Şarkıları yüz milyonlarca kez dinlenen, O Ses Türkiye’de yarıştığı yıldan bu yana popüler müzik gündemini sürekli kaplayan bir isim İrem Derici. Öyle ki müziği kadar, hatta müziğinden daha da fazla söyledikleri konuşuluyor. Sadece geleneksel medyanın -özellikle magazin- ağına değil, sosyal medyanın tüm ağlarına da takılıyor. “Biri Bizi Gözetliyor evinde gibi yaşıyorum” demesi boşuna değil; Instagram ve Twitter zaten bir yana, TikTok’ta da, Clubhouse’da da sürekli karşınıza çıkıyor. Son haftalarda Sagopa Kajmer’in “Vazgeçtim İnan” şarkısına yaptığı yeni yorumla da gündemde. Nasıl geçti bu son seneniz? Hayatımın en güzel senesiydi. Genelde herkese iyi gelen bana kötü, herkese kötü gelen bana iyi gelir. Kendimi temizleyip, zihnimi açtım. Sağlıklı beslendim. Mayıs ayında “Dudak Payı” diye bir tekli çıkarttım. Asla tutmadı. Ağustosta “Yazsın Bana” diye eski bir şarkıma klip çektim. O çok tuttu, anlamadım. Sonra “Senin Hastan” geldi. Ocak ayında da Sagopa Kajmer’in “Vazgeçtim İnan” şarkısını yorumladım. Pandemi iyi geldi bana. Korona da oldum. Neleri özlediniz? Sahneyi, adrenalini, alkışı özledim. O haz insanın beynine cinsel dürtüler bile basıyor. Ben 1.67’lik bir kadınım. Sahnede kendimi Adriana Lima zannediyorum. Sahne hariç hiçbir şeyi özlemedim. Sizdeki bu ilgi odağı olma dürtüsü nereden geliyor? Hep böyle miydiniz? Kendimi bildim bileli ilgi odağı olmak istiyordum. Aslında bu çok törpülenmiş bir halim. Beni bir de lise yıllarımda görseydiniz. Tiyatroda oynadım, dans ettim, beş yaşındayken İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda piyano ile başladım her şeye. Oradan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne geçiş yaptım. Aslında hep sahnedeyim. Şarkıcılık bu dallar arasında en yetenekli olduğum alandı. Ona yüklendim. Sahnede olmam alkışla ilgili. İnsanları kendime hayran bırakmak istiyorum. Sahneye ilk çıktığınız yerlerden biri de Beyoğlu. Nasıl anımsıyorsunuz o dönemleri? 2012’ye kadar Beyoğlu’nda ‘cover’ gruplarımla sahnedeydim. En uzun soluklu grubum Monopop’tu. Lady Gaga, Madonna, Radiohead, Incubus, Dream Theater, her şeyi söylerdim. 2010 itibariyle Beyoğlu’nda büyük bir ölüm başladı. En güzel yıllarını yaşadım Beyoğlu’nun. Eski Bronx’ta Gripin izlerdik. Balans’ta sahne aldığımızda sabah dörtlerde inerdik. Çok da kaliteli bir dinleyici vardı Sonraki yıllarda nasıl değişti konserleriniz? Beylikdüzü’nde bir konser yaptım dört yıl önce. İbrahim Tatlıses’in 1993’teki rekorunu kırmışım. 120 bin insan gelmiş İbrahim Bey’e. Benim “Kalbimin Tek Sahibine” şarkımın patladığı o yıldaki konserime 150 bin kişi gelmişti. Yollar kapanmıştı. Ertesi gün gazeteler “Miting değil, İrem Derici konseri” diye yazmıştı. Böyle bir kalabalığın karşısında olunca hisleriniz nasıl değişiyor? Kemancı’da üç kişiye şarkı söylediğimi biliyorum ben. Üç nerede, 150 bin nerede? O günlerde daha rahattım sahnede. Bir espri yaparsam nereye gider? Nasıl linç yerim? Dini bir yere gider mi? Cinsiyetçi bir mesele çıkar mı? Bunları düşünmeden savuruyordum lafları. Benim için biraz da mizah bunlar. İçinde kötü niyet ya da ayrımcı bir şey de yoktu. Şimdi her şeyi düşünmek zorundayım. Şöhretiniz mi, yoksa kutuplaşma mı sözlerinizi daha çok düşünmeye itiyor sizi? İkisi bir arada. İnsanlar gerçekten kırılıp alınıyorlar. Ben çok ağır değerleri olan bir insan değilim. Benim için iyi, kötü ve sevgi var. Mesela siyaset sorsan bana, hiçbir şeyden haberim yoktur. İnsanları kırmamak adına dikkat ediyorum. Bu kadar ünlü bir müzisyenin toplumsal sorumluluğu yok mu? Ne güzel bir soru. Bir gün argo kelime kullanmışım. Biri bana “Çocuklarımız sizi örnek alıyor” diyor. Niye alıyor? Kanaviçe miyim ben? Ben de küçüktüm. Bizim zamanımızda da küfür vardı. Televizyonlarda açık seçik şeyler de gösteriliyordu. Ben yakınımdaki annemi örnek alıyordum. Bir söyleşinizde babanız Hulusi Derici’nin sizi desteklemesiyle ilgili, “Bana kebapçı da açabilirdi, elbette benim kariyerim için yatırım yapacaktı” diyorsunuz. Hayatınızda nasıl bir etkisi var ailenizin? Şahane bir ortamda büyümedim. Annem babam erken boşandı. Ben sorunlu bir çocuktum. Babamla sonradan dost olduk. Annem ve babam musiki cemiyetinde tanışıyorlar. İkisi de müzik aşığı. Biri Türkiye’nin en büyük reklamcısı, diğeri ev hanımı oldu. İlk çıktığımda, “Baba parasıyla yaptı” dediler. Sektörde birisinin parasıyla bir şey yapan tek ben değilim. Ne iyi ki babamın parasıyla ilk şarkılarımı satın aldım. Ama insanlar haklılar da… Neden haklılar? O Ses Türkiye’de yarıştığım dönemde, benden yirmi kat daha yetenekli, güzel sesli insanlar vardı. Dicle Olcay ve Melis Kar mesela... Onlar benim kadar talihli değildi. Sizin talihiniz neydi? Maddiyat çok önemliydi ama ben boş değildim. Çok iyi bir ilkokul ve lisede okudum. Sosyoloji eğitimi aldım. Pazarlama İletişimi yüksek lisansı yaptım. Piyano çalışmalarım hep devam etti. Sibel Köse’nin caz atölyelerine gittim. Barselona’da, bitiremesem de, tasarım üzerine yüksek lisans okudum. Donanımım ve eğitimim vardı. Pop müzik Türkiye’de, hatta dünyada biraz ‘ucuz’ görülür. Yaptıklarınız bundan mı biraz hor görüldü? Rihanna’nın “Diamonds” şarkısının çıktığı hafta babamı konserime davet etmiştim. Molada kulise geldi. “Kızım sen popüler olmak istiyor musun? Bu işi Türkçe yapacaksın. Pop söyleyeceksin. Damarı basacaksın insanlara” dedi. İlk şarkım “Bensiz Yapamazsın” çıktığında altı ay ağlamıştım. “Ne yapıyorum” diye. O Ses Türkiye size neler öğretti? Jürideki Hülya Avşar’ın sizi desteklemek için döndüğü an bir kırılma noktası sanki? O bir kalp kırılma anıydı. Dış görünüşünden memnun olmayan bir kadındım ben. Hayatımda kendime güvendiğim tek husus müzikti. Jürideki dört kişiyi de bana doğru çevireceğimden çok emindim. Bir liste vermişlerdi bize. “Herkesin döndüğünü hayal edin, sırasıyla kimi tercih ederdiniz?” demişlerdi. Benim sıram Mustafa Sandal, Hadise, Murat Boz ve son olarak Hülya Avşar diye gidiyordu. Ama Hülya Hanım öyle bir yaşam koçu gibi ki… Bana çok iyi akıl verdi. Hala kullanırım o aklı. Çok enteresan enerjili bir kadın. Siz bahsettiniz diye soruyorum… Görünüşünüze dair bu baskı şöhretin ardından mı oluştu? Şöhretle pek alakası yok. Kendimi bildim bileli böyleydi. Çocukken sınıftaki kızlar ‘Barbie’ bebek gibi gelirdi bana. Her sene bitlenen, saçları annesi tarafından kesilen bir kızdım ben. Kocaman gözlerim, burnum vardı. “Alf” derlerdi bana. Benimle alay edilmeden kendimi yerden yere vurmayı öğrendim. Yaşla bazı şeyler oturdu. Müdahalelerim oldu. Burun operasyonu, dişler, dolgular derken… Beğendim artık kendimi. Ama hayatımda ilk defa “body shaming” olayını da zayıfladığım dönemde yaşadım. Tüm bu yolculuk sizi Sagopa Kajmer’in “Vazgeçtim İnan”ını yorumladığınız ana getirdi… Ben Tupac Shakur hayranı olarak büyüdüm. İlk dövmem de Tupac’la ilgilidir. Pademinin bana kazandırdığı en güzel şey Sagopa Kajmer’in dostluğu oldu. Onsuz bir müzik dünyası hayal edemiyorum artık. Birbirimize sürekli şarkılar yollar hale geldik. Şarkısını yorumlayıp ona gönderdim. O da heyecanlanınca yayımladım. Önümüzdeki sene bir R&B albümü de yapacağım. Benim besteci, söz yazarı yanımı da görecek insanlar. Tüm bunları yaparken bir sahne karakterine bürünüyor musunuz? Hiçbir şey yok. Neysem oyum. Boş evde kürkle oturuyorum ben. Truman Show’u izlediğimden bu yana, “Ulan bir gün bu iş benim de başıma gelir” diye evde makyajla dolaşırım. ‘Biri Bizi Gözetliyor’ evinde gibiyim. Son bir yıl Mücbir Sebepler yüzünden de herkes BBG evinde gibiydi. Orada da çok fazla vakit geçiriyorsunuz… Bartu (Küçükçağlayan) ve Melikşah (Altunbaş) Mücbir Sebepler programı ile beni çok farklı bir kitleyle tanıştırdı. Beni ilkokul terk popçu zanneden insanlar, “Enteresan bir şey var burada” dediler. İkisiyle de tanışmıyorduk. Artık konuşmadan gün geçirmiyoruz. Son olarak, kadın olmak müzik sektöründe ne gibi zorluklarla karşılaştırdı sizi? Ben çok zorlukla karşılaşmadım. Ama “Senin Hastan” klibinde şehvet dolu bir kadın oluşum, aman ne büyütüldü… Tarkan, Murat Boz, zamanında tüm adamlar öpüştü, koklaştı kliplerinde? Onlara hava hoş… Bize gelince tu kaka…
05.02.2021 06:00
Çocuklar niye beni örnek alsın?
İrem Derici'nin her cümlesi polemik başlatma potansiyeli taşıyor, o ise söylediklerinin mizah olduğunu savunuyor. Çocuklara kötü örnek olduğu iddialarını reddediyor: “Kanaviçe miyim ben, neden beni örnek alsınlar? Ben de küçüktüm, televizyonda her şey vardı. Sadece annemi örnek alırdım”
“Yaşamı anlamlandırmak için müzik yapıyorum”
22 Kasım 2024
Kanadalı eski modelin İstanbul konseri
15 Kasım 2024
Ardında büyük bir kültürel miras bıraktı
08 Kasım 2024
James Walsh: Müzik dayanışmadır
01 Kasım 2024
“Gençlere, eğitime ve sanata yatırım yapıyoruz”
Tüm Yazıları
25 Ekim 2024