Kaktüs dediğin hep batacak değil ya, biraz da yiyelim! Kaktüsgiller familyasında Opuntia ficus-indica, halk arasında Hint inciri, Frenk yemişi, Frenk inciri, kaynana dili gibi isimlerle tanınıyor. Ticari açıdan önemi sebebiyle dünyada en yaygın yetiştirilen tür. “Prickley pear” yani dikenli armut diye de bilinen kaktüsün Meksika kültüründe özel bir yeri var. Rivayet o ki kutsal kabul ettikleri kaya kartalının gagasında yakaladığı yılan ile bu kaktüsün üzerine konuyor ve Aztek başkenti Tenochtitlán tam da oraya kuruluyor. Çünkü tanrıları Huitzilopoztli böyle buyurmuş. İnka, Aztek ve Maya dönemlerinde bu kaktüsün ev sahipliği yaptığı baş belalısı koşnil böceklerini ezince elde edilen kırmızı renk ile duvarlar, tapınaklar boyanıyor. Bugün Meksika’da turistik alanlarda yanınıza gelerek böcekleri ezip boyası ile kartpostal boyayan işportacılar hala var. Ege ve Akdeniz bölgesinde yol kenarlarında büyük pinpon raketleri gibi eklemlenerek büyümüş kaktüsleri tanımayan neredeyse yoktur. Yıllar önce Bodrum’da çalışırken, el arabalarında, pazarlarda görürdük ve afiyetle yerdik. Bugün hala Ege’nin köy pazarlarında, yol kenarı meyvecilerinde bu mevsimde rastlanıyor. Yaz başında birkaç farklı renkte çiçek açıyor, sonrasında meyveler oluşmaya başlıyor ve eylül ayına doğru da olgunlaşarak yemeye hazır hale geliyor. Önce yeşil, sonra sarı, sonra turunculaşan ufak ve dikenli fıçılara benzeyen bu meyveler C vitamini açısından çok zengin. Zengin olduğu bir diğer konu da içindeki onlarca çekirdek. Meyvesinin de dikenleri olduğu için önce bir tutam ot ile üzerindeki uçucu minik dikencikleri sıyırmalı veya yurt dışında ticareti yapılırken uygulandığı üzere ateşte meyveyi yakmadan dikenleri tütsülemelisiniz. Eskiden konvansiyonel tavuk üretimi yokken kılları üzerinde tavuklar ocak üzerinde tütsülenirdi. Aynen onun gibi. Bir şişe geçirerek açık ateşte çevirmek sureti ile yakıp dikenleri yok edebilirsiniz! Hiçbir türlü olmuyorsa üzerine bir miktar su tutarak dikenlerin uçuculuğunu azaltıp yumuşatmak mümkün. Fıçının iki başından karpuz keser gibi kapaklar kesip karnından dikine sadece kabuğunu yaracak kadar bir çizik atınca kolayca soyuluyor. Dondurması, tatlısı, reçeli yapılıyor, çiğ yendiğinde tatlı bir kavun tadı geliyor. Çekirdek hazmedemeyenler yemesin, ağızda ayıklanacak kadar az değil. Ya çekirdekli yenecek ya hiç! sadece “Tuna” adı verilen meyvesi değil “Cladod” denen yaprak, daha doğrusu raket formlu gövdesi de Latin Amerika’da mutfaklarda hatta barlarda yerini bulmuş. Meksika’da, Malta’da ve Sicilya’da içkisi de yapılıyor. Dikenleri temizlenerek kabuğu ile veya kabuğu soyulduktan sonra iç kısmı ince ince kesilerek pişiriliyor. Tadının börülceye benzediği söyleniyor. Börülce pek sevmediğim için henüz denemeye cesaret edemedim, Meksika’da da denk gelmedim ama meyvelerini afiyetle yemeyi sürdürüyorum. Kendi başına bırakılırsa 5 metrelere kadar uzayan, hızla sağa sola yayılan, budanan yaprakları sukulent özelliği ile düştüğü yerde aylarca istifini bozmadan takılan, hatta köklenen dayanıklı bir tip. Bazı ülkelerde istilacı kabul ediliyor.
Sıfırın altında bile yaşıyor
Aslında güzel bir çit bitkisi, elbette üzerine düşecek bir çocuğunuz veya attığınız frizbiyi almak için fırlayacak bir köpeğiniz yoksa! Dikensiz, çok dikenli, az dikenli, daha yuvarlak yapraklı, daha ufak meyveli olan türleri de aynı şekilde arsız. Soğuğa dayanıklılığı iyi, kar altında kalmadığı sürece sıfırın altındaki sıcaklıklarda sorun çıkarmıyor. Aşırı donlarda çürüme riski var. Kökleri derin ve kuvvetli olduğu için Tunus ve Cezayir’de erozyonu önlemek ve kumulların ilerlemesini durdurmak için eğimli alanlara dikiliyor. Yüzde 85’i sudan oluştuğu için kurak, yarı kurak iklimlerde yüksek su tutma kapasitesi ile önemli bir bio-kütle oluşturuyor. 2016’dan bu yana bioyakıt olarak pilot çalışmalar yapılıyor. Yetiştirilmesi de oldukça kolay, bol güneş alacak şekilde tek bir “raketi” toprağa saplamanız yeterli. Kaktüs deyip geçmeyin, etinden sütünden istifade etmeye bakın!