2012 yılında, Londra Olimpiyatları’nın Hyde Park’taki kapanış seremonisinde yerimi almış, Blur’un seksen bin kişinin karşısına çıkmasını bekliyorum. Fakat o da ne? Blur sahneye çıktığında müzik sesinin gerçekten düşük olduğunu fark ediyoruz. İngiltere’de yerleşim alanlarına yakın bazı parklarda/açık hava mekanlarında kayda değer bir ses sınırı (o dönemde Hyde Park için 73 desibel) olduğunu sonradan öğreniyorum. Olimpiyat seremonisinde olsanız da bu kural esnetilmiyor. Aklıma Efes Antik Tiyatrosu’nu korumak için koyulan akustik kuralını Elton John’un ‘esnettiği’ konseri geliyor. Bizde kurallar adamına göre değişiyor. Gürültü Türkiye’deki büyük sosyal hayat problemlerinden biri.
Kornalar, arabalardan son ses çalınan müzikler, mahallenizdeki mekanlardan sabahlara kadar gelen gürültüler, tüm sahillerdeki deniz araçlarından gelen parti sesleri...
Şimdilerde Türkiye’deki müzik yasaklarının kalkmasının haklı mutluluğunu yaşıyoruz. Bu kazanımı bir fırsat olarak görüp işin farklı bir boyutuna, ses yüksekliğine, daha doğrusu gürültü kirliliğine değinmek istiyorum. Yazıyı kesinlikle yasakları destekleyen bir perspektiften yazmadığımı baştan belirteyim. Müzisyenlerin ve müzik endüstrisi çalışanlarının çok zor koşullarda hayatlarını sürdürdüğü bu ülkede, her tür kültür sanat etkinliğinin önünün sonsuz şekilde açılması gerektiğine inanıyor, bunu destekliyorum. Ama gelin bu işlerin ses yüksekliği kısmı nasıl daha farklı yaşanabilirdi, bir düşünelim.
30.06.2023 04:31
Müziğe evet gürültüye hayır
Türkiye’deki mekanlarda uygulanan müzik yasakları kalktı. Mutluyuz. Diğer yandan özellikle yaz aylarında Bebek’ten Kadıköy’e, İzmir’den Ankara’ya mahalle sakinleri desibeli kanuna aykırı yükseklikteki müzik yayınlarından şikayetçi. Peki çözüm nedir?
Sürgündeki Ezhel’in derdi nedir
13 Aralık 2024
İyiliğin kazandığını hiç görmedik
06 Aralık 2024
Sezen Aksu'yla tanışmak isterim
29 Kasım 2024
Yaşamı anlamlandırmak için müzik yapıyorum
22 Kasım 2024
Kanadalı eski modelin İstanbul konseri
Tüm Yazıları
15 Kasım 2024