Her dem yeşil bitkiler de yaprak döker ama yerine yenileri çıktığı için hep yeşil gözükür. Bazıları ise önce renklerini yitirir sarı, turuncu, kırmızı, kahverengi olur. Kimi ağaç çok endamlıdır ama dökülen yaprakları süpürülmezse ortalık keşmekeşe döner. Gül ibrişim onlardan biridir. Kendine ne kadar zarifse, altına bıraktığı yaprakları bir o kadar “döküntü”. Kimisi yıl boyu yaprakları canlı yeşilken, sonbaharda sararınca, yapraksızken dahi müthiş gözükür, yere dökülünce bile güzelliğinden vazgeçmez. Çınar bunlardan biridir. Türk kültüründeki yeri, görkemi, uzun yaşamı, kudreti ile önce dikilip sonra etrafına kurulan köyleri, altına açılan kahveleri ile merkezdedir, evin direğidir. Gölge yapar, kapsar, korur, çokça canlıya hayat verir. Ortaköy’den Dolmabahçe sarayına giden sahil yolunda kim bilir kaç yıllık çınar ağaçlarının altında serin ama güneşli bir sonbahar günü yürümek, yaprakların rüzgarla meleklerin konfetisi gibi gökten yağmasını izlemek, üzerinde yürürken hışırdayan seslerini dinlemek İstanbullunun bir ayrıcalığıdır. İstanbul Boğazı’na yayılmış korularda erken ilkbaharda pembe-kırmızı çiçeklerini açan erguvan nasıl bir ilkbahar müjdecisi ise Ortaköy-Beşiktaş’ta yolun iki yanında yüzyıllardır altından geçenleri koruyan çınarlar da sonbaharın müjdecisidir benim için. Japonya’ya özellikle farklı sezonlarda gittiğimde sezona özel ağaç gözlem turları organize edildiğini gördüm. İlkbaharda sakura, erik, kayısı, badem çiçekleri, sonbaharda da acer, gingko biloba gibi yaprak rengini değiştirerek kışa hazırlanan ağaçları en güzel görüp fotoğraflayabileceğiniz noktalar belirlenmiş ve oraya rehberli, rehbersiz turlar düzenleniyor. Belki İstanbul için de böyle bir harita yapılmalı. Eskiden gazetelerde, şimdilerde youtube kanallarında İstanbul’un en güzel sonbahar rotaları sıkça karşımıza çıkıyor. Hep İstanbul’un yakın çevresindeki ormanlar, parklar, kırsal alanlar işlenmiş. Ama şehir içindeki parklar, tek başına ama görkemiyle yüzyıllardır orada bulunan ağaçlar çok da konu edilmiyor. Festturizm’in kültür ve tarih içerikli “adım adım İstanbul” turlarına botanik odaklı bir şehir içi turu eklenmesini çok isterdim. Acaba yapan var mı diye internette araştırma yaparken bir de ne göreyim, İBB- Park, Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanlığı’nın bir www.anitagaclar.com sitesi var ve bu sitede Avrupa veya Asya olmak üzere bulunduğunuz yeri seçerek etrafınızda yer alan anıt ağaçları bulabiliyorsunuz. Sadece korumaya alınmış anıt ağaçlar değil ve korumaya değer kategorisinde bulunan ve kayda alınmış ağaçların bilimsel adı, fotoğrafı, yaşı, boyu, çapı, bulunduğu adresi gibi teknik bilgiler, varsa hikayesi de yer alıyor. Doğu çınarı, Londra çınarı, meşe, fıstık çamı, Lübnan sediri, sakız ağacı gibi efsane türler yer alıyor. Sitede ayrıca ağaçların Türk kültüründe, sanatta, folklorik açıdan karşılıkları da makale olarak okunabiliyor. Dileyen dijital ortamda e-kitap indirip okuyabiliyor. Üstelik bir de ücretsiz indirilebilecek navigasyonu da olan bir mobil uygulama yapılmış. Daha ne olsun. Bundan güzeli bir bilen ile botanik-kültür turları düzenlenmesi! Türk Kültüründe Ağaç Kültü kitabının yazarı Pervin Ergun ile mesela! Sadece anıt ağaçların peşine düşmek için değil “İzliyorum İstanbul’u gözlerim açık” şiirimi yazmak için bu sonbahar Ihlamur Kasrı’ndaki dev gingko biloba namı diğer Çin mabed ağacının yaprak dökümünde orada olmayı isterdim. Ege’de genellikle her dem yeşil bitkiler baskın, birçoğu arada sessizce ve fark ettirmeden yapraklarını döküveriyor. Sezonları tarif ederken kızılçam ve defne yoğun bu bölgeyi kışın yeşil, ilkbaharda yemyeşil diye tarif etmek abartı olmaz. İstanbul’a dair neredeyse tek özlediğim, sonbaharı ve sonbaharla gelen sarı, turuncu, kırmızı yaprak yağmurunu gözlerim açık izleyebilmek için görebileceğim bir alana nar, sığla, cennet bambusu diye bilinen Nandina ve bir Çin mabet ağacı diktim! Bekleme beni İstanbul, o kadar kalabalıksın ki artık seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli!
24.09.2021 04:30
İstanbul’a bir botanik turu şart
Doğu çınarı, Londra çınarı, meşe, fıstık çamı, Lübnan sediri, sakız ağacı gibi efsane türlerin yer aldığı böyle bir kentte Japonya’daki gibi ağaç gözlem turları düzenlense güzel olmaz mı?
Bu topraklar kimyasal gübrelerden ne çekti
15 Kasım 2024
Ne vereyim ablama! Bitkilere besin sorunsalı
01 Kasım 2024
Rodos’un sokakları mis kokar
25 Ekim 2024
Habitat kaybına karşı bireysel çabalar önemli
18 Ekim 2024
Şans mı mutasyon mu?
Tüm Yazıları
11 Ekim 2024