Bizim zamanımızda “okumak” çok önemliydi. Cahiller cahil olduklarını bilir ve bununla övünmezlerdi. Okumuş insana değer verilir, içten gelen bir saygı gösterilirdi. İnsanlar doğar, büyür ve yaşamı boyunca bir doktorun saldırıya uğradığına ilişkin hiçbir haber duymadan toprağa kavuşurdu. Yoksul ailelerde (hele de ebeveynler yetmiyorsa) ağabeyler, ablalar küçük kardeşleri okusun diye fedakârlık yapıp aileyi geçindirme sorumluluğunu üstlenir, erken yaşta çalışmaya başlardı. ABD’nin filan aksine, eski Türkiye’de parasız, torpilsiz, sadece çalışkanlıkla, zekâyla en iyi okullara girip bedavaya okuyabilirdiniz. Konya’nın bir köyünden İstanbul’a gelen tıp öğrencisi Mustafa Öz Cumhurbaşkanı İnönü’ye “parasızlıktan anatomi atlası alamıyorum” diye mektup yazmasının ardından Dolmabahçe’den gönderilen bir görevliyle Saray Kitabevi’ne gidip üç cilt atlasına ve stetoskobuna kavuşmuş, kariyeri boyunca bu atlasları kullanmıştı. Her kökenden insan liyakatine göre yükselip diplomasının bir gün buharlaşabileceği ihtimalini rüyasında bile görmeden mesleğinde önemli noktalara gelebilirdi.
04.04.2025 04:30
Gelecek
A+
Yazı Boyutunu Büyüt
A-
Yazı Boyutunu Küçült
Gizli yazar
09 Mayıs 2025
Çılgın projeler
02 Mayıs 2025
Esas gerçekler
25 Nisan 2025
Başka derdimiz yokmuşcasına
18 Nisan 2025
Peyami, Turing, Ahmet Levendoğlu
Tüm Yazıları
11 Nisan 2025