Wanjira Mathai / The New York Times
İnsanın hayatında, o zamana kadar gerçekleşmemiş her şeyin, henüz gerçekleşmeyen her şeyle buluşuyor gibi göründüğü anlar vardır. Geçmişin mirası gelecekte olması muhtemel şeylerle yüzleşip bize şu soruyu sorar: Atacağınız hangi adım geçmişe hakkını teslim edecek fakat aynı zamanda geleceği mahvetmeyecektir?
Ben bu yıl böyle bir anı bir yaşayan miras olan Profesör Mĩcere Gĩthae Mũgo 80 yaşında ölünce yaşadım. Onu kısmen çevreci annem Wangari Maathai ile bağı sayesinde tanıyordum. İkisi çok şeyi paylaşan iki dosttu. Bu iki kadın da Kenya'nın dağlık orta kesiminde doğmuş ve bazı ilkleri başarmıştı. Annem Doğu ve Orta Afrika'da doktora derecesini alan ilk kadındı. Profesör Mũgo da Doğu Afrika'da edebiyat alanında doktora derecesine sahip ilk insandı. Kadınların güçlenmesi konusuna tutkuyla bağlı olan bu iki kadın 1970'lerde ve 80'lerde Kenya hükümetinin gücünü konsolide etmesine, insan haklarına ve kamusal alana yönelik saldırılarına direndi. Her ikisi de sürgün yaşadı. Profesör Mũgo daha sonra ABD’ye taşınmıştı. Ben de fırsat buldukça onu New York'taki Syracuse Üniversitesi'nde ziyaret ederdim.
Mirasları iklim mücadelesinde yaşıyor
İkisi de Afrika'nın bağımsızlık mücadelesinin kıtanın sadece yarısının sesi, becerisi ve enerjisiyle yürütülemeyeceğini, Afrika'nın gelişmesi için kadınların kişisel bağımsızlığının da şart olduğunu fark eden bir korkusuz kadınlar neslindendi. Yolsuzluk ve şiddete karşı seslerini yükseltmeye cesaret ettikleri için iktidardaki erkekler tarafından küçümsenip saldırıya uğradıklarında, adalet ve hesap verebilirlik adına seslerini daha da yükselttiler.
Onların bıraktığı mirası, Afrika'da halen adalet için mücadele eden ve kendileri sebep olmadığı halde yükünü taşıdıkları bir başka saldırıya, yani iklim krizine karşı sorumluluk üstlenen kadınlarla yaşıyor. Bu yeni nesil de gücünü başka coğrafyalarda kendi toplumalarının, geçim kaynaklarının ve çocuklarının geleceklerinin karşı karşıya olduğu tehlikelere baş kaldıran kadınlardan alıyor: Buldozerlerin karşısına geçip hükümetin kesmek istediği ağaçlara sıkı sıkı sarılan Hindistan'daki Chipko aktivistlerinden, 1970'li ve 1980'li yıllarda yakınlarını kaybeden otoriter rejimleri yıllarca protesto eden Arjantinli ve Şilililerden, 1992'de Kenya'nın Nairobi kentindeki bodrum katlarında oğullarının gördüğü işkenceyi protesto eden siyasi mahkum annelerinden...
Profesörden dayanışma çağrısı niteliğindeki söz
Annem Wangari Mathai saydıklarım arasındaki bu son mücadelenin lideriydi. Siyasi mahkumların annelerinin yanında yer almasının sebebi oğullarının hapiste olması değildi. Hükümetin bireylerin haklarını ve Kenya anayasasını ihlal etmesinin yanlış olduğunu bildiği için oradaydı. Profesör Mũgo bana “Kadınlar geliyor” derdi. Bu sözün verdiği mesaj açık bir dayanışma çağrısıydı. Heyecan verici derecede iyimser bir ifadeydi. İlerlemeyi engelleyen eski erkek iktidarlara günlerinin sayılı olduğunu hatırlatıyordu. Onun sözlerinin tüm bu anlamları her zaman kulağımda. 2011 yılında annem kanserden ölünce veya iklim krizini çözme çabalarının sekteye uğradığını düşündükçe, aslında her zorlukla karşılaştığımda bu sözleri sessiz sessiz tekrar mırıldanıyorum.
Peki Profesör Mũgo'nun kehanet dolu sözleri gerçek oluyor olabilir mi? Değişimin zamanı elbette geldi. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin eski genel sekreteri Christiana Figueres, kısa süre önce petrol ve gaz endüstrisinin nihayet uyanıp tarihteki kritik sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini ancak bunun yerine sadece laf ürettiklerini söyledi.
Figueres, yeteneklerini, deneyimini ve itibarını fosil yakıt endüstrisine karşı mücadele için kullanarak hepimizine ve Dünya'ya hizmet ediyor.
Fridays For Future'ın Elizabeth Wathuti, Greta Thunberg, Vanessa Nakate gibi dünyanın pek çok yerinden genç kadın liderleri de öyle. Bugün kadınların iklim kampanyasındaki yalanlara karşı çıkmak için yeniden bir araya geldiklerini görüyoruz. Hafsat Abiola, Pat Mitchell, Ronda Carnegie ve İrlanda Cumhuriyeti'nin eski başkanı Mary Robinson'dan ilham ve güç alan Project Dandelion iklim hakkındaki dezenformasyonu durdurup kimlerin harekete geçmediğini ortaya çıkarmaya çalışıyor, onların çabaları isimlerini asla bilemeyebileceğimiz, ancak kendi arazilerindeki toprakla ilgilenen, yenileyen, meraları ve ormanlık alanları koruyan, çocukları eğitip yetiştiren, hastalarla veya yaşlılarla ilgilenen ve bu bozulan dünyayı onaran sayısız kadına katılıyor.
Benim de bağlı olduğum World Resources Institute (Dünya Kaynakları Enstitüsü) Afrika bu yıl Afrika Orman Arazileri Restorasyon Girişimi inisiyatifini başlattı. Amaç kadın girişimcileri topluluklarına refah, sürdürülebilir geçim kaynakları ve çevresel restorasyon konusunda desteklemek. Afrika genelinde bozulmuş topraklar. Örneğin Nairobi'deki Exotic-EPZ'nin kurucusu üç kadın Kenya'daki 7 bin çiftçiden gelen macadamia fıstıklarını işleyerek dünyaya satıyor. Kenya'nın Maragua kentindeki Yeşil Kuşak Hareketi ağındaki kadınlar bambu dikiyor.
"Vazgeçmemeliyiz, yük bilenlerin omzundadır"
Bu çalışmada kendimi annemin Yeşil Kuşak Hareketi ile üstlendiği çalışmayla aynı çizgide görüyorum: Kadınları harekete geçmeleri, çevrelerini yenilemeleri ve onları marjinalleştirmek isteyen güçlere karşı koymaları için güçlendirmek.
Annem, şu sözleri milyonlarca kadının çabasında somutlaşıyor: “İçimizden olan biteni anlayanlar ve güçlü hissedenler yorulmamalı. Vazgeçmemeliyiz. Israr etmeliyiz. Yük bilenlerin omuzlarındadır. Harekete geçmesi gereken biziz."
Ya da Profesör Mũgo'nun şu sözlerinde: “Kadınlar geliyor.”
©️ 2023 The New York Times Company and Wanjira Mathai