Pandeminin ve iklim krizinin etkileri, doğal kaynakların kirlenmesi ve azalması tarımda büyük değişime yol açıyor. Türkiye’de 70 yılı aşkın süredir faaliyette olan Anadolu Grubu otomotivden içeceğe farklı sektörlerde önemli bir oyuncu. Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan da son dönemde şirketlerinin çatısı altında tarım politikalarını önceliklendirdi. Türkiye’nin geleceği için yeni teknolojilerle iyi tarım uygulamalarının hayata geçirilmesi için çalışan Özilhan’la ‘tarımdaki değişimi’ konuştuk. Tuncay Bey, dünya ve Türkiye şimdiye kadar görülmemiş bir süreçten geçiyor. Pandemi ve iklim krizinin etkilerini yaşıyoruz. Anadolu Grubu uzun yıllardır tarıma odaklı işlerin içinde ve bu alanda yenilikçi adımlar atıyor. Öncelikle şunu sormak isterim. Siz bu alandaki planlarınızı ve yatırımlarınızı nasıl yapıyorsunuz? Bereketli topraklarımızın bize sunduğu değerli bir miras, tarım. Bizim bu sektörü bizden sonraki nesillere taşımak konusunda önemli bir yükümlülüğümüz var. Ben tarımı, hem bugünün hem de geleceğin sektörü olarak görüyorum. İnsanlığın beslenmesinde, sanayi sektörüne ham madde sağlanmasında, kırsal kalkınmada, istihdam artışında ve dış ticarette döviz kazanımında çok önemli rol oynuyor. Pek çok küresel sorunun merkezinde olan ve stratejik öneme sahip bir konu. Bu bakış açısıyla biz Anadolu Grubu olarak uzun yıllardır tarım konusunu sahipleniyoruz. Grup şirketlerimizle birlikte tarım sektöründe önemli çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’de tarımın ve tarıma dayalı endüstrinin gelişiminde öncü şirketlerden biri olan Anadolu Etap şirketimiz ile ülkemizdeki en modern, sürdürülebilir ve akıllı tarım uygulamalarını hayata geçiriyoruz. Anadolu Efes, ‘Gelecek Tarımda’ isimli projesi ile yaklaşık 40 yıldır tarım alanında kapsamlı çalışmalar yürütüyor. Migros, iyi tarım uygulamaları standartlarının yaygınlaşması ve gelişmesi için STK’lar ve resmi kurumlarla önemli iş birlikleri yapıyor. Anadolu Isuzu ve Anadolu Motor da çiftçilerimizin de kullanabildiği araç ve ekipmanlar üretiyor. Pandemi döneminde oluşan gıda talebi, tarımsal üretimin ve bu alanda yapılan çalışmaların insanlığın geleceği ve sürdürülebilirliği için ne kadar büyük öneme sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Dolayısıyla biz de bu konudaki yatırımlarımızı sürdürürken, tarım alanındaki girişimleri desteklemeyi sürdürüyoruz. Tarıma bütüncül bir bakış açısıyla bakıyor ve farklı şirketlerimizin çalışmalarıyla ekosistemin pek çok farklı kanalına destek oluyoruz. Türkiye son 30 yılda 40 milyon dekar tarım alanını kaybetti. Son 10 yılda çiftçi sayısında büyük düşüş var. Siz Türkiye’nin bu durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Artan nüfus ve değişen iklim şartları, tarımı olumsuz yönde etkiliyor. Nüfusun artması daha fazla insanın beslenebilmesi demek. Bir yandan da tarım arazileri yerleşim alanlarına dönüşüyor. Doğal ve doğal olmayan birçok gelişmeden dolayı verimli arazilerimizi kaybediyoruz. Ayrıca artan maliyetler de büyük bir sorun yaratıyor. Türkiye’de çiftçiler, girdi maliyetleri nedeniyle ürettiğinin karşılığını alamamaktan yakınıyor. Bu nedenle çiftçi tarlasını ekmekten vazgeçiyor ve toprağa küsüyor. Diğer taraftan genç nesiller ailelerinin durumunu ve kazançlarını gördükçe kente gidip farklı işlerde çalışmaya başlıyor. Bu, uzun vadede tüm insanlığın geleceği için üzerinde durmamız gereken çok önemli bir sorun. Yine de yeni teknolojilerin sunduğu imkanlar umut vaadediyor. Tarımsal teknoloji sayesinde çiftçiler yüksek bir gelir düzeyine ulaşabiliyor. Yeni teknoloji ve eski bilgileri harmanlayıp uygulama yapıldığında verim de çiftçilerin geliri de tarımda çalışmanın cazibesi de artıyor. Bu konulara yoğunlaşıldığında çok daha verimli sonuçlar elde edilecektir diye düşünüyorum.
17.12.2021 04:40
Çiftçilik prestijini tekrar kazanmalı
Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, Türkiye’nin ‘tarım’ politikalarını iyileştirmesi için önerilerini anlattı
Dünyada risk iklim, Türkiye'de ekonomi
15 Kasım 2024
Reklam piyasası ilk 6 ayda yüzde 145 büyüdü
01 Kasım 2024
Koç Sağlık Grubu ile Mayo Clinic'in büyük işbirliği
Tüm Yazıları
25 Ekim 2024