Sevgili Kitap Terapisti, ülkemin her konuda istikrarı kaybettiğini hissediyorum. Güvensizlik duygusu içindeyim. Ne önerirsiniz? Banu Uysal Sevgili Banu, Hümanist Varoluşçu Yaklaşım öncülerinden Maslow’a göre bir ihtiyaçlar hiyerarşisi vardır. Bunların en sonundaki “kendini gerçekleştirme ihtiyacımız” olan en yüksek olanını karşılayabilmek için de başta en basit ihtiyaçlarımızı karşılamamız gerekiyor. En temel olan birinci kategoride açlık, susuzluk gibi fizyolojik ihtiyaçlar bulunuyor. İkinci kategoride ise işte sizin duyduğunuz ihtiyaç yer alıyor. Güvenlik ihtiyacı. Barınma, emniyet, istikrar, korunma gibi güvenli, dengeli, korunaklı yaşama ihtiyaçları. Maslow nevrotik davranışın altında dünyanın tehdit edici bir yer olarak algılanmasının yatmasını söylüyor. Bunu anlamak önemli çünkü bugünlerde fazlasıyla farkında olduğumuz iklim krizi, ekonomik kriz ve sağlık krizi bir araya geldiğinde bize bir hayli tehdit edici, hatta düşmanca gelebilir. Her hafta tekrar ediyorum, kanımca hepimizin psikolojik destek almamızı gerektiren zamanlardan geçiyoruz. Peki kitaplar nasıl imdadımıza koşsun? Elimizde neler var? Benim ilk aklıma gelen aslında dünyada başka zamanlarda yaşanmış, bu zamanı anımsatan istikrarın, dengenin, güvenliğin olmadığı günleri anlatan eserler. Örneğin Yaşam ve Yazgı. Ben de kitabı zihnimin derinliklerinden çekip çıkarttım bu hafta, dolayısıyla duymamışsanız şaşırmayın. Ancak herhalde İkinci Dünya Savaşı ile ilgili yazılmış en güzel romanlardan biridir. Yazarı Grosmann neredeyse karakterlerin beyinlerine girip yaşadıkları en ufak duyguyu satırlarına taşır. Sadece Nazizm’in değil Stalinizm’in de hayatları nasıl etkilediğini anlatır. Bir not düşelim, bu kitap Sovyetleri o kadar korkutmuştur ki sadece kitabın metnini değil, yazıldığı daktilonun şeridini bile yok etmişlerdir. Bilmedikleriyse yazarın metni iki arkadaşına daha gizliden vermiş olduğudur. Bizim edebiyatımızda da bunun kadar etkili eserler vardır. Başında da Halide Edib’in Ateşten Gömlek romanı gelir. Romanı pek çok şekilde okuyabilirsiniz ama ben sizi Kurtuluş Savaşı kadar korkularla, belirsizliklerle dolu bir zamanda insanların iç dünyalarını anlamaya, korkularıyla nasıl baş ettiklerini çözümlemeye çalışmaya davet ediyorum. Halide Edib’in Ayşe’si, Peyami’si, Cemal’i, İhsan’ı kadar okur da ateşten gömleği giyer. Bir diğer eser de Berlin’de Bir Kadın. Kitabın yazarı anonim olarak geçse de sonradan çok kıymetli ve etkili bir gazeteci olduğu ortaya çıkıyor. Zaman yine İkinci Dünya Savaşı. Bu sefer Berlin’i işgal eden Sovyet ordusu karşısında çaresiz insanlar. En çok da kadınlar. Yarının ne olacağını bilememek çok sarsıcı, belki de umutsuzluğa sürüklüyor, ama bir yandan da Vasili Grosmann’ın bir diğer kitabının adının da dediği gibi, Her Şey Geçip Gider.
03.09.2021 04:30
“Kaygan zeminden korkuyorum” Ne okumalıyım?
Fiziğimle değil fikirlerimle gündem olmak istiyorum
31 Mart 2023
Türk annelerin ‘Paşam’ sendromu
24 Mart 2023
Biz polisiye romandaki suçlularız
17 Mart 2023
Ne kıyafet, ne yemek onlara insan gerek
Tüm Yazıları
03 Mart 2023