2008’de Vakıfbank Kadın Voleybol Takımı’nın koçu oluyor. 2012–2013 sezonunda Vakıfbank’ı Türkiye Ligi, Türkiye Kupası ve Şampiyonlar Ligi şampiyonu yaparak adını Türk voleybol tarihine yazdırıyor. Ardından gelen 73 resmi maçlık galibiyet serisiyle Guinness Rekorlar Kitabı’na giriyor. 2013’de milli voleybolcu Bahar Toksoy’la evlenip aile kuruyor. 2017’de A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın başına geçiyor. Milli Takımla da Avrupa ikinciliği, Milletler Ligi ikinciliği ve Olimpiyatlar’a katılma hakkı gibi önemli başarılara imza atıyor. Bu haftaki konuğumuz “Kupa Avcısı” lakaplı Giovanni Guidetti. 2021 Tokyo Olimpiyatları öncesinde İtalyan Guidetti ile Türkiye’de kurduğu hayatı, Filenin Sultanları ile Olimpiyat hedeflerini ve UNDP için eşiyle birlikte yaptığı çalışmaları konuştuk. Modena’da voleybola başlama öykünüz... Voleybolun, futbol veya basketboldan daha popüler olduğu bir kasabada yaşıyorduk. Birçok çocuğun aksine, benim duvarımda ünlü voleybolcuların posterleri asılıydı. Hayalim iyi bir voleybolcu olmaktı ama kısa bir süre sonra, ne kadar çalışırsam çalışayım, üst düzey bir sporcu olmak için fiziksel olarak yetersiz kalacağımı anladım. Vakit kaybetmeden, babam gibi antrenörlüğe odaklandım. Babanızın eğitiminizdeki rolü büyük değil mi? Babam dünya çapında bir antrenör olmasa da çok iyi bir öğretmendir. Çocuklarına bıraktığı en değerli miras, insanlara bir şeyi nasıl öğretebileceğimizi öğretmiş olması. Babamın isteğiyle eğitmenliğe 6-7 yaşında çocuklarla başladım. Neredeyse her yaş grubuyla çalıştım. 23 yaşımda İtalya’da profesyonel bir takımda koçluk yapan en genç antrenördüm. Takımda sizden yaşça büyük oyuncular vardır. Zorlanmadınız mı? Onların ihtiyacı benim kazanma hırsım, benim ihtiyacım onların tecrübesiydi. Oyunculara ne yapacaklarını söylemektense, davranışlarımla örnek olmaya çalıştım. Antrenmana ne kadar erken geldiğimi, maçlarda son topa kadar kenarda nasıl hırslı olduğumu gördükçe beni kabullendiler. Bu sayede sadece başarılı olmadık, birbirimizi de geliştirdik. Liderlik anlayışımı şekillendiren şey de bu deneyim oldu. Tek taraflı bir iletişim asla bana göre değil. Hedeflerim ve beklentilerim her zaman yüksektir, ama başarıya giden birden fazla yol olduğunu bildiğim için esnek ve oyuncuya sorumluluk veren bir antrenörümdür. Sonraki yıllarda Amerika, Hollanda, Almanya, Bulgaristan gibi farklı kültürlerden ülkelerde çalışmak size ne öğretti? Her ülkenin, her takımın çok farklı dinamikleri var. Kişisel olarak gittiğim ülkelerin kültürüne hemen adapte olamasam da antrenör olarak uyum sağlamakta hiç zorlanmadım. Profesyonellik ve disiplin çok global tanımlar. Hangi ülkeden olurlarsa olsunlar üst düzey sporcuların hayata bakış açıları aynıdır; her zaman sahada olmayı, bir önceki günden daha iyi olmayı hedeflerler, bu uğurda her türlü fedakarlığı yaparlar ve bahane üretmezler. Oyuncuların kaderlerini doğdukları ülkelerin koşulları değil, kendileri belirler. Gelelim Türkiye’ye... 2008’de Vakıfbank’a geldiğinizde zorlandınız mı? Sportif açıdan hayır, sosyal açıdan evet. İlk yıl uyum sağlamakta zorlanınca kendimi kapattım ve sadece işime odaklandım. Biz İtalyanlar hayattan zevk aldığımız sürece işinde başarılı olabilen insanlarız. Büyük aile sever, eşimizle dostumuzla kutlamalar yapmaktan hoşlanırız. İlk yılım sosyal olarak çok yalnız geçince, ilk sezonum da iyi geçmedi. Neyse ki sonra Bahar geldi hayatıma. Evlenip baba olunca, hele ki sporcu olmanın ne demek olduğunu bilen biriyle aile kurunca, özel hayatımda mutluluk işime de yansıdı. İyi ki Vakıfbank’taki ilk sezonunuzun sonundaki istifanız kabul edilmemiş ve sonrasında gelen teklifleri reddetmişsiniz. Büyük hedefleri olan bir kulüpteydim. Nedeni her ne olursa olsun, şampiyonluk kazandıramadığım noktada başarısızımdır diyerek istifamı verdim. Ama Vakıfbank yönetimi istifayı aklımdan bile geçirmemem gerektiğini, bana çok güvendiklerini söylediler. O anın kariyerimin dönüm noktası olduğunu hissettim. Başarılı olmak için bana çok büyük bir neden vermişlerdi. Bu güven hissi, sadece kulübe değil ülkeye de bağlanmama neden oldu. Her başarımız, bana daha fazla güvenmelerine, istediğim çalışma düzenini kurmama ve ihtiyacımız olduğunu söylediğim her şeyi imkanlar dahilinde yapmalarına neden oldu. Bu döngü de daha fazla başarı getirdi. Oyuncularımdan, teknik ekibime, yöneticilerimize, taraftarımıza, büyük bir sinerji yakaladık. Birlikte çok daha fazlasını elde etmek istiyorduk. Ne elde edeceksem, bu kulüple, bu ülkede elde etmeliydim. Guinness Rekorlar kitabına bile girdiniz. Bu kadarını bekliyor muydunuz? Sporda kazanma alışkanlığını bir kez yakaladınız mı gerisi gelir. 73 maçlık rekor kıran galibiyet serisi de böyle geldi. Kalben başaramayacağımız hiçbir şey olmadığına inanıyordum ama işimizi de şansa bırakmadık. Tüm maçlara aynı ciddiyetle hazırlandık. Hala da öyle yaparız. Vakıfbank kulübü ülke voleyboluna büyük yatırım yaptı. Biz de karşılığında Türk kadınının gücünü dünyaya gösterdik, Türk bayrağını dünyanın her yerinde dalgalandırdık. Ama belki de en önemlisi, birçok kız çocuğuna ilham kaynağı olduk. Sihriniz ne? İyi bir insan olmaya uğraşmak. Birlikte çalıştığım insanları önemsemek, onlarla birebir ilgilenmek. Temponuz ne kadar yoğun olursa olsun, ne kadar büyük baskı altında olursanız olun bu içtenliği göstermeniz gerekir. Ben çok talepkar, çok hırslı, kaybetmeye asla tahammülü olmayan bir adamım. Bunlar kötü özellikler değil. Rekabetin bu kadar yoğun olduğu mesleklerde üst düzey başarı ve istikrar için bu özellikler gerekli. Önemli olan birlikte yürüdüğünüz insanlara, bunları nasıl yansıttığınız, bu özelliklerinizin onları başarıya ulaştıracağını göstermeniz. “Kazandıklarımdan çok kazanmadıklarımı hatırlıyorum” demişsiniz bir söyleşinizde, açıklar mısınız? ‘Önümüzdeki maçlara bakacağız’ çok kullanılan bir tabirdir. Sporcunun savunma mekanizmasıdır o; sporcu düştüğü zaman nedenini anlamak yerine hemen ayağa kalkmak ister. Antrenörler için bu geçerli değildir. Ben takımımın neden düştüğünü anlamak, hatalarımızı tespit etmek, bedelini ödemek ve tekrarlanmayacağından emin olmak zorundayım. O nedenle, kaybettiğimiz maçları defalarca izler, analizini yapar, üzerinde düşünürüm. Kazanamadıklarımız bu nedenle zihnimde yer eder. 2017’de milli takım koçluğu teklifi gelince ne hissettiniz? Şu anda sahip olduğum her şeyi, kariyerimi ve ailemi, bu ülkeye borçluyum. Bu ülkenin bana verdiklerinin karşılığını vermek istedim. Milli takım koçluğu bunun için büyük bir fırsattı. Milli takım ile kazandığımız ivme beni çok mutlu ediyor. Her yıl üstüne daha fazlasını katarak büyüyor ve gelişiyoruz. Tokyo Olimpiyatları öncesinde heyecanlı mısınız? Hollanda Milli Takımı baş antrenörü olarak Olimpiyat deneyimi yaşadım ama Türkiye ile bu deneyimi yaşamanın özel bir anlamı olacak benim için. Son üç yıldır, dezavantajlı bölgelerdeki kız çocukları ile ilgili yaptığım çalışmalar, Olimpiyatlar’a gitmemizin bu ülke için ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlamama neden oldu. Grubumuz gerçekten çok iyi takımlardan oluşuyor. Kağıt üzerinde madalya kazanma şansı daha yüksek takımlar var. Ama onlar bile son topa kadar sahada elimizden geleni yapacağımızı biliyorlar. Kız çocuklarına vermemiz gereken mesaj da bu olmalı. Hayatta her zaman koşullar lehinize olmasa da var gücünüzle mücadeleye devam etmelisiniz. Tam da 2018’de başlattığınız “Yarının Sultanları” projesini soracaktım. Türkiye İstanbul, Ankara veya İzmir’den oluşmuyor. Bu ülkenin kız çocuklarına hayatlarında bir defa bile olsa voleybol oynama şansı nasıl vereceğimi düşünürken ortaya ‘Yarının Sultanları’ projesi çıktı. Kısa sürede Bitlis, Elazığ gibi kız çocukları için dezavantajlı bölgelerde 1000’den fazla çocuğa ulaştık. Yetenek taramasından ziyade kız çocuklarımıza voleybol oynamanın mutluluğunu yaşatmak ve spor sayesinde kendilerine bir gelecek kurabileceklerini göstermek istedik. Bitlis’te beş genç beden öğretmeni kardeşimizi projenin gönüllüsü yaptık ve onları eğitmeye başladık. Hedefimiz geleceğin sporcularını yetiştirecek gönüllü öğretmen kadromuzu büyütmek ve pandemi sonrası farklı illerdeki çocuklara ulaşmak. Bahar Toksoy Guidetti de kız çocukları için bir voleybol akademisi kurdu. Bu akademideki amacınız nedir? Ülkenin en büyük kulüplerini ve milli takımını çalıştıran isimlerden oluşan bir antrenör kadromuz olsa da sadece bir voleybol okulu olmak istemedik. Bahar kız çocuklarına profesyonel sporcu olmanın ötesinde, istedikleri her alanda başarılı olabileceklerini göstermek, toplumsal roller ve önyargılar ile nasıl mücadele edebileceklerini de öğretmek istedi. Çünkü ne kadar iyi voleybol oynarlarsa oynasınlar, bir kadın olarak, hayatta engellerle karşılaşabileceklerini biliyordu. Bir sporcunun alması gereken tüm eğitimlerin yanısıra müfredata bilim, sanat, doğa atölyeleri koydu, toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi ekledi. Bu projeleriniz ile karı-koca UNDP Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Savunucusu seçildiniz değil mi? Evet. Birleşmiş Milletler kendi imkanlarımızla attığımız bu adımları gördü ve projelerimizi destekleyeceğini açıkladı. Verdiğimiz çabanın uluslararası bir organizasyon tarafından takdir edilmesi bizim için çok büyük bir motivasyon kaynağı, sorumluluk ve onur oldu. Pandemi nedeniyle saha aktivitelerimiz dursa da, çalışmalarımız durmadı. Bahar akademisini dijital platforma taşıdı, kız çocuklarının ailelerini hedefleyen eğitim modülleri oluşturdu ve UNDP ile yoğun çalışmaya devam ediyor. Ben de Yarının Sultanları projesi kapsamında genç antrenör adaylarının eğitimleri ile ilgileniyorum.
25.06.2021 04:30
“Sahip olduğum her şeyi, kariyerimi ve ailemi bu ülkeye borçluyum”
Vakıfbank ve Filenin Sultanları’nın koçu Giovanni Guidetti Oksijen'e konuştu
Bir sabah uyandınız ve hiç koku almıyorsunuz…
08 Aralık 2023
Pişirdiklerimi yiyen duygusallaşıyor
28 Nisan 2023
Türkiye’de yaşarken de göçmendim
27 Ocak 2023
Güzel bir film izlerken akan gözyaşı iyileştirir
Tüm Yazıları
04 Kasım 2022