23 Aralık 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
21.05.2021 06:00

Çaldıkça önümde bir dünya açılıyor

14 yaşındaki keman sanatçımız Bade Daştan Belçika’ya uzanan macerasını Oksijen'e anlattı
Beş yaşındayken Bilkent Müzik Okulu’nda kemana başlıyor.  Dokuz yaşındayken verdiği 50 dakikalık resital ile İş Sanat’ın en genç parlayan yıldızı oluyor. Bulgaristan’da gerçekleşen International Competition Young Virtuosos ve Belçika’daki International Grumiaux Competition for Young Violinists yarışmalarında aldığı birincilikler, uluslararası yarışmalarda aldığı derecelerden sadece birkaçı. 11 yaşında ÇEV Sanat Genç Yetenekler Projesi kapsamında burs alıyor ve eğitimine Brüksel Musica Mundi Okulu’na devam ediyor.  Dünyanın en ünlü keman virtüözlerinden Maxim Vengerov ve ünlü piyanistimiz Fazıl Say sosyal medyada kendisinden övgüyle bahsediyor. Bu hafta Brüksel’deyiz. Konuklarımız 14 yaşındaki keman sanatçısı Bade Daştan ve kızının başarısı için ülkesini terk ederek Brüksel’de yeni bir yaşama adım atma cesaretini gösteren annesi Duygu Daştan.  Duygu Daştan eşini, Bade henüz bir buçuk yaşındayken kaybetmiş. Genç ve yalnız bir anne olarak kimsenin kendisine ve çocuğuna acımasını istememiş. Enerji Bakanlığı’nda mühendis olarak çalıştığı işine sarılmış, küçük yaştan itibaren kendisini duygularıyla ifade eden kızını da kemana başlatmış. “Güçlü kadınlar, güçlü çocuklar dünyaya getirir.” derler. Onların ki tam öyle bir kadın hikayesi... Tutunacak bir dalları yoktu, ellerinde sadece bir hayal vardı. O hayalin peşinden gittiler.  Müziğe nasıl başladın?
Bade Daştan
Bade Daştan
BD: Dört yaşında anaokulunda piyano çalıyordum. Bir yıl piyano dersi aldım. Beş yaşında Bilkent Müzik Okulu’nun sınavına girdim. Yaylı Sazlar Komisyonu beni görmek istemiş. Orada sınavı kazandığımı söylediler ve keman çalmamı önerdiler.  DD: Ufak bir org almıştım kendisine, dört-beş yaşında bir çocuğa göre fazla ilgili olduğunu düşünerek, müzik kulağı olup olmadığını anlamak için Bilkent’in sınavına soktum. Bunun üzerine bir hayat kurabileceğini hiç düşünmemiştim. 5 yaşında bir çocuğu müzik okuluna yazdırmak gerçekten büyük cesaret. DD: Bana da riskli geliyordu. Kız kardeşim denememi ve hayal etmemi söyledi. Ben de Bade’yi sahnede, kendini kemanla ifade ederken hayal ettim ve bu şansı ona tanımak istedim. Ailede herhangi bir müzisyen yok. Gözümün önünde sadece bir hayal vardı. Hangi noktada “Bu iş oldu” dediniz? BD: Okulda Sibelius keman konçertosunun bir bölümünü dinlerken ağlamaya başlamıştım. Ben o zaman anladım.  DD: Çok hızlı geliştiğini görüyordum. Keman hız, koordinasyon, teknik gerektirir ama en çok da duygu. Bade çok konuşan değil, çok hisseden bir çocuktu. Küçük yaşta odadaki en mutsuz insanın kim olduğunu anlardı. Hocalarından özellikle Türkiye’deki hocası Muhammedjan Turdiev’den, Bade’nin müzik lisanını bilerek dünyaya geldiğine, hiç müzikten anlamayan bir insana bile müziğini dinletebileceğine dair yorumlar duyuyordum. O zaman hayalimin ötesine geçecek bir adım attığımızı anladım. Yaşıtların oyun oynarken sen keman mı çalışıyordun Bade? BD: Evet. Özellikle yazlığımıza gittiğimizde dışarıda oyun oynayan arkadaşlarımın sesini duyduğumda çok kıskanırdım. Sekiz yaşına kadar yani ilk üç sene annemin zoruyla çalıştım, sonrasında kendi isteğimle. DD: Onu her gün neden keman çalışması gerektiğine ikna etmem gerekiyordu.Başlarda çok zorlanıyordu ve insanın yapamadığı şeyi sevmesine imkan yok. Hele çocukların hiç yok. Öğrenme aşaması bittiğinde hala istemiyorsa ısrar etmeyecek, Bade’yi normal okula verecektim. Sekiz yaşından sonra o eşik açıldı. İtici güç benden Bade’ye geçti. Belçika’ya nasıl gittiniz? DD: Şu anki hocalarından biri, Bade’nin 9 yaşında kazandığı yarışmalardan birinde jüri üyesiydi. Hep irtibatta kaldık. 2018 yılında, Brüksel Musica Mundi Okulu’nun açıldığından bahsetti ve Bade’yi davet etti. Bade 11 yaşındaydı, kendi başına Brüksel’de okumak için küçüktü, benim Ankara’da kurulu bir düzenim vardı. Olacak gibi değildi.  Sonra ne oldu?
Fazıl Say, Bade Daştan ile.
Fazıl Say, Bade Daştan ile.
DD: Brüksel’e gelmemizden iki yıl önce bir yaz okulunda Cihat Aşkın ile tanışmıştık. Kendisi, ÇEV Sanat’ın genç yeteneklere destek verdiğini söyleyerek, bizi yönlendirdi. Bunun üzerine Bade açılan sınava girdi ve başarılı da olunca da “ÇEV Sanat Genç Yetenekler Projesi”ne dahil edildi. O gün bugündür de ÇEV Sanat ve ÇEV Sanatın Başkanı Berrin Yoleri, Bade’nin diğer ebeveyni oldu. Bade’nin kariyeri ile ilgili adımları birlikte atmaya başladık. Brüksel’deki okuldan teklif geldiğini söyleyince, ÇEV Sanat, hemen burs verdi. Bunun üzerine Brüksel’de maddi-manevi tutunacak bir dalım olmasa da yine o ilk günkü hayalin peşinden gitmeye karar verdim. Şansım yaver gitti, kısa sürede iş buldum. Bade de burada bir dünya vatandaşı ve sanatçısı olmak üzere yetişiyor. Müzik okulunda okumak nasıl bir şey? BD: Normal okulla aradaki farkı bilmiyorum ama müzik okulunda bir aile atmosferi var. Bir de biz okuma yazma ile notaları aynı anda öğrendik. Uzun süre her sesi nota olarak duydum, kapı gıcırtısına “Sibemol” diyordum. Bir günün nasıl geçiyor? BD: Okulda ders, ödev, yemek, etüt, pratik derken sabah yediden akşam yediye kadar çalışıyoruz. Kayıt dinleme de çalışmanın önemli bölümü. Sıklıkla oda orkestraları, keman ve piyano konçertoları dinliyorum. Akşam yemeğinden sonra serbestiz. Bazen spor yapıyoruz, bazen koridorda sohbet ediyoruz. Hafta sonları ise çokça çalışıyorum.  İlk konserini hatırlıyor musun? BD: 6 yaşında, Ankara Bilkent Konser salonunda okuma bayramımızda Rieding konçertonun birinci bölümünü çalmıştım. Komik olan, sıram unutulmuştu. Çok utangaçım ama “Beni unuttunuz” diyebilmiştim.  Bazen dünyanda kemandan başka bir şey yokmuş gibi hissettiğin oluyor mu?  BD: Mutsuz ya da sinirli hissettiğimde kemana daha çok konsantre oluyorum. Çaldıkça rahatlıyorum. Yeni bir dünyanın kapısı açılıyor. O zaman keman ve benden başka her şey, herkes yok oluyor. Trans hali gibi... Brüksel’de hayat nasıl gidiyor? BD: İlk geldiğimde hiç sevemedim. Hava kapalıydı ve şehrin enerjisi çok düşük geldi. Okulda kendimi İngilizce ifade edebiliyordum ama tam değil. Yatılı okula alışmakta zorlandım, utangaç olduğum için arkadaş edinmekte zorlandım. Birinci yılın sonlarına doğru alıştım. DD: Benim açımdan gelgitlerle geçti. Burada ailemizden, sevdiklerimizden uzağız. Ödediğiniz bedel arttıkça, kararlılığınızı korumak zorlaşıyor. O noktada dışarıdan bir destek geliyor. Geçtiğimiz ay Fazıl Say’ın Instagram hesabında Bade’yi paylaşması mesela. Her anne çocuğunu özel bulur. Ama bu işin ustalarının özel bulması, takdir etmesi doğru yolda olduğumuzu söylüyor. Zorluklar bir anda aşılabilir geliyor, kararlılığımı yeniden koruyabiliyorum. Bade de karşılığını veriyor ve her şeye değiyor. Ne mutlu size... DD: İnanın kitap okur gibi Fazıl Bey’in postunun altındaki tüm yorumları okudum. İnsanlar “Bade bize umut verdi” demiş. Bade’nin buna vesile olması beni çok duygulandırdı. Keza dünyanın en ünlü keman virtüözlerinden, Bade’nin ustalık sınıfı hocası Maxim Vengerov da Bade’yi sosyal medyada tanıttı. Ona da çok duygulandım. Hayalin ne Bade? BD: Güzel müzik yapmak, iyi sanatçı olmak ve bu kararımdan mutlu olmak istiyorum. Fazıl Say’la ve Maxim Vengerov ile sahneye çıkmak çok isterim.