İktidar bloğunun açıkladığı insan hakları eylem planı da yeni sivil anayasa önerisi de beklenen heyecanı yaratmadı henüz. Nasıl yaratsın ki, iktidar yandaşı tartışma görünümlü propaganda programlarında bile konu olamadığına göre… Çünkü bu söylemlerin içeriklerinden çok arkasındaki iradenin samimiyet ve reform arzusu tartışmalı. Asıl beklenen, yeni seçim sistemine dair öneriler. İktidarın seçimlere kadarki süredeki gerçek oyun planı mart sonuna kadar oluşacak olan Ak Parti ve MHP yeni yönetim kadrolarında ve seçim sistemindeki değişiklik önerisinde vücut bulacak. Şimdiye kadar seçim sistemine dair iktidar ortaklarının çalışmalarından basına yansıyan birkaç başlık var. Önemli başlıklardan birisi seçim barajına dair. Barajın yüzde 7’ye düşürüleceği ve bu oranın ittifaklar açısından da geçerli olacağı dillendiriliyor. Bir diğer önemli başlık da seçimlere girebilme yeterliliğine ilişkin olacağı söylenen değişiklik. Seçimlere girmek için Meclis’te grup kurma seçeneğinin kaldırılacağı, illerin yarısından fazlasında örgütlenme ve büyük kongre yapmanın tek yeter koşul olacağından bahsediliyor. Bir de partilere hazine yardımının koşullarının zorlaştırılması meselesi var ki bu önerinin doğrudan HDP’nin hayat damarlarını kesmeye çalışan bir dizi politikanın devamı olduğu anlaşılıyor. Ama kanaatim değişikliklerin bunlardan ibaret olmayacağı. Sandık ve seçim kurullarının oluşumu ve çalışma usulleri gibi, YSK’nın görevleri ve işlemleri dahil seçim sürecinin yönetimine dair bir dizi değişikliğin olmasını bekliyorum. Çünkü iktidar bloku, seçmenini artıramayacağı gerçeği üzerine plan kuruyor ve kutuplaşma nedeniyle elinde olduğunu varsaydığı 25 milyon seçmenle seçimi nasıl kazanacağına dair senaryolar arıyor gibi görünüyor. Pandemi ve ekonomik buhran tarafında çözüme dair hiçbir ışığın görünmediği bir ortamda çözülme, eksilme olasılığına karşı güvenlikçi politikalarla korku temelli söylemlere ve şoven, dinci hamasete yükleniyor. Bu politikaların ne sonuç verebileceği ayrı bahis ama aynı zamanda seçim sistemiyle de oynayarak her durumda kazanacağı koşulları inşa etmeye çalışıyor. Seçim sisteminde kamuoyunun da en sık dillendirdiği konu baraj oranı. Kamuoyu ağırlıklı olarak baraj meselesini ve ittifak usullerini konuşuyor olsa da seçim sisteminde ve sürecin yönetiminde sonucu doğrudan etkileyecek çok fazla detay var. Önce seçim sistemleri üzerine tartışmaya başlarken temel ilkeleri belirleyelim. Seçim sisteminden beklenen üç sonuç var: Birincisi, sistemin “temsil adaletini” sağlaması. Yani toplumdaki farklı görüşleri temsil eden her bir partinin aldığı oy oranına yakın oranlarda parlamentoda sandalye sahibi olması. İkincisi, sistemin “yönetimde istikrar” sağlaması. Yani seçimin ardından hükümet kurulabilecek çoğunlukları ya da koalisyon kombinasyonlarını sağlaması. Ki başkanlık istemi değişikliği ve yüzde 50+1 oyla seçilecek Cumhurbaşkanı ile bu ilkenin karşılandığını varsayabiliriz. Üçüncüsü de; sistem, seçmen-seçilen-siyaset ilişkisi üzerinden toplumun ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda yasa yapma ve karar süreçlerine katılımına olanak tanımalı.
12.03.2021 06:00
Çoğulcu seçim sistemi şart
Seçim sistemi tartışması yararlı ve gereklidir. Tabii amaç çoğunluk sağlamak değil, çoğulculuk olmalıdır. İktidar, seçmenini artıramayacağı gerçeği üzerine plan kurduğu için, yeni seçim sistemiyle her durumda kazanacağı koşulları inşa etmeye çalışıyor
Kıvançta değil kaygıda ortaklaşmak
15 Kasım 2024
Açılıma tepkisizliğin ardında ne var?
08 Kasım 2024
Kısa vadede sonuç beklememek gerek
01 Kasım 2024
Toplumsal çöküş yaşıyoruz
25 Ekim 2024
Açılımın içeride ve dışarıdaki iki hedefi
Tüm Yazıları
18 Ekim 2024