Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İsmet Koç, "Daha önce Türkiye'de 3 çocuklu aileler yaygındı ama artık 2 çocuklu aileler bile azalmaya başladı. 2053 yılında her 100 aileden 69'unun çekirdek, 28'inin dağılmış, 3'ünün de geniş aileden oluşacağını tahmin ediyoruz" dedi. TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK), AK Parti Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan başkanlığında toplandı.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye Temsilcisi Mariam Khan, UNFPA Türkiye Temsilci Yardımcısı Zeynep Başarankut Kan, UNFPA Program Koordinatörleri Dr. Gökhan Yıldırımkaya ve Aysel Yüksel, UNFPA Kadın Portföy Sorumlusu Yasemin Akis Kalaylıoğlu, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İsmet Koç, komisyon üyelerine Türkiye'nin demografik dönüşüm süreci ve nüfus politikaları hakkında sunum yaptı.
"Doğum oranlarında dikkat çekici bir düşüş yaşanıyor"
KEFEK Başkanı Erdoğan, sosyal ve ekonomik gelişmelerin etkisiyle hem Türkiye'de hem de dünyada büyük bir demografik dönüşümün yaşandığına dikkati çekti. Kadın politikalarının şekillenmesinde, uygulanmasında Türkiye'nin demografik yapısı ve bu alanda yaşanan gelişim ve dönüşümlerin son derece önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Ülke genelinde kadına yönelik politika üretirken, plan ve programlar yaparken, demografik verilerin gözetilmesinin somut ve uygulanabilir çözümlerin geliştirilmesi adına hayati öneme sahip olduğunun da farkındayız. Türkiye'de de doğum oranlarında dikkat çekici bir düşüş yaşanıyor, bunu da yakinen takip ediyoruz. Her alanda olduğu gibi nüfus politikaları alanında da uluslararası kuruluşlarla birlikte çalışmayı, onların katkılarını almayı önemsiyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Toplantıya çevrim içi katılan UNFPA Türkiye Temsilci Mariam Khan, Türkiye'nin yaklaşık 85 milyonluk eğitimli bir nüfusa sahip olduğunu anımsatarak, dünyada nüfus politikalarına yapılan yatırımlara dikkati çekti. Khan, doğurganlık, ölüm ve göç bileşenlerinin nüfus dinamiklerine belirleyen temel unsurlar olduğunu söyledi. Türkiye'de yapılacak işbirliği, finansal politikalar ve uygun çözümlerin bulunmasına değinen Khan, sürdürülebilir kalkınmayı temel edinmek ve hayata geçirmek için doğurganlık, ölüm ve göç bileşenlerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtti. UNFPA Türkiye Temsilci Yardımcısı Zeynep Başarankut Kan ise kadın ve üreme sağlığı, kadının güçlenmesi ve kadına yönelik şiddet, genç ve ergen sağlığı ile insani yardımlar konusunda çalışmalar yaptıklarını belirtti.
"Eğilim devam ederse 2040- 2050'de nüfus 94 milyona ulaşıp orada duracak"
Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İsmet Koç da yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi. Türkiye'deki nüfus artış hızının binde 1,1 seviyelerine gerilediğine işaret eden Koç, "Binde 7,1'den binde 1,1'e düşmesi çok önemli, ciddi ve dünyada ender görülen bir düşmedir. Bunun altında çeşitli nedenler var. Türkiye'de ikamet edip yurt dışına çıkan bir nüfus grubu var. Doğum hızı çok ciddi bir şekilde düştü. Bu doğurganlık eğilim devam ederse 2040- 2050 yılında nüfusumuz 94 milyona ulaşıp orada duran bir yapıya kavuşacağını öngörüyoruz. Oradan sonra da nüfusumuz azalmaya başlayacak" ifadelerini kullandı.
"Geniş aile yapısı çözülüyor"
Koç, Türkiye'de 2023 yılında kadın başına düşen doğum sayısının 1,51 civarında olduğunu, bunun da birçok Avrupa ülkesinden daha düşük bir rakam olduğunu söyledi. Koç, "Evlilik içindeki doğumlar erteleniyor. Türkiye'de ideal çocuk sayısı, gerçekleşen çocuk sayısından daha yüksek. Kadınlar aslında doğum yapmak istiyor ama doğum yapmalarının önünde bazı engeller var. Bu engellerin kalkması durumunda, kadınlar doğum yapacaklardır. Doğurganlığın azalmasıyla Türkiye'nin yaşlanma sürecine girdiğini görüyoruz. Türkiye yaşlı bir ülke konumunda. Demografik değişim aile yapısını da değiştiriyor. Geniş aile yapısı çözülüyor. Dağılmış ailelerde ciddi artış var, her beş aileden birinin dağıldığını görüyoruz. Daha önce Türkiye'de 3 çocuklu aileler yaygındı ama artık 2 çocuklu aileler bile azalmaya başladı. Bazı bölgelerimizde çocuksuzluğun da bir norm haline geldiğini görüyoruz. 2053 yılında her 100 aileden 69'unun çekirdek, 28'inin dağılmış, 3'ünün de geniş aileden oluşacağını tahmin ediyoruz." dedi.
"Türkiye'de 1,7 milyon yaşlı tek başına yaşıyor"
UNFPA Program Koordinatörü Aysel Yüksel, doğurganlığın azaldığı bir sürecin yaşandığını işaret etti. Yüksel, "Hem doğurganlığın hem de ölümün yüksek olduğu dönemler yaşandı. 2022 yılında 8 milyar olan dünya nüfusunun 2080 yılında 10 milyara ulaşacağı hesaplanıyor. Dünya devletlerinin yüzde 35'i doğurganlığı azaltmak, yüzde 28'i arttırmak, yüzde 10'u korumak, yüzde 27'sinin de herhangi bir politikası yok. Avrupa, Kuzey Avrupa, Doğu ve Güneydoğu Asya bölgelerinde doğurganlık oranlarını arttırmak yönünde politikalar var." diye konuştu.
UNFPA Program Koordinatörü Dr. Gökhan Yıldırımkaya ise nüfusun sağlık ve sosyal hizmetlere etkisine değindi. Yıldırımkaya, doğurganlığın özendirilmesinin temel politikalardan biri olduğunu ancak riskli gebeliklerin de önüne geçilmesi gerektiğini, bu konuda da yatırımın yapılması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin sezeryan doğumda yüzde 58 ile dünyada ilk sırada yer aldığına dikkati çeken Yıldırımkaya, "Türkiye'de 1,7 milyon yaşlı tek başına yaşıyor. 65 yaşından sonra ortalama beklenen ömür 17 yıl. 2023 yılında ilkokul öğrenci sayısı 5 milyon iken, 2050 yılında bu rakamın 3,3 milyona düşmesi tahmin ediliyor." ifadelerini kullandı. Yıldırımkaya, Türkiye'deki Suriyeli sığınmacılar arasındaki doğum artış hızının düştüğünü, Suriyeli kadınların doğurganlık tercihinin azaldığını kaydetti.
Kaynak: AA