyada bile olmadığını söylüyor. “Şahsen ilk olarak Narin Güran davasıyla birlikte ne olduğunu anladığım bu terimi açık kaynaklarda araştırdığımda, yalnızca Türkiye’de 2019 yılı seçimleri sırasında meydana gelen bir cinayet davasında kullanıldığını gördüm. Dünyada ise daraltılmış baz olarak tanımlanan bir teknoloji -ki buna teknoloji demezsek iyi olur- olmadığı gibi icat edilmesi dahi teknik olarak mümkün değil.”
Bununla birlikte ilk derece mahkemesindeki bilirkişi raporunda, her ne kadar ‘daraltılmış baz’ raporu ismiyle anılsa da ‘üçgenleme’ denen bir yöntemin kullanıldığı belirtiliyor. Bu yöntemde, cep telefonu en az üç farklı baz istasyonuyla bağlantıda olduğunda, operatör bu baz istasyonlarına olan uzaklık bilgilerini kullanarak telefonun bulunduğu yeri yaklaşık olarak belirleyebiliyor.
En az 500 metre yanılma payı
Ancak Beşikçi, akademik çalışmalara göre, “baz istasyonlarının yoğun olduğu şehir merkezlerinde dahi en iyi ihtimalle 500 metre çaplı bir hata payından bahsedildiğini” söylüyor. “Sinyal seviyesi, telefonunuzun sağ üst köşesinde gördüğünüz çubukların rakamsal olarak ifade edilmiş hali. Desibel miliwatt (dBm) cinsinden ölçülüyor, -50 ile -120 arasında bir değer. Ancak baz istasyonuna olan uzaklıktan, rüzgardan, yansımalardan, telefon marka modelinden, kullanılan çipten, telefon tutuş pozisyonuna kadar onlarca faktörden etkileniyor. Yani stabil değil, sürekli değişiyor. Kapsama alanları da çok büyük, örneğin Narin Güran davasına konu Tavşantepe Köyü’nde kapsama alanları 5 ile 112 kilometrekare arasında. Yani oldukça zor ve zahmetli bir iş olmakla birlikte sonucunda elde edebileceğiniz tespit, yerine göre 500 ila 2 bin metre yarıçaplı bir alana tekabül edecektir.”
22 değil, 10 baz istasyonundan sinyal alınıyordu
Dolayısıyla Beşikçi’nin iddiasına göre, raporda belirtildiği gibi “sadece 2 metrelik bir yanılma payı”ndan söz etmek mümkün değil. “Raporda Tavşantepe köyünün 22 farklı baz istasyonundan sinyal aldığı belirtiliyor. Ben olay yerine gidip 4 sanık için inceleme yaptığımda 10 baz istasyonundan sinyal alınabildiğini tespit ettim, istasyonların yanına gittim, hücre ID numaralarını aldım, bölgeyi haritaladım, sonucunda bir rapor oluşturdum.”
“Hükme esas alınan tek delil ‘daraltılmış baz’ değil”
Davayı başından beri takip eden Diyarbakır Barosu eski Başkanı Av. Nahit Eren ise önemli olanın, istinaf mahkemesine sunulan bilirkişi raporunun hükme esas alınıp alınmayacağı olduğuna dikkat çekiyor. “Mahkeme davanın seyrini değiştirecek nitelikte görebilir. Ancak dosya salt bu olgu üzerinden ilerlemedi. Dolayısıyla hükme esas alınan tek delilin bilirkişi raporu olduğu yönündeki algı da doğru değil.”
“Ancak çok özel şartlarda nokta atışı tespit mümkün”
Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Tuna Tuğcu ise üçgenleme yönteminde hata/yanılma payının arazi koşulları, hatta mevsim şartlarına göre bile değişebileceğini, ancak yine de “çok özel şartların sağlanması halinde nokta atışı denebilecek tespitlerin mümkün olduğunu” söylüyor.
“Ağaç, duvar, hatta mevsim bile sinyali etkiler”
Baz istasyonu sayısı ne kadar fazlaysa konum tespitinin de o kadar net yapılabileceğini söyleyen Tuğcu, “Ancak bunun için hem çok sayıda ölçüm yapılması gerekiyor hem de operatör desteği çok önemli. Ayrıca unutulmamalı ki her bir baz istasyonunun sinyal gücü farklıdır. Bunun dışında bölgede bulunan ağaç, duvar gibi engeller sinyal gücünü sürekli değiştirir. Öyle ki sezonsal değişiklikler bile önemli. Kışın yapraklarını döken ağaçlar çoksa, ağaçların kel olduğu dönemle yapraklı olduğu dönem arasında fark olur. Çevrede göl gibi bir su kaynağı mevcutsa bundan kaynaklanan su buharı da sinyal gücünü sürekli olarak değiştirecektir. Örneğin İstanbul Boğazı’nda nisan ayında görülen yoğun sis, doğrudan sinyal gücünü etkiliyor.”