1998 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Portekizli yazar Jose Saramago’nun Körlük romanı, araba kullanmakta olan bir adamın, yeşil ışığın yanmasını beklerken ansızın körleşmesiyle başlar. Adamın körlüğü, başvurduğu doktora da bulaşır. Bu körlük, bir salgın hastalık gibi bütün kente yayılır; öldürücü olmasa da tüm ahlaki değerleri yok etmeyi başarır. Toplum, görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olur. Ayakta kalabilenler ancak güçlü olanlardır. Koca kentte körlükten kurtulan tek kişi, göz doktorunun karısıdır. Yazarın anlattığı ya da zaten var olan ama görmek için kafaların kumdan çıkmasının gerektiği bir çürüyüşün öyküsüdür Körlük romanı. Salgın hastalık metaforuyla düzenin işleyişini eleştiren roman, insani değerlerin tümüyle kaybolduğu durumu sembolik karakterler aracılığıyla anlatan bir felsefi bulmaca biçiminde sürer. “Güneş her biri için aynı saatte doğmadığından -bu çoğunlukla her birinin işitme duyusunun keskinliğine bağlıydı- kimi erken kimi geç uyandılar.” (romandan) Erken veya geç uyanmak sorunun var olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Görseniz de görmeseniz de adını doğru koysanız da koymasanız da sorun orada duruyor, yaşanıyor. KONDA’nın bulgularına göre ülkedeki her 100 hanenin 36’sı gelirinin giderinden eksik olduğu koşullarda yaşıyor. Her 100 hanenin 51’i gelirine göre “sıfır veya bir” koşullarda yaşıyor, yani gelirine denk bir yaşamı kurmuş, işini ve o geliri de kaybederse yaşamını sürdürme şansı yok. Her 100 hanenin yalnızca 13’ünde gelir giderinden fazla. İnsanlar “geçim derdim var” diyor. Her 100 kişiden 80’i bugünkünden de daha ağır koşullara kendini hazırlamaya çalışıyor. Umutsuzlar, çaresizler, güvensizler. İktidarın, bir bakıma devletin de kendilerini yalnız, çaresiz bıraktığını görüyorlar. Yaşananlara iktidar sözcülerinin gerçeklikten ırak söylemlerini de duyuyorlar. Bakkala gittiklerinde fiyatları da görüyorlar. Gerçeği söyleseniz de söylemeseniz de mahallelerindeki camiden okunan selalardan pandemi nedeniyle kaç canın gittiğini de sayıyorlar. Partizanlığı da yolsuzluğu da keyfiliği de her gün kendi mahallelerinde gözlüyorlar.
07.01.2022 04:50
Kasırgadan çıkış yolu
Araştırmalar genel eğilimi gösterir, toplumun ruh haline dair ipuçlarını verir. Ama bu kasırganın siyasi tercihlerdeki etkisi bugün ölçülenden daha büyük kaymalara neden olacaktır
Yolumuz Batı'ya mı Doğu'ya mı?
20 Aralık 2024
Zafer de denge de kalıcı olmayabilir
13 Aralık 2024
Türkiye’nin değişen yüzü
29 Kasım 2024
Kıvançta değil kaygıda ortaklaşmak
15 Kasım 2024
Açılıma tepkisizliğin ardında ne var?
Tüm Yazıları
08 Kasım 2024