03 Mayıs 2024, Cuma Gazete Oksijen
27.10.2023 04:30

Bizim bir rüyamız vardı...

Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’dan geriye neredeyse hiçbir şey kalmamışken inşa edildi. Yine de Kurtuluş Savaşı’nda Batılı güçlere galip gelmiş olmanın gururuna sahipti. Türkiye cesaret demekti. İmkansız bir rüyaydı...

Yüz yıl önce bugün dünya haritasında bir ülke belirdi. Büyük şair Nazım Hikmet’in deyimiyle “Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi” uzanıyordu. İhtiraslı hayallerin kavuracağı bir yüzyılın başlangıcıydı ve Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’ndan geriye neredeyse hiçbir şey kalmamışken inşa edildi. Yine de Kurtuluş Savaşı’nda tüm büyük Batılı güçlere galip gelmiş olmanın gururuna sahipti. Türkiye cesaret demekti. Her şeye rağmen kurulmuş bir düştü. Genç Cumhuriyet bağımsız, laik, demokratik, hukukla yönetilen bir ülke olarak Batı medeniyetinin bir parçası haline gelecekti. Pek çok neslin bu cesur hayal uğruna hayatlarını feda etmesi gerekecekti. Cesaretteki kararlılık, imkansız bir rüyanın melankolisi, dörtnala koşmanın coşkusu ve kısrağın kırılganlığına rağmen gururu... Bunların tümü bu topraklarda doğan her bir çocuğun içine işleyecekti.