22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
12.02.2021 06:00

O artık yok! Kalbim acıyor

Aslı Perker ile bibliyoterapi
Sevgili kitap terapisti, 45 yıllık eşimi bir anda, hiç beklenmedik bir kalp kriziyle kaybettim. Kahve yapmaya gittim, bir hırıltı duydum, yanına gittiğimde gitmişti. Vedalaşamadık bile. Onsuzluk çok zor. Bizimkisi gerçek ve büyük bir aşktı. Bir gece önce bile el ele oturuyorduk. Şimdi yapayalnızım. Belki bir kitap beni alır çıkartır bu çukurdan. Fisun. Sevgili Fisun, Çok üzgünüm. Anlıyorum ki bu sadece bir kayıp duygusu değil, belki de kendinizi terk edilmiş hissediyorsunuz. Yerim dar, her şeyden önce size Narnia Günlükleri’nin yazarı C.S. Lewis’in sözlerini hatırlatmak isterim. “Sevdiğinizin ölümü bir uzvunuzun kesilmesi gibi bir şeydir” diyor Lewis, “Yas sarhoşluk ya da akıl karışıklığı gibi bir hal. Dünyayla aramda görünmez bir örtü var sanki. İnsanların söylediklerini anlamakta bile zorlanıyorum. Ya da anlamak istemiyorum. Her şey çok gereksiz geliyor. Ama insanların gelip beni görmelerini de istiyorum. Evin boş olduğu anlardan nefret ediyorum. Keşke sadece birbirleriyle konuşsalar, benimle değil.” Lewis bunları karısı Joy’u kaybettikten sonra yazdığı Gözlemlenen Bir Keder kitabında söylüyor. Türkçeye çevrilmiş kitabın orijinal adı A Grief Observed. 

‘Bir çözüm bulamıyorum’

Bir de şu satırları okuyun şimdi. Ünlü Amerikalı edebiyatçı Joan Didion’un Amerikan Ulusal Kitap Ödülü’nü aldığı kitabı, O Yılın Büyüsü’nden: “Bu satırları yazarken aslında bu öyküyü bitirmek istemediğimi seziyorum. Bu yılın bitmesini istemediğim gibi. Kapıldığım delilik dalgası yavaş yavaş geri çekiliyor ancak yerine bir durağanlık, bir berraklık gelmiyor. Bir çözüme varmayı umuyorum ama bulamıyorum. Bu yılın bitmesini istemedim çünkü günler geçtikçe, ocak yerini şubata, ilkbahar yaza bıraktıkça içimde bir şeylerin dineceğini biliyorum. John’un öldüğü ana ilişkin anılarım giderek tazeliğini, canlılığını yitirecek ... ve onsuz yaşama biraz daha alışacağım.” Yaşadığınız acının başkaları tarafından da yaşanmış olması teselli oluyor mu bilmiyorum. Belki de olmayacak. Ölüm ve Ölmek Üzerine kitabının yazarı Elizabeth Kübler-Ross şöyle diyor: “Gerçek şu ki ölene kadar yas tutacaksınız. Sevdiğiniz kişinin ölümünü atlatamayacaksınız; bununla yaşamayı öğreneceksiniz. İyileşeceksiniz ve yaşadığınız bu kaybın çevresinde kendinize yeni bir hayat inşa edeceksiniz. Bir kez daha kendinizi bütün hissedeceksiniz ama hiçbir zaman aynı insan olmayacaksınız. Ne de aynı insan olmak zorundasınız. Zaten istemeyeceksiniz de.” 

Yas tutmanın en zarif hali 

Aklımda bir kitap daha var. Zülfü Livaneli’den Serenad. Büyük bir aşk hikâyesini ve o aşkın ardından tutulan yası en zarif haliyle anlatmıştı Livaneli. Yıllar önce okumama rağmen hâlâ satır satır hatırlarım. Tavsiye ederim.  Tüm kalbimle en kısa zamanda acınızın hafiflemesini diliyorum sevgili okur. Güçlü olmaya çalışın, diğer sevdikleriniz için.  Reçete:  1. Serenad, Zülfü Livaneli, Doğan Kitap, 484 Sayfa 2. O Yılın Büyüsü, Joan Didion, Arkadaş Yayınları, 208 Sayfa 3. A Grief Observed, C.S. Lewis  4. On Grief and Grieving, Elizabeth Kübler-Ross, David Kessler