"türkiye toplumu" ile ilgili içerikler
Laik, dindar, Kürt... Buzlar eriyor
Yaşanan geçim derdinin etkisi o denli güçlü ki, kutupların sokağa dair soyut ve soğuk anlatılarını eritiyor. Ortak hayata dair bakış etkileniyor, dışarıya, komşuya, sokağa bakış kutuplaşma esaslı olmaktan çıkıp daha empati ve özen esaslı, temasa açık hale dönüşüyor
Gelen ağam giden paşam
Sosyal ve anti-sosyal medyadan anladığım kadarıyla, bizim halk ‘Survivor’ adlı televizyon gösterisini...
Güven inşa etmeden kazanmak mümkün değil
2002 seçimlerine giden son 4 yılı hatırlayın; 28 Şubat muhtırası, 99 Marmara depremi, 2000 ve 2001 ekonomik krizleri… Bu dört yılda siyasetten bürokrasiye, büyük sermayeden medyaya tüm aktörlere güven tamamen kaybolmuş, seçime o iklimde girilmişti
Sorun çözme kapasitesi düşük ülke
Hiçbir sorunu zamanında, zamanın ve toplumun ruhuna uygun olarak çözemiyoruz. Anayasa, Kürt sorunu, Kıbrıs, Avrupa Birliği üyeliği... Yıllar geçiyor, tüm bu “markalaşmış” sorunlar aşılamıyor
Eğitimde bu 7 adımı atmazsak geri kalırız
New York Üniversitesi’nden Selçuk Şirin: “Bu yüzyılı kurtarmak istiyorsak, eğitimde köklü reformlar yapmak zorundayız. Nüfus hızla artıyor ve yaşlı nüfusun yerine genç gelmiyor. Acilen şimdi öğrenme çağında olan nüfusu çok iyi eğitip hem onları hem de ülkeyi kurtarmalıyız…”
Ay’ın karanlık yüzünden çıkmak
Yüz yıllık deneyimden sonra artık şunu öğrenmiş olmamız gerek, yeniyi oluşturma süreçlerine dahil etmediğimiz her kültürel kimliğin, ekonomik sınıfın sorunları, o yeniyi inşa etmenin önündeki en büyük zihni bariyerdir. Bu seçim sürecini hatta ittifakları oluşturma sürecini, ortak ufku inşa etmek için kullanabiliriz, kullanmalıyız da. Çünkü bu memleketin insanları hangi kimlikten, inançtan, sınıftan, yaştan, cinsiyetten olursa olsunlar bunu hak ediyor
Uzun ve sert bir kışa girerken
Ülkenin geleceği için yeni bir hikâyeye ve toplumu da bu hikâyeye inandırmaya ihtiyaç var. Sonra da bu hikâyeyi şu adayın, bu kadronun hayata geçirebileceğine dair güveni inşa etmek gerek. Yoksa “Adı en çok bilineni aday yapalım, harika da bir seçim sloganı bulalım” kolaycılığı çok kez yaşadığımız iktidarın siyasi manevralardaki mahareti karşısında büyük hayal kırıklığı yaratabilir
Varlığıyla yokluğu arasına sıkıştığımız Kürt meselesi
Mesele artık yalnızca Kürtlere dair ve Kürtlerden ibaret olmadığı gibi sadece teröre dair ve terörden ibaret de değil. Giderek çok katmanlı, çok boyutlu, çok aktörlü hale dönüşüyor ve doğal olarak daha da karmaşıklaşıyor. Çözüm hala elimizdeyken, çözmemiz gerekiyor
Vatandaşın beyanına güven esastır
Türk insanının yüzde 70’i “yeni ürünlerin”, “yeni teknolojilerin”, “yeni fikirlerin” hayatına olumlu katkısı olacağına inanıyor. Ülke için yapılması gerekenler sinir bozucu olsa bile destekleyeceğini söylüyor. Ancak mesele bu talebin yeterince örgütlü ve güçlü olmaması… Siyasetçiler de hangi ideolojiden olursa olsun temel bir zihni eşiğe takılmış durumdalar: Devlet-yurttaş ikileminde önce devletten yanalar
Küresel ara buzul dönemde dış politika
“Sizce Türkiye dış politikasını yürütürken öncelikli olarak hangi ülke ya da ülkelerle birlikte hareket etmelidir?” sorusuna yüzde 24 “Müslüman ülkelerle”, yüzde 20 “Avrupa Birliği ülkeleriyle” karşılığını veriyor. Dış politikada Müslüman ülkelerle birlikte hareket etmesi gerektiğini söyleyenlerin sadece yüzde 8’i, devlet nizamı, hukuk düzeni, ekonomi ve yaşam standardı açısından Müslüman ülkelere benzemesini istiyor
Böyle bir ortamdan icat çıkar mı?
Herkes inovasyon peşinde ama her sabah işini kaybetme kaygısıyla servise binen birinden inovatif davranmasını bekleyemezsiniz. Düşüncelerin hapsedildiği yerde bir mühendisin tasarım özgürlüğü olduğunu sanmak da büyük yanılgı
Çığ tehlikesi olan yerde nara atmak
Toplumun felaketler karşısındaki çaresizliği ve umutsuzluğu kutuplaşmayla birleşince ortak yaşam iradesi iyice zayıflıyor. Çığ dediğimiz işte budur. Çığ tehlikesi olan yerde ayrımcılığı ve nefret söylemini körüklemek yalnızca tehlikeyi artırır
Gidişat ve siyasetin fırsatı
Geçmişin intikamını almak yerine geleceğe yürüyebilmek, geleceği hep beraber kurabilmek için siyasi kültürü değiştirmek ve siyasetin itibarını inşa etmek gerek
Her şey “dörtlü” icat edilince başladı
Yunanistan Başbakanı Miçotakis, orman yangınlarını söndürmekte başarılı olamadıklarını...
Toplumda demokrasi talebi var mı?
Yalnızca son bir haftada yaşanan orman yangınları, seller, olimpiyatlarda kadın voleybol takımının galibiyetleri, Konya’daki aile katliamı etrafında yaşananlara bakın, ortak ufku kaybolmuş, “biz” duygusu parçalanmış, tasada, kederde, sevinçte bile ortak duyguları eksik olan bir toplumuz artık. İktidar ülkeyi ve sorunları yönetme kapasitesini de niyetini de kaybetti... Muhalefet ise düzene değil iktidara muhalefete sıkışmış halde. Tüm bu çaresizlikten çıkış ise yeni bir ortak umut, ortak heyecan, ortak başarı üretmekle mümkün. Bunu da gençler ve kadınlar inşa edecek
Türkiye nereye gidiyor?
Türkiye Cumhuriyeti kurucularını epey etkilemiş olan Fransız düşünür Ernest Renan, 1882’de...
Sosyal medya üzerinden gerçeği yeniden kurgulamak
Bugünkü umutsuzluk, çaresizlik, endişe duygusunu aşabilmek için her şeyden önce toplumda “ortak gerçeklik” algısını inşa etmek gerek. Bunun yolu da sosyal medya değil, güncel, gerçek hayatın dertleri, ihtiyaçları, talepleri üzerinden konuşmak, dinlemek.
Sorun siyasi rekabet eksikliği
İktidar toplumsal meşruiyetini, desteğini kaybediyor ama muhalefette kayda değer bir yükseliş henüz görünmüyor. Muhalefet partileri sisteme itirazı örgütleyemediler, ‘iktidara muhalefet’te takılı kaldılar
‘Toplum içe patlıyor!’
Yoksulluk giderek yaygınlaşıyor, işsizlik intihara sürüklüyor, kadına şiddet sınır tanımıyor, çocuklarımız güvende değil, gençler gelecek hayallerini bambaşka ülkelerde kuruyor... Koç Üniversitesi Siyaset Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, “Çünkü toplum içe patlıyor” diyor
Pandemide ne öğrendik, sonrası nasıl olacak?
Standardı iyi olanlar hayata eski heyecanlarıyla dönecek. Yoksullar ise umutsuzluk ve öfke büyütmeye devam edecek. Ama yurttaş olma konusunda aynı kaygı ve endişelerde birleşecekler. Pandemi sonrasını belirleyecek toplumsal psikolojideki eşik de bu olacak
Türkiye muhafazakar bir ülke mi?
Muhafazakarlık, Türkiye’ye epey yakıştırılan ve hepimizin bir klişe olarak benimsediği, fazla...
Yoksulluk ve adaletsizlik kalıcılaşırken
En zengin 1000 milyarderin servetinin pandemi öncesi seviyesine çıkması sadece 9 ay sürdü. En yoksulların durumunun düzelmesi için ise en az 10 yıl gerekiyor. Türkiye’de 17 milyon insan, toplam gelirin yarıya yakınını alırken, en alttaki 17 milyon insan toplam gelirin yalnızca yüzde 6’sını alıyor ve arasında bölüşüyor.
Sürdürülebilir toplumsal esenlik mümkün mü?
Dünya Sağlık Örgütü’nün geliştirdiği ölçeğe göre 100 puan üzerinden Türkiye’nin genel psikolojik esenlik ortalaması 39,68… Toplumun yüzde 67’si 50 puanın altındaki düşük psikolojik esenlik düzeyinde, yüzde 37’sinin puanı da depresyon sınırı kabul edilen 28 ve altında
Bu çatlaktan bir fırsat çıkabilir
Videolar yayımlandıkça, devlet içindeki kayıt dışı örgütlenmenin yüksek makamlarla iş birliği fırsatı yakaladığını görüyoruz. Fakat tartışma kişiler ve suçlar üzerinden yürüyor. Oysa devlet mekanizmasındaki zihniyeti tartışmalıyız. Sistemdeki çatlak, bunun için bir fırsat üretebilir