29 Nisan 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
28.04.2023 04:30

Pazartesi şarkı yaptım, salı klip çektiler, çarşamba meşhurdum”

1990’ların en büyük pop yıldızlarından biri Çelik. Öyle ki; anlattığına göre hâlâ o yıllardan gelen teliflerin keyfini sürüyor. Hayatının hiçbir yerinde toplumun geneline uyum sağlayamadığını, fakat bunun üretimine katkı sağladığını söylüyor. Kariyerinde 35 yılı dolduran müzisyen yeni albümü İz Düşümü’nü yayınladı. Onunla konservatuvarda geçirdiği yıllarını, babasıyla ilişkisini, kontrbas üzerine kurduğu hayalleri ve 1990’lardaki pop furyasını konuştuk.

Hayatınızın nasıl bir anındasınız?

Mutluyum, huzurluyum, rahatım. Artık çok ciddi bir mesleki tecrübem var. İyi şeyler yapmak konusunda kaygılarım olsa da tüm bunlar bana hayatın tadını çıkarma fırsatını da veriyor. İşimle ilgili her şeyi heyecanla bekliyorum. Yeni çıkacak şarkılarıma da, bu röportaja da heyecanlanıyorum.

Sizdeki müziğe dair bu heyecan nereden geliyor?

17 yaşımda konservatuvara girene kadar müzikle ilgili hiçbir şey hissetmedim. Çocukken müziğe başlayanlardan değilim. Kendimle ilgili her zaman bir farklılık hissediyordum. Ama tam ne olduğunu kestiremiyordum. İngiltere’de yaşayan bir aristokrat olsan bahsettiğimiz ‘farklı’ şeyin ne olduğunu hemen yakalar, yönlendirirler. Ama ben işçi bir babanın oğluydum. Okumamı ve o zamanki söylem şekliyle; ‘adam olmamı’ isterdi. Ben de çocukluğumdan itibaren ‘adam olmaya’ çalışıyordum.

Çocukluğunuzu nasıl hatırlıyorsunuz?

Çocukluğumda hiç kötü insan olmadığını hatırlıyorum. Televizyonda, Dallas’ta J.R.’ı ilk defa gördüğümde kötü insanın ne olduğunu anlamıştım. Dolayısıyla çocukluğum oynayarak, bahçelerden elma toplayarak, misket peşinde, mutlulukla geçti. Elbette herkesin kendi sıkıntıları var ama bizim jenerasyonun genel durumu böyledir herhalde. Silahtar’da doğup sonradan Pendik’te yaşamaya başladık. Babam Arçelik fabrikasında çalıştığı için ona yakın yaşıyorduk. Konservatuvardan sonra da Maçka’ya taşındım.