02 Mayıs 2024, Perşembe Gazete Oksijen
07.04.2023 04:30

Kararlarımızın ne kadarı kendimize ait?

Özellikle belirsiz durumlarda, yeni seçenekleri tercih etmektense statükoyu sürdürmeye meyilliyiz. İnsan zihninin bu statüko yanlılığı, demokrasiyi zora sokan bir faktör. Üzerine bir de sosyal kimliklere konforme olma eğilimimiz var...

Diyelim ki yeni bir cep telefonu alacaksınız. Bütçeniz 10 bin - 20 bin TL arası olsun. Girdiğiniz internet sitesinde, öncelikle bu aralığı işaretlediniz ve birkaç diğer filtre daha girerek telefon seçeneklerinin sayısını 3’e indirdiniz. 45 dakika boyunca bu ürünler hakkında okumalar yaptıktan sonra, bunlar arasından en iyisi olduğunu düşündüğünüz bir tanesini gözünüze kestirdiniz. Tam alacakken, yandaki sekmelerde baktığınız onlarca diğer telefondan birinin, tam da sizin almaya hazırlandığınızla benzer özellikleri olduğunu ama ek olarak, sizin alacağınız telefon gibi 128 GB değil de 256 GB hafızası olduğunu gördünüz. Bu, sizi işkillendirdi: Acaba filtreleri fazla mı kısıtlı yapmıştınız? Yeterince araştırma yapmamış mıydınız? Aceleye mi getiriyordunuz? Bu defa 256 GB hafızası olan telefonları da aramanıza dahil ettiniz, fiyat aralığını da ne olur ne olmaz diye biraz daha genişlettiniz. Bu defa telefon sayısı 3’ten 18’e çıktı. Her yeni kıyasla yeni bir şeyler keşfediyorsunuz ve kafanız giderek karışıyor. Tükendiğinizi hissediyorsunuz. En nihayetinde “Eeh!” deyip bilgisayarı kapattınız. Bir başka zaman seçim yapacaksınız.