05 Aralık 2025, Cuma
24.10.2025 04:40

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran: Girişimcilik İş Bankası’nın genlerinde var, yeni nesil işlerle hedef büyütüyoruz

A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Adı banka ama çok farklı bir yapı Türkiye İş Bankası. Cumhuriyetin ilk yüzyılında, özellikle de ilk on yıllarda ihtiyaç duyulan her alanda girişimci olarak var. Peki ya ikinci yüzyıl? Genel Müdür Hakan Aran’la çipten ilaca, fintech’lerden yeşil enerjiye kadar son yıllarda yöneldikleri yeni nesil teknoloji girişimlerini konuştuk


Mardin’de Workup ve Girişimcilik Vakfı’nın düzenlediği 3. Mardin-Up Girişimcilik Konferansı’nın konuşmacılarından biri Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran’dı. Aran, genç girişimciler ve kadın girişimciler için yol gösterici bir konuşma yaparken, İş Bankası olarak girişimcilik ekosisteminin içindeki yerlerini de anlattı. Bu konferans sırasında Aran’la girişimcilik odaklı bir sohbet gerçekleştirme olanağı buldum.

Mardin’de, girişimcilik ekosistemi açısından ümit verici bir toplantıdayız. İş Bankası bu etkinliğin en önemli destekçisi. Finans dışı girişimleriniz göz önüne alındığında İş Bankası’nın sadece bir banka olmadığını görüyoruz. Bu anlayışı, bu vizyonu anlatır mısınız?

İş Bankası, kurulduğu günden bu yana, ülkemizin kalkınmasında kritik önem taşıyan üretim alanlarında bizzat kurduğu ve iştirak ettiği 300’ü aşkın şirketle cumhuriyetimizin ilk yüzyılında üstüne düşen görevi başarıyla yerine getirdi. Haziran 2025 itibarıyla da 192 doğrudan veya dolaylı iştirakimiz bulunuyor. Bankanın kurulduğu tarihteki ana sözleşmesinde bu var zaten. İkinci maddeye baktığınızda, amaçları arasında “ziraat, sanayi, enerji üretimi ve dağıtımı, bayındırlık işleri, sigortacılık, turizm ve ihracata ilişkin her türlü teşebbüsü kurmanın” yer aldığını görebilirsiniz. Dolayısıyla ülkemizin kalkınmasına katkı sağlayacak iştiraklerin hayata geçirilmesi, girişimcilerin desteklenmesi bankanın DNA’sından geliyor. Şunu da söylemeliyim, İş Bankası’nın kendisi de bir girişimdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucu, ilk genel müdürümüz Celal Bayar’ın eş kurucu olduğu, 10 milyar dolar (decacorn) piyasa değerini aşmayı başarmış, başarılı bir girişim. 

Şişecam’dan Milliyet Matbaası’na...

O yıllarda sigorta şirketleri ve Şişecam var. Başka iştirakler de var mıydı?

İlk yıllarda Şişecam ve Ankara Un gibi cam ve gıda sanayiinde önemli atılımlar var. Ankara Palas gibi otelciliğe, İstanbul ve İzmir’de liman işletmeciliğinden Karagöz Gazetesi, Milliyet Matbaası gibi yayıncılığa ve orman ürünlerine kadar uzanan geniş bir yelpazede pek çok şirkete iştirak ettiğimiz görülüyor. Büyük sermaye gerektiren sektörlerde öncü rol üstlenen banka, bankacılık dışı finans alanlarında da önemli inisiyatifler alıyor. Türkiye’nin ilk milli sigorta şirketi Anadolu Anonim Türk Sigorta 1925’te, ilk milli reasürans şirketi Milli Reasürans 1929’da bankamız tarafından kuruluyor. Ülkenin ilk özel sermayeli kalkınma ve yatırım bankası olan TSKB 1950’de faaliyete başlıyor. Anadolu Hayat, İş Yatırım, İş Finansal Kiralama, İş Faktoring, Yatırım Finansman, İş Portföy gibi iştiraklerimiz bugün finansın her alanında ülkemizin öncü şirketleri…

Sanayi tarafında Şişecam’ın önemi büyük tabii…

Şişecam, cumhuriyetin ilanından sonra çok üründe olduğu gibi camda da dışa bağımlılığın olduğu bir dönemde, 1935’te ilk fabrikası Paşabahçe Şişe ve Cam’ı kuruyor. Cam gibi stratejik bir ürünü yerli, milli kaynaklarla üretmeye talip oluyor. Kuruluşundan 3 yıl sonra yurt dışından ithal edilen tüm şişe ve züccaciye ihtiyacını karşılar hale geliyor, kaynakların memlekette kalmasını sağlıyor. Şişecam, bugün dünyanın en büyük cam üreticileri arasında. 4 kıtada 14 ülkeye yayılan üretim faaliyetleri ve 150 ülkeyi aşan satış ağı ile yolculuğunu sürdürüyor.

Kuruluş aşamalarında iştirak ettiğiniz, zamanla çıktığınız girişimler var…

Saymakla bitmeyecek sayıda girişimcilik yapmış, şirket kurmuş, iştirak etmiş bir kurum İş Bankası. Unilever-İş, Türk Tuborg, Türk Pirelli, General Elektrik, Tofaş ile ortaklıklar gerçekleştirdik... Bu vizyon karşısında hem şaşırıyor hem büyük saygı duyuyorum. Bugün yapmakta olduğumuz yatırımlarla bundan 10 yıl sonra, 50 yıl sonra İş Bankası neler başarmış dedirtebilirsek, kurucumuza karşı görevimizi yerine getirmiş olacağız. 

Hakan Aran 1968 Antakya doğumlu. ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği mezunu olan Aran, 1990’da yazılım mühendisi olarak girdiği İş Bankası’nda 2021 yılında genel müdür oldu.

 

Peki bu yolculuk nasıl sürecek? Girişimcilik dünyasının bugünkü koşulları nasıl? Artık girişimcilik denince akla sadece teknoloji geliyor…

Sanayi Devrimi başladığında ve sonrasında ilk buluşlar yapılırken girişimcilik çok daha kıymetli oluyor. Şu anda da öyle… Onun dışında ise genelde verimliliği artırma, devrimsel bir şey değil bir devrimin içerisinde farklı dalların oluşması gibi ilerliyor. Ve ilerleme konusunda girişimciliğin marjinal faydası giderek azalmaya başlıyor. O yüzden şu anda girişimciliğin tekrar önemli olmasının nedeni aslında sanayi döneminin sonuna gelip dijital dönemin, yapay zeka döneminin içine girmemiz. Artık sanayideki değil, teknolojideki buluşlarla geçilecek olan bir dönemde olduğumuz için girişimcilik daha kıymetli hale geldi. Bu dönemi de internetle başlatabilirsiniz. İnternetin hayatımıza girmesi, yaygınlaşması, mobile yayılması, yapay zekanın bugün geldiği olgunluk seviyesiyle birlikte aslında yeni bir çağ başladı. 

Oyunun içinde olmayan yok olur

Bu şirketler birçok sanayi devinin yerini aldılar, dünyanın en değerli şirketleri oldular…

Mesela NVIDIA, OpenAI. Bunlar 20 yıl önce adını duymadığımız, sanayi ile ilgisi olmayan şirketler. İnternet geldiği zaman ne olmuştu? Amazon’u, Facebook’u, Google’ı, Instagram’ı gördük. İnternet kendi devlerini yarattı. Şimdi o devler duraklarken yapay zekanın yeni devlerini görüyoruz. Böyle geçiş dönemlerinde, bizim gibi 100 yıllık geleneksel kurumların bu trendleri doğru okuması ve bunlara yatırım yaparak oyunun içinde yer alması kendi devamlılığı açısından çok önemli. Bu trendleri yakalayamazsanız, çağlar değiştiğinde kurumlarınız da yok olabilir. O yüzden bankacılık şekil değiştirirken, teknoloji yapay zekayla yeni bir sıçrama tahtası bulmuşken siz eğer girişimcilik konusundaki bu faaliyetleri ıskalarsanız aslında kendi alanınızın muhtemelen sonuna doğru yaklaşıyor olursunuz. Bu durumda İş Bankası’nın ikinci yüzyılından bahsetmek mümkün olmayabilir. O nedenle girişimciliği hep çok hayati, kritik bir fonksiyon olarak görüyorum.

Bu iş yapış biçiminizle de zaten değişimin içindesiniz, yeni nesil iştirakleri odağınıza alıyorsunuz. Bunlara kendi portföyünüzde yer verirken veya onları desteklerken neler var odağınızda? 

İki konuyu birbirinden ayırıyorum: Bankacılık ve bankalar. Bankacılık ihtiyacı dediğimizde, Türkiye’deki tanımı doğru yapmak gerekiyor. Bankacılık kurumlar için, ticari firmalar için; kendi öz kaynaklarının üzerinde yatırım ihtiyacı olduğunda o ihtiyacı kredi desteğiyle karşılayarak büyümelerine katkı sağlamak demek. Bireyler açısından da gelecekte kazanmayı düşündükleri refah seviyesini bugünden yaşamak istiyorlarsa, beklemeden gelecekteki o refah seviyesine bugünden ulaşabilsinler, kişisel refahları daha hızlı artsın diye var. Bu ihtiyaç muhtemelen her zaman var olacak. Hem bireylerde hem firmalarda… Dolayısıyla bankacılık ihtiyaçlarının kolay kolay değişebileceğini düşünmüyorum. Ama bu ihtiyacı kimlerin karşılayacağı konusu değişiyor. Bankalar mı karşılayacak? Amazon mu, Trendyol mu, Turkcell mi, WeChat mi? İş Bankası mı? WhatsApp mı? Gerçekten burası zaman zaman rekabet alanı haline gelebiliyor. Mesela biri geliyor ve “Ben Trendyol ile beraber finans işine gireceğim. Dijital banka lisansı alacağım. Trendyol platformunda dijital bankacılık da yapacağım” diyebiliyor. Lisans almayı kafasına koyan herhangi bir kuruluş kendi müşterileri ve trafiğini yarattığında aslında bankacılık hizmetlerini sunabilir hale geliyor. 

Hepsiburada’yı alan Kaspi de Kazakistan’ın en güçlülerinden. 

Zaten satın alma nedeni, Hepsiburada’nın müşteri ve trafiğinden finansal ürün ve hizmetleri satmak için yararlanmak. Dolayısıyla gelip de banka kurmuyor. Bir bankacı gelip e-ticaret şirketi satın alıyor. Bizim de girişimcilikle ilgili alanları seçerken yaptığımız şey şu; sözünü ettiğim bankacılık ihtiyaçlarının karşılanabileceği olası mecralar nereler, hangi alanlar ve o alanlarda hangi şirketlerim olursa bankacılık konusunda pazar payı kaybetmeden ürünlerimi o kanal üzerinden vermeye devam edebilirim, ona bakıyoruz.

Girişim anlayışımıza format atıyoruz

Sözlerinizden İş Bankası’nın teknoloji alanında ilerleyeceğini anlıyorum…

İleri teknolojinin, üretken yapay zekanın şekillendirdiği dünyada biz de günün koşullarına paralel olarak yapay zekayla, yüksek teknolojiyle uyumlu iştirak anlayışımıza format atıyoruz aslında. Vizyonumuzu yeni nesil iştiraklerle daha güçlü bir yapıya dönüştürüyoruz. “Yeni nesil girişimcilik” kavramı; mevcut sisteme meydan okuyan, süregelen işler açısından içinde yenilik barındıran ve gelecek kuşaklara hitap eden iş yapış şeklini anlatıyor. Biz de iştirakler alanında klasik sektörlerin ötesine geçerek teknolojiye, yapay zekaya, inovasyona dayalı alanlarda çeşitliliğe gidiyoruz. Burada bir parantez açmak istiyorum, size az önce cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kurduğumuz iştirakleri anlattım. Biz şu anda bu şirketlere kanunda yazan tabiriyle “iştirak” diyoruz da, kuruldukları yıllara geri dönersek bunların hepsi aslında o dönemin yeni nesil girişimleridir.

Türkiye’de bankacılık çok rekabetçi ve zor bir sektör. Kamunun da ciddi ağırlığı var sektörde. Enerjinizin tümünü neden bankacılığa ayırmıyorsunuz?

Çünkü girişimciliğin ülkemizin sürdürülebilir kalkınması ve inovasyon kapasitemizin artırılmasında çok önemli bir katalizör görevi gördüğüne inanıyoruz.  Yaratıcı çözümler üretirken, beraberinde getirdiği refah artışını, yeni gelir kaynaklarını ve daha verimli bir Türkiye’yi hayal ediyoruz. Böylelikle küresel rekabette avantaj elde ediyor; büyüme potansiyelimizi daha da artırıyor, daha fazla katma değer yaratıyoruz.

Geleceğe dair güçlü bir Türkiye, güçlü bir İş Bankası imajını pekiştiren bu adımlarla yatırımcılar nezdindeki itibarımız da artıyor. Yeni nesil iştiraklerle yaratacağımız sinerjiyi, ikinci yüzyılımızda ulaşmak istediğimiz “dünyada en geniş coğrafyada en fazla müşteriye dokunan, piyasa değeri en yüksek bankalardan biri olma” hedefimiz için de çok önemsiyoruz. Bakın, Haziran 2025 itibarıyla, bankamızın öz kaynağı 360.5 milyar TL, bağlı ortaklık ve iştiraklerimizin toplam bilanço net değerleri ise 240.5 milyar TL. Rakamlar zaten vizyonumuzu çok net olarak ortaya koyuyor, iştiraklerimizin oranı yüzde 67. Şunu da belirtmeliyim, tüm yeni nesil girişimlerimizi ana faaliyetimiz olan bankacılık alanındaki sermayemize dokunmadan, asla zaafa uğratmadan girişim ekosisteminden yarattığımız gelir ve fonlarla, akılcı ortaklıklarla, oto-finansman modeliyle ve dış kaynak sağlayarak yapıyoruz.

Bu akılcı ortaklık, fonlar meselesini örnekler vererek anlatır mısınız?

En somut örneklerden biri, 2017 yılında erken aşama ve orta ölçekli şirketler ile özellikle yeni nesil teknoloji start-up’larına yatırım yoluyla finansman, yönetim, operasyon ve strateji desteği sağlayacak girişim sermayesi yatırım fonlarını (GSYF) kurup yönetmek üzere Maxis Girişim Sermayesi’ni kurmamızdır. Maxis, ilk kurumsal girişim sermayesi fonu Yenilikçi GSYF, ülkemizin ilk etki yatırım fonu FounderOne GSYF, yine ülkemizin ilk ve tek cinsiyet dengeli yatırım fonu Arya GSYF gibi erken aşama girişim sermayesi fonlarını kurdu. 2021 yılında Atlas Büyüme Sermayesi GSYF’yi kurarak ileri aşama büyüme ve özel sermaye yatırımlarına da yön veren lider kuruluşlardan biri haline geldi.  

Maxis sadece bu yıl 5’i büyük ölçekli özel sermaye yatırımı, 16’sı erken ve ileri aşama girişim sermayesi yatırımı olmak üzere 21 şirkete toplam 133 milyon dolar yatırım gerçekleştirdi. Nishane, Orka Banyo, Sneaks Up, Stay otel ve restoranları gibi şirketlere yaptığı yatırımlarla bu markaların küresel ölçekte büyümelerine destek oluyor.  Maxis’in yönettiği varlık büyüklüğü taahhütlerle birlikte 500 milyon dolara yaklaştı. Kurulduğu günden bu yana 95 şirkete 350 milyon dolar yatırım yapan Maxis’in hedefi 10’uncu yılında 1 milyar dolar varlık büyüklüğüne ulaşmak.

İngiltere’de Fintech atılımı

Fintech alanında Oyak Grubu ile bir iş birliğiniz var sanıyorum…

Evet, Moka United. Türkiye’de ödeme sistemleri ve finansal teknolojiler alanında güçlü bir konuma sahip iki öncü fintech şirketi Moka ve United Payment’ın, iki öncü grup Oyak Grubu ve İş Bankası Grubu’nun Mart 2025 itibarıyla güçlerini birleştirmesi ile hayata geçti. 

Moka, ödeme teknolojileri çözümleriyle özellikle KOBİ segmentinde önemli bir müşteri tabanına sahipti. United Payment ise uluslararası para transferi, cüzdan ve sadakat yönetimi alanındaki çözümleriyle öne çıkıyordu. Bu birleşme iki şirketin birbirini tamamlayan yetkinliklerini tek çatı altında topladı. Moka United; Türkiye’nin yanı sıra Azerbaycan, Gürcistan, Özbekistan, Almanya ve İngiltere’de faaliyet gösteren, uçtan uca finansal teknoloji altyapısı sunan bölgesel bir fintech oyuncusu konumuna ulaştı.

Birleşik Krallık’ta çok fazla Türk girişimi oldu. Sizin de bir girişiminiz var, Ruut. Ne yapıyorsunuz İngiltere odaklı? Bu arada İşCep de yıllar önce bir Türk girişimci Fatih İşbecer’in geliştirdiği yolda ilerlemişti. 

2008’de Fatih İşbecer’in geliştirdiği İşCep banka-girişimci iş birliğine çok güzel bir örnektir. İş Bankası olarak bir girişimciden böylesine kritik bir ürünü satın aldığımız ilk üründür. Çünkü stratejik ürünleri genelde biz kendimiz yapardık. Girişimciden alma konusunda o zaman ilk adımı atmışız. İşCep’in 3 yıldır dünyanın en iyi mobil uygulaması seçilmesinden cesaret alıp, bankacılık dijitalleştiğine göre İngiltere’de tümüyle dijital bir banka kurarak İngiltere piyasasından güzel pay alabiliriz diye düşündük. Bunun için Moka United olarak orada bir lisans almak için İngiltere otoritesine başvurduk, lisansı aldık ve Ruut markasıyla İngiltere pazarına giriyoruz. Amacımız, Türkiye’de yaptığımız dijital bankacılığı İngiltere’de de yapıp Monzo ve Revolut’a karşı rekabette başarılı olabilmek; İngiltere’nin iyi bir dijital bankası olabilmek ve Türkiye’ye değer yaratmak. Çünkü hep yabancılar gelip bizde yatırım yapıyorlar ve genelde temettüyü kendi ülkelerine götürüyorlar. Biz de İngiltere’ye para kazanıp temettümüzü İngiltere’den Türkiye’ye getirebiliriz.  

Moka’nın uluslararası pazarlarda bir tecrübesi oluşmuştur…

Zaten Türkiye dışında İngiltere ile birlikte 5 ülkede faal durumda. Ayrıca iştiraklerinden TURAN ile birlikte Türk devletleri arasındaki uluslararası para transferini kolaylaştırıyor. TURAN, 400 bini aşkın kullanıcı ve 1.5 milyar TL’nin üzerinde işlem hacmine ulaştı.  

Bankaya müşteri kazandıran işler

Bir de B2B pazar yerleriniz var… 

Ticarete inandığımız için Pazarama’yı kurduk. Demir-çelik ticareti yapılan platformumuz Proemtia’yı da o vizyonla hayata geçirdik. Proemtia’nın hedef kitlesini demir, çelik ve alüminyum kullanan ve ticaretini yapan firmalar oluşturuyor. İşletmeler arası B2B pazar yeri kurma fikri, ilk başta kurum içi bir girişimcilik fikri olarak ortaya çıkmıştı. Baktık, Türkiye’de işletmeler arası ticarete aracılık eden platform sayısı çok az. Bu konuda da öncülük ederek ‘ilk’ olmak istedik. Proemtia kısa sürede 10 milyar TL’yi aşan işlem hacmiyle Türkiye’nin en büyük B2B pazar yeri haline geldi. Yakın zamanda akaryakıt ürünleri de Proemtia aracılığıyla satışa sunulacak.

Bu tip işlerin bankaya da olumlu etkisi vardır mutlaka…

Bu platform üzerinden iş yerlerine ticari kredi, kart veriyoruz. İş Bankası’nın seçtiği girişimlerde trafik yaratan kanallar var. İkincisi, nereden bankacılık hizmetini sunuyorsak müşteriyi en iyi şekilde tanıyarak, müşteriye en iyi deneyimi sunacak şekilde yapay zekayı, teknolojiyi kullanabilecek ve buna yardımcı olacak girişimler var. Eğer bir girişim yeni bir trafik yaratıp o trafik üzerinden bankacılık ürün ve hizmetleri satmamıza yardımcı olacaksa o girişime yatırım yapıyoruz. Girişimcilik dünyasına bakış açımız bankacılıkla kesiştiği yerlerde böyle. Diğer taraftan Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına katkısı olabilecek girişimleri de kreditör olmak yerine yatırımcı olarak destekliyoruz. Çünkü girişimcilik dünyası krediye daha geç erişebiliyor. Bu tip işler yatırım alarak büyüyor. O yüzden de girişimcilik dünyasında fonlarla var olmanız gerekiyor ki bir yatırımcı, bir ortak olarak bu tip girişimlerin ülke ekonomisine katkı sağlamasına destek sağlayabilesiniz. Çünkü çoğu kredi alabilir durumda değil. Bilançoları ipotek verebilecek durumda olmuyor. 

Size girişimcilerden çok fazla başvuru olduğunu düşünüyorum. Bir rakam, bir oran var mıdır? 

Çok fazla başvuru oluyor. Sadece yapay zeka ile ilgili rakamları söyleyeyim: Son 1.5 yıl içinde veri tabanımızda 3 binin üzerinde yapay zeka girişimine dokunmuş durumdayız. Bu 3 bin girişim içinde yatırım yaptıklarımızın sayısının 100 civarında olduğunu ve bunların piyasa değerinin de 2 milyar dolara geldiğini düşünün. Bu şirketlerin yüzde 90’ının yurt dışına satış yaptığını farz edin. Türkiye’de yapay zeka ekosisteminin gözünüzde canlanması için bu rakamlar bir fikir verecektir.

Hakan Aran’la Mardin’de Girişimcilik Vakfı ve Workup’ın düzenlediği Girişimcilik Zirvesi’nde girişimcilik odaklı konuştuk.

 

Prof. Hotamışlıgil’le ilaç ar-ge yatırımı

Sağlık alanında yatırımınız vardı. Prof. Hotamışlıgil’den dinlemiştim. 

Evet Harvard’da Gökhan Hotamışlıgil Hoca ile beraber yaptığımız Enlila, bir sağlık girişimi. Eğer Gökhan Hoca’nın çalışması bir ilaca dönüşürse, hücrelerdeki yağlanmayı, buna bağlı obeziteyi ve yaşlanma sorununu giderebilecek bir ürün ortaya çıkacak. Bu durumda Enlila çok değerli bir şirket olacak. Şirketin şu an 100 milyon dolarlık bir değerlemesi var. Bu yılın son çeyreğinde Harvard Üniversitesi’nin %10’luk pay sahibi olması planlanıyor.

Araştırmanın ilaca dönüşme süreci hangi aşamada?

Üzerinde çalışılan CA33 molekülünde “Araştırmaya Yönelik Yeni İlaç” başvurusu öncesi aşamadayız. 2026 içinde Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’ne (FDA) resmi başvuruyu yaparak ileriki aşamalara geçilmesi hedefleniyor. Enlila’nın, Hotamışlıgil Laboratuvarı’nda 10 yıl boyunca yapılacak çalışmaları desteklemek amacıyla Harvard’a yaklaşık 39 milyon dolarlık finansal taahhüdü bulunuyor. Buna karşılık mevcut 5 patent ailesi altında 36 patentin fikri mülkiyet hakları Enlila’ya ait. 

Nvidia’ya rakip girişime ortağız

Girişimcilik üzerine bu kadar konuşup Silikon Vadisi’ni atlamak olmaz. Orada da faalsiniz bildiğim kadarıyla…

Silikon Vadisi’ndeki varlığımız 2016’dan beri devam ediyor. Maxitech adlı merkezimiz var orada. 10’uncu yılına giriyoruz, çok değerli arkadaşlarımızın olduğu bir inovasyon merkezi. Bütün İş Bankalıların bir haftalığına, 15 günlüğüne, bir aylığına, üç aylığına, altı aylığına, ihtiyaca göre gittikleri, o ortamda diğer girişimleri gördükleri, yan yana çalıştıkları, dönüp oradaki ürün ve çözümleri bankaya getirdikleri bir köprü haline geldi. 

Silikon Vadisi’ndeki girişimlere yatırımınız var mı?

Çok heyecan duyduğum bir yatırımımız var. Düşük enerjili yapay zeka çipi. O ekibi keşke ben anlatmasam da, sizi Silikon Vadisi’ne götürüp o ekibin çalıştığı ortamı görmenizi, nasıl çalışıyorlar, ne yapıyorlar onlardan sunum almanızı sağlayabilsem. Eğer başarılı olurlarsa NVIDIA’nın rakibi olacak bir girişimden bahsediyoruz. NVIDIA’nın GPU’larından 10 kat daha düşük enerjiyle çalışan bir çip mimarisi. Bakın NVIDIA diyorum, büyüklüğünü, teknolojisini anlatmaya gerek yok. Böyle hakim bir oyuncunun olduğu, şu anda tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu bu sektörde kendimize yer bulma vizyonuyla hareket ediyoruz. Yer bulmanın da ötesinde daha iyi bir teknolojiyle, 10 kata kadar daha verimli bir çip ile bu sektöre yön vermek istiyoruz. Böyle bir şeye bir Türk bankasının ortak olması çok büyük bir değer. Tüm yapay zeka ezberini bozup farklı bir donanımı pazara sokacak olan bir şirkette bir Türk hissedarın olması beni çok heyecanlandırıyor. 

Ne zaman hissedar olmuştunuz?

Geçen yıl. Bu arkadaşları doğrudan biz cesaretlendirdik ve yatırımcıların karşısına biz çıkardık. Yatırım turuna biz liderlik ettik. O yüzden çocuğumuz gibi gördüğümüz bir şey. İnşallah başarılı olurlar. 

Yapay zeka alanında desteklediğiniz başka Türk girişimci var mı?

Yapay zekanın finans sektörüyle kuvvetli bir bağı olması nedeniyle, yenilikçi bir kurumsal girişim sermaye şirketi ve hızlandırma programı olan Yapay Zeka Fabrikası’nı (YZF) kurduk. YZF, ivme yakalamış, global büyüme potansiyeli yüksek, Türk kuruculu yapay zeka girişimlerine yatırım yapıyor. Kısa sürede önemli aşamalar kaydettik. İlk yıllarda daha çok tohum ve tohum öncesi yatırımlara destek olduk. Bugün, küresel pazara açılmış, iş modelini oturtmuş daha büyük ölçekli girişimlere yatırım yapıyoruz. Bugün, veri tabanımıza 2.800’ün üzerinde girişim eklendi, 52 girişimi destek programımıza kabul ettik, 27 girişime yatırım yaptık ve programımıza dahil olan girişimlerin toplam değerlemesi 2 milyar dolar seviyesine ulaştı.

İş Enerji’de üretim gücümüz büyüyor

Çok sayıda şirket 2030 ya da 2035 hedeflerini açıklarken yenilenebilir enerjiyi ön planda tutuyor. İş Enerji’nin stratejisinin odak noktaları neler? 

İş Bankası olarak 2026’nın sonunda kendi karbon ayak izimizi sıfırlama sözümüz var.  Ekim 2022’de kurduğumuz, rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir kaynaklara dayalı elektrik üretimi ve ticaretine yatırım yapan İş Enerji, kısa sürede yaklaşık 1 milyon hanenin yıllık elektrik tedarikine karşılık gelen 1.400 megawatt’ı aşan kurulu güce ulaştı. Bu yatırımları hem İş Bankası hem Şişecam için yaptık. Kullandığımız bütün enerjinin yenilenebilir enerji kaynaklarından olmasını başarmaya çalışıyoruz. Haziranda, 500 büyük sanayi kuruluşu içinde yer alan rüzgâr türbini üreticisi Ateş Çelik ile ortak olduk. İthal aksamların yerli üretimine odaklanacağız. Kule, jeneratör ve kanat üçlemesiyle uçtan uca rüzgâr türbini üretimi mümkün olacak. Ateş Çelik’in yıllık 1.500 MW’lık kurulu gücün ihtiyacını karşılayabilecek üretim kapasitesi var.  Ortaklık kurduğumuz şirketlerden biri de Polat Enerji. Türkiye ve Avrupa’da enerji depolama ve hibrit sistemlere yatırım yapıyoruz. İş Enerji’nin değerlemesi 3-4 yılda milyar doları aştı.

İş Enerji’nin büyüme hedefleri nedir?

1.400 MW’lık kurulu gücü 2030’a kadar iki katına çıkarma hedefimiz var.

Hedefiniz büyük, bahsettiğiniz rakamlar da… Öngörülebilirliğin iyice azaldığı bu dünyada fazla risk aldık diye düşündüğünüz oluyor mu?

Bu tarz yatırımlarla, bunların aktiflerimize girmesiyle, bilançolarımıza o değer artışı ve kârların gelmesiyle ikinci yüzyılımızda dünyanın en büyük ilk 10 bankası arasında olmayı hedefliyorsak bu girişimlerin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. İddianız büyük olursa o büyük iddiaya uygun olarak büyük işlere böyle tohumlar atmanız gerekiyor. Tutmazsa kaybedeceğimiz yatırım tutarı hayati değil. Ama tutarsa elde edeceğimiz gelir burada kazanamayacağımız ölçekte. Girişimciliğin en güzel yanı bu. Girişim sermayesi fonu kuruyorsunuz; paranızı oraya ayırıyorsunuz. Bu parayı kullandınız. Bilançonuzdan çıktı. Ve hepsi sıfır çekti. Ne kaybedeceğinizi biliyorsunuz. Ama kazanırsanız işte o zaman, “Ne yaptı bu banka, nasıl yaptı bunları, onlar bunu yaparken biz nasıl ıskaladık” diye insanların konuşmaya başlayacağı bir şey oluyor. O yüzden bunların bir başarı hikayesine dönüşmesi için çok sabırsızlanıyorum. Burada güzel bir dünya yarattık. Umarım geri dönüşünü de alır ve mutlu oluruz. Bu da ülkeye kazandırır. 

TIBAS Ventures ve girişimcilik şubeleri

  • Hollanda’da da bir merkez kurduk, TIBAS Ventures. ABD gibi, Silikon Vadisi gibi çok canlı değil ama Avrupa’da da bir şey olursa orayı ıskalamayalım diye. Böylece aslında çok geniş bir coğrafyayı hep radarımız içinde tutabiliyoruz.
  • Girişimcilik Şubesi Hizmet Modeli’ni 2021’de hayata geçirdik. Girişimcilerle aynı dili konuşabilen, daha önce girişimlerle çalışmış, ekosistemi bilen bir kadroyla ilk şubemizi İstanbul’da hizmete soktuk. 2022’de İzmir’de IzQ bünyesinde, 2023’te ise Ankara Tekmer’de start-up şubelerimiz hizmete girdi.
  • Bugün bu 3 girişimcilik şubesiyle Türkiye’deki start-up’ların yüzde 25’ine ulaşmış durumdayız. Şubelerimiz nakdi ve gayrinakdi olmak üzere 1 milyar TL kredi büyüklüğüne ulaştı. Bugün 3.5 milyar lirayı aşkın bir varlık bu şubelerimizde değerlendiriliyor.
  • Mardin’deki bu etkinliği destekleyen Workup ile 2017’den bu yana 157 girişimciyi eğitip mezun ettik. Mezunlarımız şimdiye kadar farklı fon ve yatırımcılardan 40 milyon doların üzerinde yatırım aldı.
  • 2021’de TÜRKONFED ve UN Women ile birlikte “Girişimde Kadın Gücü” projesini hayata geçirdik. İş Portföy, “İş’te Kadın Hisse Senedi Fonu”nu kurdu. 2025 başında kadın girişimcilere destek taahhüdümüzü 250 milyar TL olarak güncelledik.

* Bu haber/yazı ve resimlerin eser sahipliğinden doğan tüm hakları Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’ne ait olup işbu yazı/haber ve resimlerin, kaynak gösterilmeksizin kısmen/tamamen izin alınmaksızın yeniden yayımlanması yasaktır. Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’nin, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 24. maddesinden doğan her türlü hakkı saklıdır.