Türkiye’deki orman alanları 39 yılda 3 milyon hektar arttı. Ancak bu, ağaçlandırmanın arttığı anlamına gelmiyor. Aksine, son 20 yıldaki yıllık ortalama ağaçlandırma bir önceki 20 yıla kıyasla yüzde 55 azaldı. Bununla birlikte ormanların karbon tutma kapasitesi de 2017’den 2021’e yarı yarıya azaldı. Birinci neden, 2017’den itibaren odun üretiminde yaşanan artış. Diğeri ise RES’lere, madenlere ve otellere tahsis edilen alanlar
Türkiye’de 23.2 milyon hektar orman alanı mevcut. Bu, ülkenin toplam karasal yüzölçümünün yüzde 29-30’una tekabül ediyor. Bu veriler, Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM) 2022 istatistiklerinden. Yine OGM verilerine göre, bilimsel temelli ilk Orman Kanunu’nun çıkarıldığı 1937 yılından beri orman alanları niceliksel olarak da artıyor. 1937 yılında Türkiye’deki orman alanının 9-10 milyon hektar olduğu tahmin ediliyordu. Ve bu miktar, yıllar içinde sürekli olarak arttı. Ancak en güvenilir veriler ilk envanterin tutulduğu 1973 yılına ait. 1973’te 20.2 milyon hektar orman alanı vardı. Günümüzde ise bu, 23.2 milyon hektara yükselmiş durumda.
Artışın nedeni kırsaldan kente göç
Bu veriler ağaçlandırma yapıldığı şeklinde bir algıya sebep olduğu için yanıltıcı olabilir. Çünkü İstanbul Üniversitesi- Cerrahpaşa Orman Fakültesi Ormancılık Politikası ve Yönetimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cihan Erdönmez söz konusu niceliksel artışın nedeninin yapılan ağaçlandırmalardan değil, terk edilen tarım ve mera alanlarının kendiliğinden ormana dönüşmesiyle gerçekleştiğini söylüyor.
Ağaçlandırma yüzde 55 azaldı
Zira son FAO raporuna göre, yıllık ortalama 114 bin hektarın 104.2 bini doğal olarak yani kendiliğinden yenilenen orman alanlarından oluşurken yılda yalnızca 9.53 bin hektar orman ağaçlandırma yoluyla oluşmuş durumda. Erdönmez de 1983-2002 yılları arasındaki 20 yıllık dönemde bir milyon 150 bin hektar ağaçlandırma yapılırken, 2003-2022 arasındaki 20 yıllık dönemde bu miktarın 640 bin hektar civarında gerçekleştiğini söylüyor. Bu, yıllık ortalama ağaçlandırmanın yüzde 55 azaldığı anlamına geliyor.
“Ağaçlandırmanın katkısı yüzde 15”
Peki, orman alanlarındaki artışın ne kadarı ağaçlandırmadan kaynaklanıyor? Erdönmez, “Öncelikle halihazırda orman alanı olan yerlerde orman niteliğini artırmak amacıyla yapılan ağaçlandırmalar ve orman olan yerlerde endüstriyel plantasyon amacıyla kesilip daha hızlı büyüyen ağaçların dikilmesi buna dahil edilmiyor. Yalnızca orman alanı olmayan yerlere yapılan ağaçlandırmalar orman alanının artmasına neden oluyor.” diyor.
Fakat OGM orman içi ve orman dışı ağaçlandırma istatistiklerini açıklamadığından net bir veri yok. Erdönmez ise “2015-2020 yılları arasında Türkiye’de 590 bin hektar orman alanı artışı oldu. Bunun 186 bin hektarı ağaçlandırmaydı. Bu ağaçlandırmanın tamamı orman alanı artışına sebep olsa bile bu, orman alanı artışının yüzde 32’sinin ağaçlandırmadan kaynaklandığı anlamına gelir. Bunun da yarısından fazlasının ağaçlandırmadan kaynaklanmadığı tahmininden ilerlersek ağaçlandırmanın orman alanı artışına katkısının en fazla yüzde 15 olduğu söylenebilir.” diyerek kendi projeksiyonunu paylaşıyor.
Marmara ile Ege ve Akdeniz kıyılarında azalıyor
Diğer taraftan Erdönmez, Türkiye’de orman alanları artmasına karşın Marmara Bölgesi ile Ege ve Akdeniz kıyılarında orman alanlarının azaldığını söylüyor. “Kırdan kente göçün yoğun, arazi rantının düşük olduğu yerlerde orman alanı artıyor. Ama 2005-2015 yılları arası Yalova hariç bütün Marmara Bölgesi’nde orman alanları azalmış durumda. İzmir, Muğla, Adana, Hatay’da da azaldı.”
Ankara’da ağaçlandırma oranı yüksek
Artan yerlerde ise ilk sırada 106 bin hektar orman alanı artışı ile Kastamonu yer alıyor. Ancak bunun yalnızca 5.5 bin hektarı ağaçlandırma kaynaklı. Erdönmez, “Çok göç veren bir bölge ve ikliminin de uygun olması nedeniyle orman alanları kolayca artıyor” diyor. İkinci sırada yer alan Ankara’da ise ağaçlandırmanın payının fazla olduğuna dikkat çekiyor. “83.6 bin hektar orman alanı artışının 21 bin hektarı yani yüzde 25’i ağaçlandırma sayesinde olmuş.”
Karbon tutma kapasitesi 4 yılda yarıya düştü
Peki, orman alanları nicelik bakımından artarken nitelik bakımından ne oluyor? Erdönmez’e göre zayıflıyor. Bu zayıflamayı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Çevre Yönetimi Müdürlüğü’nün ‘arazi kullanımı, arazi kullanım değişikliği ve ormancılık’ (AKAKDO) sektörüne ilişkin verileri üzerinden anlatan Erdönmez “1990 ile 2017 yılları arasında, ormanlarda yılda 63 ila 67 milyon ton karbon tutulurken bu miktar 2021’de neredeyse yarı yarıya azalarak 34 milyon tona geriledi” diyor. Karbon tutma kapasitesindeki azalmanın sebeplerini ise şöyle açıklıyor:
2017’den itibaren odun üretiminde ciddi bir artış olması ve orman alanlarının ormancılık dışı sektörlere tahsisi.
Odun üretimi, dünya ortalamasının iki katı
2017 yılında yaklaşık 15.5 milyon metreküp olan endüstriyel odun üretimi, 2021 yılında 28 milyon metreküp seviyesine yaklaştı. Erdönmez, bu artışın ormancılık meslek kamuoyunda çok fazla eleştiri aldığı için 2022 yılında bir miktar azalarak 25.4 milyon metreküp civarına gerilediğini söylese de hâlâ ülke ormanlarının kapasitesinin çok üzerinde olduğunu belirtiyor. “Her 100 metreküp ağaç servetinden yıllık olarak üretilen odun miktarı, dünyada ortalama 1 metreküpken AB ortalaması 0.75, Türkiye’de ise 2 metreküpün üzerinde.”
Çöplük de olabilir maden sahası da
Ormanların karbon tutma kapasitesinin azalmasının bir diğer nedeni de orman alanlarının ormancılık dışı sektörlere tahsisi. Orman alanları 50’den fazla amaçla farklı sektörlere belirli sürelerle tahsis edilirken envanterde orman olarak görünmeye devam ediyor. Bu tahsis nedenleri arasında rüzgar enerjisi santrali (RES), maden sahası, çöplük, hastane, üniversite, arkeolojik kazı alanı gibi çeşitli nedenler yer alıyor.
Verilen izinlerin yüzde 47’si son 10 yılda
Günümüze kadar ormancılık dışı kullanımlar için tahsis edilen toplam 810 bin hektarlık orman alanının yüzde 47’sini yani 382 bin hektarını yalnızca son 10 yılda yapılan tahsisler oluşturuyor. Son 10 yılda verilen izinlerdeki tahsis nedenlerine bakıldığında enerji ve madencilik sektörleri başı çekiyor.
Tahsislerin yüzde 63’ü enerji ve madenciliğe
Bu süre zarfında enerji sektörünün kullanımı için yaklaşık 136 bin hektar orman alanı tahsis edilirken 105 bin hektar da madencilik sektörüne tahsis edildi. Bu, yalnızca bu iki sektöre yapılan orman alanı tahsislerinin toplam orman alanı tahsisinin yüzde 63’üne denk gelmesi anlamını taşıyor. Bu iki sektörü de savunma, ulaştırma ve turizm takip ediyor.
Envanterde orman ama gerçekte otel
İstanbul’daki 3. otoyol olan Kuzey Marmara Otoyolu veya İstanbul Havalimanı’nın bir kısmı bu alanlara örnek. Orman alanlarında açılan maden ocakları, hatta Ege ve Akdeniz kıyılarındaki pek çok turizm tesisi de… Erdönmez, “Açık maden işletmelerinin çoğunu ormana döndürmek mümkün değil. 49 yıllığına tahsis edilen bir otelin bulunduğu alanın tekrardan OGM’ye verilmesi de öyle…” diyor.
Ekosistem parçalanıyor
Başka bir deyişle orman alanı olarak görünmesine rağmen bu alanlarda bitki örtüsü tamamen kaldırılıyor. Erdönmez, “Hem karbon stoku azalıyor hem de daha az fotosentez yapacağından ormanların tutacağı yıllık karbon miktarı” diyor. “Biyoçeşitliliğin azalması, yaban hayatına verilen zarar, toprak ve su kaybı yani ekosistemin parçalanması tarafı var bir de. Geri dönülmez bir kriz bu” diye de ekliyor.
İstanbul’da 50 yılda 24 bin hektar alan yok oldu
İstanbul’da 1971 yılında 264 bin hektar orman alanı varken bugün 240 bin 688 hektara gelmiş durumda. Erdönmez, “Bu haliyle bile İstanbul’un yüzde 45’i orman örtüsüyle kaplı. Diğer taraftan 3. otoyol ya da İstanbul Havalimanı’nın büyük bölümü orman alanı görünmesine rağmen yine de yaklaşık 50 yılda 24 bin hektar alan da yok olmuş durumda” diyor.
Çanakkale’de ne oluyor?
2002-2020 yılları arasında Marmara Bölgesi illerindeki orman alanı değişimlerini inceleyen Erdönmez, en büyük azalmanın ise Çanakkale’de gerçekleştiğine dikkat çekiyor: “50 bin hektar orman azalmış. İnsanın aklına hemen Kaz Dağları geliyor. Ancak unutmayın, buradaki maden işletmelerine tahsis edilen alanlar envanterde orman alanı olarak kayıtlı kalmaya devam ediyor. Çanakkale’de ne olduğu ise bilinmiyor.”
Yanan ormanlara otel yapılmıyor
Yanan orman alanları büyük bir tartışma konusu. Özellikle 2021 yangınlarından sonra da bu konu epeyce tartışılmış, kamuoyunda “yanan orman alanlarına otel yapılacağı” tartışılmıştı. Anayasa’nın 169. maddesine göre, yanan ormanların derhal ormanlaştırılıp başkaca bir kullanıma da izin verilmeyeceğini söyleyen Erdönmez, “Bunun şimdiye kadar yapılmış tek bir örneğine rastlamadık. Bu bir şehir efsanesi” diyor ve şöyle devam ediyor: “1983’te çıkarılan Turizmi Teşvik Kanunu’nun 8. maddesine dayanılarak binlerce otel yapıldı. Bu şekilde yasal bir yolla otel yapılabiliyorken niye yandığı için Anayasa koruması altında olacak yerlerde böyle yasal olmayan bir yola gidilsin? Zaten OGM de 1.5-2 yıl içinde ağaçlandırıyor.”