29 Mart 2024, Cuma
Haber Giriş: 10.09.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:17

Öğüt’le sürreal bir yolculuk

Ahmet Öğüt, beş yıl aradan sonra gerçekleşen Dirimart’taki yeni sergisi It can and has been’de bireysel hafızasını İstanbul’un ve Türkiye’nin hafızasıyla çarpıştırıyor
Öğüt’le sürreal bir yolculuk
Ahmet Öğüt’ün It can and has been başlıklı solo sergisi Dirimart’ta açıldı. Sanatçının beş yıl aradan sonra İstanbul’da gerçekleştirdiği ve mekâna özgü işlerinin ağırlıklı olduğu sergi; galerinin ortasına park etmiş şehirler arası otobüste, gidiş ve gelişin aynı anda tecrübe edildiği bir yolculukla başlıyor. Belli ki Esenler’den hareket eden otobüs Diyarbakır’a varacak. Zira otobüsün penceresinden görülen bir Diyarbakır manzarası var. Dahası otobüsün bagaj bölümünde şoföre tahsis edilen yer, şık bir otel odasına dönüştürülmüş. Dileyen ziyaretçiler randevu alıp otel hizmetlerinden yararlanabilir! Sürreal bir deneyim, gerçekliğin yanı başında dönmekte… Ahmet Öğüt, toplumsal ve siyasal verileri, sosyopolitik unsurlar içinde ironi, mizah ve yaratıcılıkla gözümüze sokmakta usta bir sanatçıdır. Sanat mekânlarına şaşırtıcı müdahalelerde bulunarak bildiğimizi sandıklarımızı ters yüz eder. Öğüt, pek çok sergisinde izleyeni bu deneyimin içine dahil ederek, aşina olunanı farklı koşullarda izleyicinin eylemine sunar. Hatırlayacak olursak sanatçı, 5. Berlin Bienali’nde Zemin Kontrolü enstalasyonunda bienalin gerçekleştiği KW Çağdaş Sanat Enstitüsü’nün zeminini asfaltla kaplamıştı. 2010 yılında ise Arter’de açılan İkinci Sergi’de, sergi alanının içine tonlarca kömür yerleştirmiş, sanat kurumunun duvarından aldığı bir parçayı kömürlerin arasına saklamıştı. Parçayı bulan izleyici kurumun duvarında açılan boşluğa yerleştirilen elmasın sahibi olacaktı. İzleyicinin sergiye maden işçisi gibi dahil olmasıyla; yapıt, sanat kurumu arasındaki ilişki Öğüt’ün kara mizahı ile sergileniyordu. 

Düzenin aksaklıkları

Ahmet Öğüt’ün, bağımsız bir sanatçı olarak çalıştığı farklı kurumlarda içerden yaptığı eleştiri sokağa dair yaptığı eleştiriyle paralel yürür. Zira bir sanatçı olarak içinde bulunduğu düzenin aksaklıklarına, izleyici, sanatçı ve sanat kurumunun birbirine bağlı yapısına aynı anda tanıktır. Gücün ve iktidarın olagelen alışkanlıkları ve dönüşümler; kentsel çevre, siyasi propaganda, savaş, aktivizm, kimlik gibi konularla Öğüt’ün üretimine sıkça dahil olur. Performans, desen, video, heykel gibi medyumlarla çalışırken sıklıkla enstalasyonlar yapan ve sanat kurumlarına mekânsal müdahalelerde bulunan sanatçı, Dirimart’taki sergide bireysel hafızasını İstanbul’un ve Türkiye’nin hafızasıyla çarpıştırıyor. Yolculuk bu serginin orta yerine yerleşen bir otobüsle bir metafora dönüşürken; Öğüt’ün hayatın tümüne fırlattığı bakış, olmuş ve olabilir gerçekliklerle temas ediyor. Cihangir’in politikleştirilen rengârenk merdivenleri, İstiklal Caddesi’nin bir türlü yerine oturamayan beton yer döşemeleri, bir otobüs şirketinin kullandığı tarihi ve coğrafi Diyarbakır manzarası ve Dört Ayaklı Minare’nin yanı başında oluveren güncel gerçeklik…  Öğüt, İstabul’un hafızasına attığı linke sinema salonlarını da ekliyor. Galeriye kurduğu eski sinemaları hatırlatan mekânda sanatçının yakın dönemde yaptığı deneme türünde filmleri gösteriliyor: Evde Üretilmiş Yapıtlar ve Sanatçılar Müzik Yapınca. Kurumları İşgal Eden Canlılar serisindeki hayvan heykelleriyle sanat kurumlarının insanlar dışındaki canlılarla da olan ilişkisini bir tür fabl yoluyla sergiye dahil ediyor. Hayvanların sanat kurumları hakkındaki düşüncelerini ise QR kod ile dinleyebiliyorsunuz.

Türlü absürt hikaye

Ahmet Öğüt’ün, izleyeni kendi hafıza ve deneyimine ortak ederek toplumsal olana teması, serginin iç içe geçen tasarımında diğer bölümlerde de devam ediyor. İstanbul’un dik yokuşlarından ilham alan yamuk galeri, serginin baş döndüren sürprizi. İçinde yaklaşık 45 derece açıyla ayakta durmaya çalıştığınız beyaz küpün içinde, yamuk bakarak düz görmeye çalışıyorsunuz. Gördükleriniz arasında ise desen ve kolaj gibi farklı tekniklerle yapılmış türlü hikâye var: Ülke sınırlarının geçilmesi prosedürleri, Suudi Arabistan’ın vatandaşlık verdiği yapay zekâlı robot Sophia, sanatçının seyahatlerinde çektiği fotoğraflarla kolaj yaptığı 1995 tarihli Reuters Haber Ajansı tarafından haberleştirilmiş olaylar… Öğüt, bu bölümde sergi deneyimini sıra dışı bir müdahaleye tabi tutarak sokağın mücadele gerektiren deneyimini galerilerin yalıtılmış gerçekliğine giydiriyor. Beraberinde türlü absürt hikayeyle…