ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi'nin (NOAA) verilerine göre, 2024'ün ilk 10 ayında küresel ortalama sıcaklık, son 175 yılın ortalamasının 1,94 derece üzerinde ölçülürken, küresel ortalama deniz yüzey suyu sıcaklığı da ortalamanın 0,99 derece üzerinde seyretti. Hem kara hem de deniz yüzey suyu sıcaklıkları açısından yılın ilk 10 ayı en sıcak ocak-ekim dönemi olarak kayıtlara geçti. Prof. Dr. Levin, Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi'nin (COP29) düzenlendiği Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de denizlerdeki ısınmanın sonuçlarına ilişkin sorularını yanıtladı.
'Okyanus ısınması suyun genişlemesine yol açıyor'
Küresel ısınmanın neredeyse 1,5 dereceye ulaştığını ve gidişatın değiştirilmesinin insanların elinde olduğunu söyleyen Levin, El Nino hava olayının etkisi altındaki yıllarda küresel ısınmanın etkilerinin de şiddetlendiğini ve okyanuslardaki ısınmanın arttığını, La Nina dönemine geçişte bu etkilerin azalacağına dair beklentilere karşın henüz birçok bölgede bu etkinin görülmediğini vurguladı. Karada ve denizde daha yüksek sıklıkta sıcak hava dalgalarının görülebileceğini ve bu ısınmanın deniz ekosisteminde ciddi etkilere neden olacağını ifade eden Levin, "Okyanus ısınması suyun genişlemesine ve deniz seviyesinin yükselmesine yol açıyor. Deniz seviyesindeki yükselme kıyılarda habitat kaybı ve kıyı bölgelerde yaşayan insanlar için sel tehlikesi oluşturmaya devam edecek" dedi. Birçok deniz canlısının okyanuslardaki ısınmaya uyum sağlayamadığına işaret eden Levin, gidişatın böyle devam etmesi halinde bu canlıların ya öleceğini ya da başka bir yere göç etmek zorunda kalacağını aktardı.
Balık kaybı gelir kaybına da yol açıyor
Bu durumun halihazırda mercanlarda görüldüğünü, sıcak bölgelerden uzaklaşabilecek hareket kabiliyetine sahip olmayan mercanların giderek karardıklarını anlatan Levin, mercan resiflerinin ciddi zarar görmesine karşın tüm ekosistemin kaybolma ihtimalinin düşük olduğuna, Kızıldeniz'de sıcak sularda da yaşayabilen mercan resifleri bulunduğuna değindi. Göç edebilen hayvanların kuzeye doğru ilerlediğinden, öte yandan Pasifik boyunca batıdan doğuya doğru göçler de görüldüğünden bahseden Levin, "Örneğin tuna balığı göçleri kesinlikle küresel ısınma sonucu yaşanıyor. Bazı ülkeler bu balıklarını kaybediyor. Balıkların göçüyle yaşanan durum, sadece gıda kaybıyla sınırlı değil. Pasifik adalarındaki bazı halklar, ulusal gelirlerinin büyük bir kısmını tuna balığının başka ülkelere satışından elde ediyor. Eğer bu balıkları kaybederlerse gelirlerini de kaybedecekler" diye konuştu.
'Yeniden şekillenmiş bir ekosistem görüyoruz'
Isınmanın okyanuslardaki oksijen seviyesinin düşmesine de yol açtığına dikkati çeken Levin, bu durumun birçok hayvan için habitat kaybı anlamına geldiğini ve bu hayvanların daha sığ sulara doğru hareket ettiklerini kaydetti. Okyanus ekosisteminde yaşanan bu yeniden dağılımın sonuçlarının ağır olabileceği uyarısında bulunan Levin sözlerini şöyle sürdürdü:
Okyanus canlılarının göçü, onların etrafındaki diğer türleri de etkiliyor ve bu nedenle yeniden şekillenmiş bir ekosistem görüyoruz. Yengeçlerin Antarktika'ya göç ettiğini gösteren çalışmalar var, bu bölge eskiden onlar için soğuktu ama şimdi daha sıcak. Bunlar deniz tabanı ekosistemlerinde büyük değişiklikler yaratıyor. Halihazırda bir biyoçeşitlilik kaybı görüyoruz. Hayvanların okyanuslardaki ısınmanın getirdiği değişikliklere adapte olabileceğini biliyoruz ama bu, onların daha önce hiç tecrübe etmediği derecede hızlı bir ısınma. Bu nedenle değişken ortamlarda yaşayamayan hayvanların kolayca uyum sağlayacağını düşünmüyorum. Oldukça değişken ekosistemlerde yaşayan, daha geniş bir tolerans aralığına sahip olabilen hayvanlar var, onlar belki uyum sağlayabilir.
'COP30'da daha çok odaklanılacağını umuyorum'
Uyum sorununun bazı durumlarda besinle alakalı olduğunu ve özellikle yeterli besine sahip birçok türün okyanus asitlenmesiyle mücadele edebilecek enerjiye sahip olabildiklerini vurgulayan Levin, okyanus ısınmasının da etkisiyle büyüyen bir diğer sorunun istilacı türler olduğunu bildirdi. Levin, bu durumun görülmeye devam edeceğini ve bu türlerin varlığının kabul edilmesi gerektiğini dile getirdi. COP29'un ana gündem maddesinin finansman olması nedeniyle iklim değişikliği sonucu okyanuslarda yaşanan ısınmaya çok odaklanılmadığı eleştirisinde bulunan Levin, COP30'un Brezilya'da yapılacak olması dolayısıyla bu konuya daha çok odaklanılacağını umduğunu belirtti.
Kaynak: AA