23 Aralık 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
16.04.2021 06:00

Türk sinemasının bol ödüllü yeni filmleri

Eskiden bu filmleri sedece festivallerde ya da az sayıda salonda izlerdik, platformlar sayesinde artık hepsi evimizde

Ödül töreni günü katılım bilgisi istediler. Kazananları gidip izleriz diye düşünüyordum. Öncesinden hiçbir ipucu verilmedi. Salona gittiğimizde ön sırada yer ayrılmıştı. Yapımcılarım olan kardeşlerime, ‘Burada oturduğumuza göre ödülü alabilir miyiz?’ diye sordum. Onlar da ‘Buradan fotoğraf çekmek daha zor, ödülü alsak arkaya alırlardı bizi’ dediler. Yani hiçbir beklentimiz yoktu. Önce Ali Atay’ın en iyi erkek oyuncu ödülü açıklandı. Heyecanlanarak sahneye çıktım. Teşekkür konuşmasından sonra ödülü alanları içeriye alıyorlar. Tam gidecektim. Bir kadın arkadan yaklaştı. Beklememi söyledi. O an bir ödülün daha geldiğini anladım. Böylelikle en iyi senaryo ödülünü de kazandık.” 

İlk yönetmenlikler

Nuh Tepesi’nin genç yönetmeni Cenk Ertürk, Haluk Bilginer ve Ali Atay’ı rol almaya ikna ettiği ilk filmiyle New York’ta Tribeca festivalinde aldıkları en iyi erkek oyuncu ve en iyi senaryo ödüllerinden bahsediyor bir söyleşide. Türkiye’de de bol ödülü olan film, her iki karakterin de deyim yerindeyse ‘döktürdüğü’ bir baba-oğul hesaplaşması esasında. Yayına girdiği günden beri de Netflix’in en çok izlenenler listesinde bulunuyor. (Bu durumda Son Yaz’ın Savcı Selim’inin etkisi var mı merak ediyorum, doğrusu…) Haftaya cuma yine Netflix’te yayına girecek olan Nasipse Adayız da yine festivallerden çok sayıda ödülle dönmüş, tıpkı Nuh Tepesi gibi, sinema yazarlarının verdiği SİYAD Ödülleri’nin de çoğunu almış bir film. Oyuncu ve yazar olarak tanıdığımız Ercan Kesal’ın kendi romanından uyarladığı, bizzat rol aldığı ve ilk yönetmenlik denemesi olan Nasipse Adayız, Kesal’ın CHP’den Beyoğlu Belediye Başkanlığı’na adaylığını koyduğu dönemden izler taşıyan ve komikliğini hemen çaktırmayan filmlerden. Yarın MUBI’de gösterime girecek olan, genç senarist ve yönetmen Azra Deniz Okyay’ın ilk uzun metraj filmi Hayaletler ise Türkiye genelinde saatlerce süren bir elektrik kesintisi sırasında İstanbul’un kentsel dönüşüme teslim olmuş semtlerinden birinde dört karakterin iç içe geçen hikayelerini anlatıyor. Antalya Film Festivali’nde aldığı bir çok ödülün yanı sıra Venedik, Varşova, Selanik, Kazablanka film festivallerinden de ödülleri var. Ayrıca Mardin’den Almanya’ya göç etmiş Süryani bir ailenin, 25 yıl sonra bir kimlik tespiti için geri dönüşünü, talan edilmiş eski köylerindeki evlerinin kapısının peşine düşmesini anlatan Kapı’da hem çok iyi bir oyuncu kadrosu (Vahide Perçin, Kadir İnanır, Erdal Beşikçioğlu, Timur Acar), hem sinemamızda ilk kez ele alınan bir konu, hem de Deyrulzafaran Manastırı’nın ve geceleri ‘deniz’e dönüşen ovanın çok güzel görüntüleri var. Netflix’te. Yine Netflix’teki Kovan da Karadeniz Bölgesi’nin nefes kesen doğasına, giderek yok olan arıcılığa dikkat çekiyor.

Platform farkı

İyi örneklerle, o kadar iyi olmayan örneklerle, Türk sinemasının yolculuğu sürüyor ve filmlerin sadece festivallerde ya da çok kısıtlı olarak salonlarda izlenebildiği eski zamanların aksine o yolculuk artık platformlardan da izlenebiliyor.