Geçen hafta hayatını kaybeden Paco Rabanne, bilim kurgu estetiğini olağanüstü işçilikle tasarıma yansıtan bir dahiydi.
1960’lardaki fütüristik devrimiyle moda tarihine adını yazdıran, giyimde alışılmadık materyaller kullanan, tasarımlarına uzay kavramını entegre eden Paco Rabanne 3 Şubat’ta hayatını kaybetti. 89’uncu doğum gününe sadece iki hafta kalmıştı.
Efsanevi Fransız-İspanyol tasarımcının kendi adını taşıyan modaevi Paco Rabanne’nin sosyal medya hesapları bu acı kayıp üzerine, “Avangart mirasımızı yarattığı ve sınırsız olasılıklarla dolu bir geleceği tanımladığı için Mösyö Rabanne’a minnettarız” diyerek saygı ve teşekkürlerini dile getirdi. Hem moda tasarımcısı hem de bir parfüm virtüözü olan Rabanne, Salvador Dali’ye göre "İspanya’nın ikinci dehası”ydı. Coco Chanel de tasarımlarında kullandığı standart dışı materyallerden dolayı onu “metalürjist” olarak anardı.
Francisco Rabaneda Cuervo, 18 Şubat 1934’te İspanya’nın Bask Bölgesi’ndeki Pasaia şehrinde doğdu. Cumhuriyetçi bir albay olan babası, Franco’nun ordusuna karşı savaştı ve Falanjistler tarafından öldürüldü. Paco erken yaşta babasız kalmıştı.
Ateist bir anne ile dindar büyükanne
İspanyol modacı Cristobal Balenciaga’nın atölyesinde baş terzi olarak çalışan annesi, ailesini ve işini iç savaşın parçaladığı İspanya’dan Paris’e götürdü ve aileyi beslemek için durmaksızın çalıştı. O günlerde Paco’nun bakımı, annesine elinden geldiğince yardım eden büyükannenin omuzlarındaydı. Yıllar sonra Paco Rabanne, kişiliğinin oluşumunda, katı bir komünist ve ateist olan annesinden ve büyüye inanan dindar büyükannesinden eşit derecede etkilendiğini anlatacaktı. Tasarımcıya Paco (Karga) takma adını veren de büyükannesi oldu.
Paco Rabanne, soyadını Fransız usulü kısaltarak moda dünyasına adım attı. Ancak kendi modaevini kurması uzun sürdü. 1950’lerin başında, 17 yaşındayken Paris’teki Ulusal Güzel Sanatlar Okulu’nun mimarlık bölümüne girdi. Eğitim masraflarını karşılamak amacıyla Womens Wear Daily, Dior ve Givenchy için moda illüstratörü olarak çalıştı. Charles Jourdan için ayakkabı eskizleri yaptı. Moda koleksiyonu eskizlerinin yanı sıra çalışmalarına aksesuar ve bijuteri tasarımını da ekledi. İnşaat ve mimarlık alanındaki bilgisi de bu alanda işe yaradı. Selüloz asetattan yapılmış yüksek kaliteli bir plastik olan rhodoid’i çalışmalarında ilk kullanan Paco Rabbane’dı. Ürünlerin parlak ve dayanıklı olması, her türlü şekli alabilmesi ve alışılmadık dikkat çekici görünümlere sahip olmasıyla Dior, Givenchy, Balenciaga ve Elsa Schiaparelli’nin ilgi odağı oldu. 1965’te Paco Rabanne’la iş birliği yapan markalar onun kostüm takılarından yapılan giysilerden 20 bin kopya satınca, Rabanne artık kendi işini kurmanın vakti geldiğini anladı.
"Giyilemez elbise" için manifesto
1964’te ilk koleksiyonunu tasarlayan Rabanne, “Manifesto: Çağdaş Malzemelerden Yapılmış On İki Giyilemez Elbise” olarak adlandırdığı tam teşekküllü couture gösterimini Şubat 1966’da gerçekleştirdi. O dönemlerde defilelerde sessizlik içinde bir sunum gerçekleşir veya sunucular modellerin ne giydiğini açıklayan yorumlar yaparlardı. Rabanne bir ilke imza atarak koleksiyonunu müzik eşliğinde ve siyahi mankenlerle birlikte sundu. Plastik ve metal öğelerden yapılmış minyatür elbiselerin her biri 10-15 kg ağırlığındaydı ve birleştirilmesinde geleneksel iğne-iplik yerine tel ve pense kullanıldığı için modelleri yaralama tehlikesi de taşımaktaydı. Her şeye rağmen koleksiyon amacına ulaştı ve moda dünyasını uçuran gerçek bir fırtına koptu. Tasarımları o dönemin yıldızları olan Audrey Hepburn, Brigitte Bardot, Elizabeth Taylor, Jane Fonda tarafından hem davetlerde hem de oynadıkları filmlerde giyildi. 1968’de 'Barbarella'daki Jane Fonda için yaptığı kostüm, 2004 Film Review anketinde tüm zamanların en seksi kadın sinema kıyafeti olarak seçildi.
Parfümleri de ilk günde klasikleşti
Sonraki yıllarda, Paco sürekli olarak yeni malzemelerle (kağıt, deri, alüminyum) deneyler yaptı ve tasarımlarında kullandı. İnce telden yapılmış zincirlerle, modelleri zırh giymiş savaşçılara benziyordu. Bu tür kıyafetler o zamanın moda tutkunları arasında talep görüyordu ve meslektaşları tasarımcının tarzını kopyalamaya çalışıyorlardı. Rabanne günümüzde hala en çok referans alınan tasarımcıların başında gelmekte. Zamanla koleksiyonlar daha giyilebilir hale geldi ancak tasarımcının giysilerdeki imzası her türlü tanınır kaldı.
1967’de Paris’te kendi Paco Rabanne modaevini kurdu. Yavaş yavaş dünyanın birçok yerinde mağazası açılan tasarımcı, ününü ve vizyonunu parfüm yaratma alanına yaymaya başladı. 1969’daki ilk parfümüne Calandre adını verdi. O zamanlar koku dünyasında narenciye ve tatlı kadınsı kokular hüküm sürüyordu. Rabanne koku tutkunlarına ince odunsu selvi notalarını içeren yeni bir parfüm sundu. Parfümleri kısa sürede moda koleksiyonları kadar popüler oldu. 1976’da Paco Rabanne markası Chartres’da bir parfüm fabrikası açtı. Birbiri ardına başarılı kokular yaratan tasarımcının parfümleri günümüzde de hâlâ bir klasik olarak en çok kullanılanlar arasında.
Aslında Paco Rabanne, iki Fransız moda tasarımcısı Pierre Cardin ve André Courrèges ile birlikte fütüristik modanın ana yüzlerinden biri olarak biliniyor. WWD “Rabanne bilim kurgu/fütüristik estetiğini Orta Çağ işçiliği ile birleştirerek 60’ların ruhunu en iyi şekilde somutlaştıran Avrupalı tasarımcıydı” diyor. Ancak hem gerçek hem de mistik olan kozmos, Rabanne için sadece bir ilham kaynağı değil bir hayat tarzıydı. Kendisine kahin diyen ve reenkarnasyona inanan tasarımcı yaşının 78 bin olduğunu, İsa Mesih’i tanıdığını ve Tanrı’yla üç kez görüştüğünü iddia ederek, moda dünyası tarafından “Wacko Paco” (Çılgın Paco) takma adını aldı.
“Cesur, radikal kalmak önemlidir. Yaratıcılık şok edici olmalı” diyen Paco Rabanne 1980’lerdeki Jean-Paul Gaultier ve Thierry Mugler gibi “olağanüstü yaratıcılar”ın da endüstride yer edinmesiyle mobilya, hazır giyim ve parfüm tasarımlarıyla ilgilenmeye başladı. 1999’da emekli olarak kamuoyundan uzaklaştı, kendini tamamen sanata adadı. 2010’da moda dünyasına katkılarından dolayı Fransa’nın en yüksek ödülü olan Légion d’honneur’e layık görüldü. Şimdilerde Paco Rabanne markası İspanyol lüks grubu Puig’in bir parçası olarak varlığını sürdürüyor. 2013’ten bu yana markanın koleksiyonları, daha önce Balenciaga’da çalışan genç tasarımcı Julien Dossena tarafından yönetiliyor. Bu ilginç bir rastlantı çünkü bir anlamda Paco Rabanne’ın kariyeri de Cristobal Balenciaga’ya yakınlığı ile başlamıştı.
Paco Rabanne’ın daima yaşayacak olan fütüristik ve metalürjik mirası, Donatella Versace’den Miuccia Prada’ya, John Galliano’dan Jonathan Anderson’a kadar zamanımızın en ünlü tasarımcıları tarafından sürekli olarak yeniden yorumlanıp moda dünyamıza aktarılıyor.