

Aynı maskeyi bir hafta kullandık
Covid ABD’de nasıl başladı? Geçen yıl 27 Şubat’ta federal hükümet salgının Mart’ta yükseleceğini ama Nisan’da yok olacağını öngörmüştü. Hastane ekipmanlarını olanaklar dahilinde genişleterek, bizim sularımıza vurmasını bekliyorduk. 12 Mart’ta acil toplantı yapıldı. Bize maskeler ve giysiler dağıtıldı. Ama yeterli maske yok, N95 maskeleri bir hafta kullanılıyordu. Öngörülen gibi olmadı. Birinci gün iki pozitif hasta yattı, ilk haftanın sonunda 15, ikinci hafta 100, üçüncü hafta koridorlardan, kapı ağızlarından üzerimize öksüren insan yağıyordu, 300 kadar hasta vardı. Bizim acil servisin günlük kapasitesi 90. Nasıl yetişiyordunuz? “Bu hasta bir gün daha solunum cihazı ya da diyaliz makinesi bekleyebilir, öbürünü alalım” diyerek... Daha iyi durumda olana tedavi önceliği veriyorduk. Ölümüne karar vermek değil elbette. Buna biz karar veremeyiz. Sadece hastanın durumunda hiçbir ilerleme olmuyorsa, aileleriyle konuşup, fikrimizi söylüyorduk. Çoğu aile de fişin çekilmesini istiyordu. Dünya üzerinde, son bir senede maalesef bunu yaşamayan doktor yok. Siz nefrologsunuz. Yine de ön cephedeydiniz değil mi? Tabii. Tüm doktorlar ön cephedeydik. Yine de yetmedi. Başka şehirlerden desteğe doktorlar, hemşireler geldi. En son Nisan’ın ortasında, vakaların en tepe noktasına ulaştığı noktada, askeri birlikler geldi. Mavi kod kalp durduğunda verilir hastanede, artık on beş dakikada bir mavi kod duyuyorduk. Mavi renkten tiksindik. Nasıl bir ruh hali? Meslektaşlarımla göz göze bakamıyorduk. Tedavi önceliği sağlayamadığımız hastalar, hepimizi derinden etkiliyordu. Zaman geçtikçe hasta kayıplarının acısına meslektaşlarımızın kayıpları eklendi. Depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete... İyileştirmeye çalışan sağlık çalışanları, mental olarak hastalanmaya başladılar. Ben doktorluğu çok severek okudum ve yaptım ama maalesef son bir senede işimden nefret ettim. Yazmak beni iyileştirdi.
