Pandemi süreci gerek ulusal gerek küresel ölçekte yoksulluğun, adaletsizliğin ve eşitsizliğin ne denli yaygın ve yoğun olduğunu gösterdi. Tarih boyunca sınıfsal farklılıklar, yoksullar ve varsıllar çelişkisi ana belirleyici oldu. Yine de pandemi, kırılganlığı yüksek grupların kimler olduğunu, yaşanmakta olan yoksulluğun, eşitsizliğin ve adaletsizliğin şimdiye kadar bildiklerimizden daha yoğunlaştığı bir zaman aralığında olduğumuzu da gözümüze soktu. Yoksulların, işsizlerin, kadınların, her ülkenin hakim kimlik dışında kalan azınlıklarının Covid testine, aşıya ulaşamadıkları gibi tüm bu süreçte kırılganlıklarının daha derinleştiği, can risklerinin daha yüksek olduğu da anlaşıldı. Pandemi ekonomik krizle beraber yaşandı. Hangisi hangisini tetikledi ayrı bahis ama Türkiye zaten derin bir ekonomik buhran içindeyken pandemiye yakalandı. Ekonomik buhrana, pandemi etkisiyle durup kalkan ekonomik ritm eklenince, sosyal güvencesiz, yevmiyeli veya haftalıkla çalışan hizmet sektöründeki milyonlarca insan işsiz ve gelirsiz kaldı.
18.06.2021 04:30
Yoksulluk ve adaletsizlik kalıcılaşırken
En zengin 1000 milyarderin servetinin pandemi öncesi seviyesine çıkması sadece 9 ay sürdü. En yoksulların durumunun düzelmesi için ise en az 10 yıl gerekiyor. Türkiye’de 17 milyon insan, toplam gelirin yarıya yakınını alırken, en alttaki 17 milyon insan toplam gelirin yalnızca yüzde 6’sını alıyor ve arasında bölüşüyor.
Yolumuz Batı'ya mı Doğu'ya mı?
20 Aralık 2024
Zafer de denge de kalıcı olmayabilir
13 Aralık 2024
Türkiye’nin değişen yüzü
29 Kasım 2024
Kıvançta değil kaygıda ortaklaşmak
15 Kasım 2024
Açılıma tepkisizliğin ardında ne var?
Tüm Yazıları
08 Kasım 2024