Sevgili kitap terapisti, eşim de ben de telefonumuza bağımlıyız. Yatağa girdiğimizde bile hiç konuşmadan bir saat sosyal medyaya bakıyor ya da arkadaşlarımızla mesajlaşıyoruz. Bir öneriniz var mı? Elif Sevgili Elif, sanırım bu söylediğiniz dertten bugün milyonlarca insan muzdariptir. Bütün doktorlar, özellikle de uyku problemleri hakkında konuşanlar, yataktan bir saat önce telefon, tablet ya da bilgisayarların elden bırakılması, ekran süresinin bitirilmesi gerektiğini bas bas bağırarak anlatmalarına rağmen bizler muhtemelen telefonlarımızı uyumadan üç saniye önce başucumuza koyuyoruz. Ve uyandığımızda da yine ilk yaptığımız şey muhtemelen kendisini elimize alıp bakmak. İşin doğrusu bütün bunların bize, beynimize, yaratıcılığımıza, ilişkilerimize, kişiliğimize etkilerini henüz bilemiyoruz, çünkü maalesef bilim böyle birkaç yıl içerisinde hemen bazı sonuçları bulup önümüze koyacak hızda ilerlemiyor. Bir konuda kesin karara varılması için pek çok çalışma yapılması, bunların hepsinin karşılaştırılması, yayımlanması ve tekrar tekrar değerlendirilmesi gerekiyor ve biz henüz o kadar zamandır akıllı telefonlara maruz değiliz. Bundan on yıl sonra gerçek etkileri artık net bir şekilde dillendirilmeye başlandığında muhtemelen çok şaşıracağız, üzüleceğiz, ama bu iş böyledir. Yıllarca mısırözü yağı yersiniz ve sonra birileri çıkar ve keşke yemeseydiniz der. Şunu demek istiyorum; bu yaptığınız nelere sebep oluyor henüz net olarak bilmiyoruz ama tahminlerimiz var. Şimdi düşündüm de, her akşam eşinizle yatağa girip elinize birer kitap alıyor olsaydınız nasıl olurdu? Aslında aynı şey değil miydi? Yani gün sonunda kendi dünyalarınıza çekilmiş olmuyor muydunuz? Sorun ne? Sanırım sorun içeriği. Instagram’da gördükleriniz muhtemelen bir okuma materyalinden daha içeriksiz ve kıymetsizdir. Peki, bu ne yapar? Bizim içeriksizleşmemize mi sebep olur? Olur. Bu ne yapar? Sanırım konuşacak, düşünecek pek bir şeyimiz kalmaz. Bu ne yapar? Sanırım insanlığı bir nebze aptallaştırır. Bu ne yapar? Daha kalitesiz bir yaşantıyı getirebilir. Bu sabah yeğenim sordu, “IQ yükselebilir mi?” Yükselebilir. Düşebilir de. Düştükçe de elimize telefonumuzu daha sık alacağımız ve orada gördüklerimizle yetineceğimiz kesin. Bir kısır döngüye girmiş olacağımız da. İçerik konusunu bir kenara koyarsak (ne bileyim belki de telefonunuzdan Oksijen’deki birbirinden nitelikli makaleleri okuyorsunuzdur) bir de tabii bu halin ilişkide yarattığı kopukluk meselesi var. Muhtemelen içinizden biri komik bir video seyredip onu arkadaşına gönderiyor. Aynı yatakta olduğunuza göre zevkleriniz aynıdır diye düşünüyorum, aynı anda aynı videoyu arkadaşlarınıza gönderiyor bile olabilirsiniz. Tuhaf olurdu değil mi? Hani farkındalık diye hep konuşuluyor ya, aslında işte galiba bu resmin farkına varmak – ki siz ayırdına varmış gibi görünüyorsunuz – ve eğer istiyorsanız bu resmin içinden çıkmanız gerekiyor. Gevezelik edeceğim tuttu. Şimdi size bir ödev verecek ve sonra da aşağıda, reçetede birkaç kitap önereceğim. Ödev şu: Mark Twain’in Âdemle Havva’nın Güncesi kitabını alın ve yatakta birbirinize sesli olarak okuyun. Hem gülmüş olursunuz hem de yeni bir ritüel başlatmış. Ne dersiniz?
15.10.2021 04:30
Yatakta telefona bakıyoruz
Fiziğimle değil fikirlerimle gündem olmak istiyorum
31 Mart 2023
Türk annelerin ‘Paşam’ sendromu
24 Mart 2023
Biz polisiye romandaki suçlularız
17 Mart 2023
Ne kıyafet, ne yemek onlara insan gerek
Tüm Yazıları
03 Mart 2023