05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 14.10.2025 11:10 | Son Güncelleme: 14.10.2025 12:48

Reformer pilates, 1. Dünya Savaşı'nda bir kampta doğdu

ABD’de pilates yapanların sayısı 2019’dan bu yana yüzde 40 arttı. Kökeni I. Dünya Savaşı yıllarına uzanan bu egzersiz yöntemi, bugün hem sporcular hem de kronik hastalar için faydalı bir hareket sistemi olarak yeniden yükselişte
Fotoğraf: Shutterstock
Fotoğraf: Shutterstock
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

ABD’de pilates, son yılların en hızlı büyüyen egzersiz trendi haline geldi. Spor ve Fitness Endüstrisi Derneği’nin raporuna göre, 2019’dan bu yana pilates yapanların sayısı 9,2 milyondan 12,9 milyona yükseldi.

Bu yüzde 40’lık artış, ülkedeki tüm egzersiz türleri arasında en yüksek oran. Ekipman üreticisi Balanced Body’nin araştırmasına göre ise 800 eğitmenle yapılan bir ankette, eğitmenlerin yüzde 67’si derslerinin sürekli dolu geçtiğini belirtiyor.

Pilates, hem atletler hem de kronik hastalığı olanlar için uyarlanabilen, bilim temelli bir hareket sistemi. “Pilates çoğu zaman modaya uygun bir fitness dersi ya da esneme egzersizi olarak düşünülür” diyor, Lebanon Valley College’dan fizyoterapi profesörü Joe Hribick. “Oysa her vücut tipine ve yetenek düzeyine uyarlanabilen bilimsel bir hareket eğitimidir.”

Savaş yıllarından doğan bir egzersiz yöntemi

Pilates’in hikâyesi, kurucusu Joseph Pilates’le başlıyor. 1880’lerde Almanya’da doğan pilates, bedenini güçlendirmek için yoga ve dövüş sanatlarını inceledi. Ancak yöntemi geliştirmesi, I. Dünya Savaşı sırasında Man Adası’na sürgün edilmesiyle mümkün oldu.

1914’te Birleşik Krallık’ta artan Alman karşıtlığı sonucunda çıkarılan Yabancıları Kısıtlama Yasasıyla, ülkedeki binlerce Alman erkek gibi Pilates de gözaltına alındı. 23 bin kişinin tutulduğu Knockaloe kampına gönderilen Pilates, burada diğer mahkûmların hastalanıp umutsuzluğa kapılmasını izledi. O dönemdeki gözlemlerini 1962’de Sports Illustrated dergisine şöyle anlatmıştı: “Adadaki kedilerin esnek hareketlerinden ilham aldım. Onlar gibi güçlü, dengeli ve özgür bir beden yaratmanın yollarını aradım.”

Popular Science'ın aktardığına göre kamptaki hastane koğuşunda yatak yaylarını ve basit malzemeleri kullanarak ilkel egzersiz aletleri geliştirdi. Bu iddialar tarihsel olarak kesinleşmese de, bugün “reformer” adıyla bilinen pilates aletinin kökeni bu döneme dayanır.

New York’ta doğan modern pilates

Savaşın ardından Almanya’ya dönen Pilates, 1920’lerin ortasında New York’a yerleşti. Eşi Clara ile birlikte “Joseph H. Pilates Universal Gymnasium” adını verdiği ilk pilates stüdyosunu kurdu. Dansçılar ve atletler arasında kısa sürede ün kazandı. Modern dansın öncüleri Martha Graham ve George Balanchine de öğrencileri arasındaydı.

Pilates yaşamı boyunca birçok patent aldı; “egzersiz aleti” olarak tanımladığı tasarımlar bugünkü pilates ekipmanlarının temelini oluşturdu. 1967’deki ölümüne kadar aktif olarak çalıştı. Ölümünden sonra “Pilates” adının marka tesciline yönelik davalar açıldı, ancak 2000’de bir New York mahkemesi pilatesin tıpkı yoga ya da aerobik gibi genel bir egzersiz yöntemi olduğuna hükmetti.

Pilates’in temel prensipleri ve faydaları

Pilates’in temel ilkeleri aradan geçen yüzyıla rağmen aynı kaldı: doğru nefes, omurga hizası, kaburga ve kürek kemiği stabilizasyonu, pelvik hareketlilik ve merkez kasların (özellikle transversus abdominis) etkin kullanımı. Egzersizler genellikle karın, kalça ve sırt kaslarını çalıştırarak denge ve güç kazandırmayı amaçlar.

Günümüzde fizyoterapistler de pilates tekniklerini tedavilerinde kullanıyor. Hribick, bel ağrısı, duruş bozukluğu, eklem gevşekliği veya ortopedik ameliyat sonrası rehabilitasyonda pilates egzersizlerinden yararlanıldığını söylüyor.

Miami Üniversitesi’nden araştırmacı Tiffany Field ise klinik verilerin sınırlı olduğunu belirtiyor: “Çoğu çalışma aktif olmayan gruplarla karşılaştırılıyor, bu da etkileri ölçmeyi zorlaştırıyor. Benzer yoğunluktaki diğer egzersizlerle karşılaştırıldığında sonuçlar genellikle eşdeğer çıkıyor.”

Buna karşın uzmanlar pilatesin düşük etkili, eklemlere dost ama kasları yoğun biçimde çalıştıran bir sistem olduğunu vurguluyor. Hribick’e göre pilates, diğer sporların yerine değil, onlara tamamlayıcı olarak düşünülmeli.

Herkes için ulaşılabilir bir pratik

Bugün pilates, yaşlılardan sporculara, masa başı çalışanlarından kronik hastalara kadar herkesin uygulayabileceği bir egzersiz haline geldi. Başlamak için yalnızca bir mat yeterli. Seattle Üniversitesi’nden June Kloubec, “Hareketleri doğru hissetmek için profesyonel bir eğitmenle birkaç derse katılmak faydalı olur” diyor. “Pilates, hareket kısıtlılığı olan ya da kronik rahatsızlık yaşayan bireylerin de yapabileceği bir egzersizdir. Onlar da bu pratiğin sonuçlarını görecektir.”

İster savaş kampında doğmuş bir rehabilitasyon yöntemi, ister New York stüdyolarında şekillenen bir beden disiplini olarak görülsün, pilates bugün dünya genelinde hem fiziksel hem zihinsel denge arayışının simgesi haline gelmiş durumda. Ve görünüşe göre bu yüzyıllık pratik, yakın zamanda popülerliğini kaybedecek gibi değil.

Kaynak: Gazete Oksijen