23 Kasım 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
30.10.2022 19:25

Talepkar, mükemmeliyetçi ve öngörülemez: Jorge Jesus

Son 20 yılda Avrupa futbolunda isim yapmış bazı Portekizli teknik direktörlere bir bakın: José Mourinho, Leonardo Jardim, André Villas-Boas, Carlos Queiroz, Vitor Pereira ve daha birçoğu. Portekizliler antrenman bilimi birikimleri ve taktik becerileriyle ön plana çıktı. Peki Jorge Jesus bu isimler arasında nerede? Maisfutebol sitesi spor yazarı Sergio Pereira’ya göre Jesus Mourinho’nun ardından en iyi ikinci Portekizli teknik direktör.

Siyah takım elbisenin sırrı

Jorge Jesus için aile her şeyden önce geliyor. Geniş ailesi de hep destekçisi oldu. Hatta 2007’de Belenenses’le antrenörlük kariyerinin ilk final maçına çıktığında 62 aile üyesi onu desteklemeye stada gelmişti. Lizbon’un çevre ilçelerinden Amadora’da doğup büyüyen Jorge Jesus, bir yandan okuyup babası ve abisi gibi lehimci olarak çalışırken bir yandan futbolcu olma hayalleri kuruyordu. Akşam okulundan geç döndüğü bir gün yorgunluktan başı çorba kasesine düşünce babası ona seçme şansı verdi ve futbolda ilerlemesine karar verildi. Annesine gelince, Maria Elisa vefat edeli 23 yıl oldu. Jorge Jesus da yıllarca onun yasını tuttu, iç saha maçlarında siyah takım elbise giydi.

Babasını bırakmadı

Yıllarca ülke dışına gitmemesinin sebebi de aile bağları, daha doğrusu babasıydı. Babası Virgolino, 1943 ile 1945 arasında Portekiz’in köklü kulüplerinden Sporting’de forma giymişti. Sporting taraftarıydı. Baba Jesus sonraki yıllarda CelCat şirketinde lehimcilik yaparak hayatını kazandı. Jesus ise doğup büyüdüğü Amadora’nın Estrela takımını destekledi hep. Annesinin ölümünden sonra babasını yalnız bırakmamak için Milan, PSG, Valencia, Zenit gibi kulüplerden gelen teklifleri reddetti. Çünkü babasına uzak kalmak istemiyordu. Sekiz yaş büyük abisi Carlos ve yedi yaş küçük kardeşi José ile her pazartesi günü babalarıyla yemek yeme rutinini yıllarca sürdürdü. Ta ki 2017’de Virgolino Jesus’un ölümüne dek…

Fenerbahçe yedek kulübesinde yıllardır aradığı karizmatik lideri Jorge Jesus’da bulmuş görünüyor. Şimdilik hem Türkiye’de hem Avrupa’da işler yolunda gidiyor. Portekizli teknik direktörü bugüne getiren özelliklerine baktık…

O Barcelona ziyareti

Jesus, futbolculuk kariyerinin sonlarında, 34 yaşındayken kendini 3. lig takımı Amora’yı kulübeden yönetirken buldu. Alt liglerdeki kulüplerin başında çıktı sahaya. Onun antrenörlükteki bakış açısını değiştirense 1993’te Barcelona’ya yaptığı ziyaret oldu. Hollandalı teknik direktör Johan Cruyff’un takımının Avrupa’ya damga vurduğu bir dönemde onunla tanıştı, idmanlarını izledi ve kendisini bugünlere getiren anlayışı benimsedi: Üçlü savunma, ileride kurulan savunma hattı, atak yapan bekler ve hücumda genişlik yaratan forvetler. Birkaç yıl önce Brezilya’daki Veja dergisine verdiği röportajda bu futbol anlayışını şöyle özetlemişti. “Sadece kazanmak yetmez, bilet satın alan seyirciyi de memnun etmek gerekir.”

 Jesus, 24 Temmuz 1954 Amadora doğumlu. 16 yıllık bir futbolculuk kariyerinden sonra 1989’da antrenörlüğe başladı. Portekiz’de 12 farklı takımda antrenörlük yaptı. Brezilya’da Flamengo’yu çalıştırdı. Bugüne kadar bir Libertadores Kupası, bir Brezilya Ligi, 3 Portekiz Ligi, bir Portekiz Kupası, 5 Portekiz Lig Kupası şampiyonluğu kazandı.

 Brezilyalı tutkusu

Jesus, yıllar önce ideal futbolcuyu şöyle tanımlamıştı: Brezilyalının tekniği, İtalya'nın taktik bilgisi ve Arjantinlinin hırsı. Bu sezon Fenerbahçe kadrosundaki beş Brezilyalı oyuncu da hemen dikkat çekiyor. Bunlardan Willian Arao ve Gustavo Henrique zaten Jorge Jesus’un Flamengo’dan öğrencisi. Joao Pedro, Lincoln ve Luan Peres Fenerbahçe’deki diğer üç Brezilyalı. Jesus’un Brezilyalı futbolculara güveni yeni değil. Belenenses ve Benfica’daki dönemlerinde kadrodaki Brezilyalı sayısı 10’u geçiyordu. Bunda Brezilyalıların Portekiz’de yabancı sayılmamasının da payı var ama Jesus’un yıllardan beri Güney Amerika liglerini yakından takip ettiği bilinir.

Takımı sahada tutma sebebi

Bu sezon Fenerbahçe takımını da maç sonları sık sık seyirciyi selamlarken görüyoruz. Tribünleri alkışlıyorlar, forma hediye ediyorlar. Arkadaşlarına katılmayan olursa Jesus uyarıyor. Yıllardır uyguladığı bu sistemin bir amacı daha var: Kendi oyuncularının soyunma odası koridorunda ağız dalaşına, hatta kimi zaman itişmesine engel olmak. Bu sebepten oyuncularının ceza almasını kesinlikle istemiyor. Bunu önlemek için de saha ortasında geçirilen ekstra 5-10 dakika hiç de fena bir fikir değil.

Takımın tek hakimi

Peki Jorge Jesus’un idmanları nasıl geçer? Son derece tempolu. Oyunculara sık sık bağırır. Kimi zaman kelimelerin sınırı da kaçar. Ama bundan alınan futbolcu galiba pek yok. Portekizli gazeteci Rui Pedro Braz’ın “Mister Jesus” kitabına önsöz yazan eski Brezilya Milli Takımı kalecisi Julio Cesar’a göre çalıştığı en iyi teknik direktörlerden biri Jesus: “Çok talepkardır, mükemmeliyetçidir, neredeyse 24 saat boyunca futbol teneffüs eder. Kariyerinizin sonunda bile ondan öğrenecek şeyleriniz vardır. Her oyuncunun en iyi yönlerini ortaya çıkarmak gibi becerisi vardır.” Takımın üzerinde mutlak bir hakimiyet istediği de bilinmeyen bir konu değil. Sahaya çıkacak 11 konusunda son sözü o söyler. İdmanda en iyi gördüklerini sahaya sürer. Tıpkı bu hafta içi Rennes maçından önce İrfan Can Kahveci’nin basın toplantısında söylediği gibi ilk 11’i önceden tahmin etmek mümkün değildir.

Futsal ve ragbi etkisi

 Jesus’un Portekiz’deki lakaplarından biri taktik üstadı. Diğer spor dallarından da besleniyor. Bunlardan birisi de ragbi. Büyük oğlu Gonçalo (43) ve küçük oğlu Mauro (28) da geçmişte futbol yerine ragbi oynayınca Jesus da bu spor dalına daha fazla ilgi gösterdi. Aslında, bu sporu “en akıllı sporcular tarafından oynanan dünyanın en aptal sporu” diye nitelese de farklı şeyler öğrenmek için ragbi takımlarıyla çalıştığını gizlemiyor. Özellikle duran toplardaki bazı perdelemeler için ragbiden çok faydalanmış. Futsaldaki yani salon futbolundaki sürat, teknik kalite ve yaratıcılık da onu çok etkilemiş.
Yıllardır saha kenarında son derece hareketli bir Jorge Jesus izliyoruz. Kimi zaman oyuncularına almaları pozisyonları hatırlatıyor. Bunu yapamadığı tek bir dönem var: 2009-2010 sezonunun ikinci yarısı. Benfica’daki ilk sezonun ocak ayında menisküsü yırtılmış ve ameliyatı da yaza ertelediği için birkaç ay istediği gibi harekete edememişti. Ayrıca 68 yaşına göre son derece dinç olduğunu eklemek lazım. Bugün de idmanda oyuncularına eşlik etmeyi sürdürüyor.
Jesus, 2018’de ilk kez ülkesi dışına çıktı ve Suudi Arabistan’da El Hilal takımını bir sezon çalıştırdı. Asıl olay yaratan transferini ise 2019’da Brezilya’nın Flamengo takımına geçerek yaptı. Yabancı antrenörlere pek iyi gözle bakılmayan Brezilya’da hem de 40 milyon taraftara sahip Flamengo’nun başına geçmek her babayiğidin harcı değildi. Üstelik Flamengo 2009’dan beri Brezilya ligini, 1981’den beri de Libertadores Kupası’nı kazanamıyordu. O dönemde Brezilya’da yaşamış gazeteci Tolga Kaplan’a göre büyük saygı gören bir isim olarak pek itirazla karşılaşmadı Jesus:
“Brezilya’da daha önce bu kadar kısa sürede bu kadar büyük bir etki yaratan yabancı bir teknik direktör olduğunu zannetmiyorum. Belki de Flamengo tarihinin en iyi takımını kurdu. Öyle büyük bir etkisi var ki şimdi Türkiye’de olduğu gibi rakip taraftarlar bile aleyhinde bir şey söyleyemedi.”
Gerçekten de Jesus, uyuyan devi ayağa kaldırdı ve görevdeki 14 ayında beş kupa birden kazanmayı başardı. Ayrılmasından sonra Flamengo taraftarları sokak gösterileri yaptılar.

Brezilya'yı çalıştırma hayali üzerine

Fenerbahçe’ye geldiği ilk günden beri Jorge Jesus’un sadece bir sezonluk mukavele imzalaması konuşuluyor. Spor yazarı Sergio Pereira’ya “Jesus hiçbir zaman uzun sözleşme yapmaz. Onun tarzı bu. Bir özelliği de yüksek maaşla çalışmasıdır. Onun maaşını karşılayabilecek kulüp sayısı fazla değil. Bu sebeple de Türkiye’yi tercih etti.” Peki zaman zaman dillendirilen Brezilya Milli Takımı konusu? Pereira’ya göre bu ihtimal pek yüksek değil: “Fenerbahçe’den ayrılırsa gideceği yer yine Flamengo olur.” 

Alp Ulagay
Alp Ulagay