Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Kanal İstanbul projesinden vazgeçilmesi çağrısında bulundu. Bölgede canlı fayların 'cirit attığını' belirten Görür yetkililere, "Lütfen sesimi duyun rica ediyorum, yalvarıyorum. Benim hayatım bu yolla gitti, geçti. Bu işi sakın yapmayın. Başınıza dert alırsınız. Ve bu işi de çözemezsiniz. Yazıktır, günahtır" diye seslendi.
İBB'nin düzenlediği Kanal İstanbul süreci bilgilendirme toplantısına katılan Görür'ün açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
- Bütün bilirkişiler hayır demiş, bütün yer bilimciler evet demiş... Ben bunun sorumluluğunu alamam. Buna evet diyenler de kimdir hiç bilmiyorum. O arkadaşlarla aynı görüşte değilim. Sebebi çok basit. Marmara Denizi’nin içerisinden Kuzey Anadolu fayının kuzey kolu geçiyor. Bunlardan bir tanesi adaların güneyinde biz ona Adalar Fayı diyoruz. Diğeri de Yeşilköy açıklarından Silivri açıklarına kadar uzanan Kumburgaz Fayı diyoruz. 10 sene o faylar üzerinde araştırma yaptık. Ben de araştırmanın başkanı olarak İtalyan, Fransız gemileriyle tam donanımlı Türkiye'de olmayan, dünyanın en donanımlı gelmeleri ve bilim adamlarıyla çalışmalar yaptık. Bu iki fayın kilitli olduğunu saptadık. Kilitli fay demek şu anda enerji biriktiriyor. Kırılmasını engel olan bir sürtünme kuvveti var. O sürtünmeyi yendiği anda deprem üretecek.
"İstanbul'u tehdit eden 7,5 büyüklüğünde bir deprem var"
- Bu Kumburgaz fayı kırılırsa kendi başına ilk başta kırılacak faydır. Yedi nokta iki minimum deprem üretir. Adalar fayı yalnız başına kırılırsa en fazla yedi mertebesinde deprem üretir. İkisi birden kırılırsa yedi buçuğa kadar gidebilir. İstanbul'u tehdit eden yedi buçuk büyüklüğünde bir deprem vardır. Şimdi ben sizler de anlıyorsunuz falan ama ben inandığınıza da inanmıyorum depreme. Eğer inanmış olsanız bu kadar söze gerek yoktur. Bir an önce iş yapılırdı. Ben gerçekten bizim siyasilerimizin depreme yeterince hakikaten inandıklarını zannetmiyorum. Evet biliyorlar söylüyorlar konuşuyorlar ama öyle değil. Çünkü Türkiye'nin gündemini görüyorum ben.
"İstanbul bizi çökertir beyler şaka etmiyorum"
- İstanbul'da, Marmara Bölgesi'nde daha doğrusu deprem olursa çok büyük bir kayıp veririz, can kaybı, mal kaybı tasavvur bile edilemez. İstanbul'da en yetkili insanlar yani kurumlar bile yüzde altmışından fazlasının deprem dirençli olmayan yapı stokundan meydana geldiğini söylüyor. Siz İstanbul'u bir düşünün, sokağını düşünün, evlerini düşünün yani böyle kullandıkları betonu düşünün, korozyona uğramış demirleri düşünün. Daha şu anda herhangi bir şey yokken çöken evleri düşünün, halkın bilinçsizliğini düşünün. Bir sürü daha nedenler yaparsınız? İstanbul bizi çökertir beyler şaka etmiyorum. Yani İstanbul Marmara Bölgesi çökerse bütün Türkiye diz üstü çöker. Bunu duymayan duysun. Bu şaka değil ve buna inanmıyorsa da inandıklarına sorsun. Türkiye'nin Marmara Bölgesi çökerse ekonomik bağımsızlığı kalmaz.
"Orada şu anda bile hareket var"
- Kanal İstanbul tam fay hattının üzerinde, şaka değil üzerinde. Yani Sazlıdere Barajıyla Küçükçekmece'nin denize açıldığı yerde canlı faylar cirit atıyor. Bizim çalışmalarımızda biz bunları gördük. Yani doğrudan doğruya bu Küçükçekmece'nin altı, Büyükçekmece'nin altı, Büyükçekmece'nin batısı, orada gördüğümüz heyelanların hepsi dipten doğrudan doğruya Marmara’ya doğru gelen canlı faylara bağlı. O faylar da Kumburgaz fayına bağlı. Kumburgaz Fayı harekete geçerse bütün bu faylar harekete geçecek. Sizi hiçbir güç orada ayakta tutmaya mümkün değil. Hele böyle betonla metonla yani bir diyelim kanal yapacaksınız ayakta durmasını düşüneceksiniz bu mümkün değil. Orada heyelanlar tamamen bu faylarla tetikleniyor. Orada şu anda bile hareket var. Bizim uzaydan yaptığımız çalışmalara göre şu anda yılda iki santimetreye varan hareket var hareket. Deprem meprem yok.
- Ben illa yapacağım diyor inat ediyorsunuz. Bizim öyle çok yüksek adamların bileğini bükecek halimiz yok. Bilim adamı olarak bu yanlış diyoruz. Bilimsel verilere göre söylüyoruz. Yani onun dışında bir şey değil. Daha iyi bir bilim adamı varsa o da çıkar der ki sayın Görür senin dediğin şu şu şu şu doğru değil. O zaman bilim doğruyu kabul etmek zorundadır. Ama bugün karşımıza öyle çıkılmıyor. Şimdi inatlaşıyorsanız o zaman illa yapacağım diye.
"Lütfen sesimi duyun rica ediyorum, yalvarıyorum"
- Şimdi burası çok özel bir bölge. Neden özel bir bölge. Ana faydan ayrılmış fay kollarının içerisinden geçtiği ivmesi, hızı, kayması vesairesi yüksek bir yer özel bir bölgedir. Diyorsun ki inat ettim yapacağım. O zaman ben yenilgiyi kabul edeyim. O zaman diyeceğim yetkililere şu. Tamam yap yapacaksan yap. Ama burada yapacağın yapının fiyatını, maliyetini normal bir yerdeki yapı gibi asla düşünme. Yani bunu binaya örnek vereyim yani kanal yerine. Normal bir binanın metrekaresi 20 bin 30 bin lira ise sen buraya 100 bin harcamak zorundasın. O zaman bu Kanal İstanbul'un maliyeti 64 milyara mal olmaz 104 milyara da mal olmaz. Güneydoğu'daki gibi çok daha fazlaya mal olur. O zaman da benim bir hakkım var sormaya. Milyonlarca insanın can güvenliği yokken hayatları tehlikedeyken bu ülke bu kadar fakir fukaralıktan ezilirken sen niye 200 milyarı buraya vereceksin? Sebep ne? Ne bekliyoruz buradan? Ve işte burada herkes de söyledi yani. Bir getirisi yok, bir şey getirisi olsa kabul ederim yani. Getirisi olan bir projesi olsa bilim olarak kabul ederiz. Ne getiriyor bize Allah aşkına. Onun için aklı selim galip gelsin. Bütün yetkililere lütfen sesimi duyun rica ediyorum, yalvarıyorum. Benim hayatım bu yolla gitti, geçti. Bu işi sakın yapmayın. Başınıza dert alırsınız. Ve bu işi de çözemezsiniz. Yazıktır, günahtır"