Bir köpek sahibi olmaya karar verdiğinizde terk edilmiş, sokakta doğmuş veya barınakta hayatına devam eden köpekler arasından birine evinizi açmanız onlara yeni bir hayat şansı doğurur. Bir hayvan sahiplenmek için ilanlara bakarken sahiplenme tecrübesi olmayan birisi ilk bakışta ya belirli bir ırka ait, ya yüzü gülen ya da görseli iyi ve sempatik gözüken köpeklerden birine evini açmaya daha yatkındır. Ancak barınağa gidip bire bir temasa geçildiğinde, canlı canlı gözlerinin içine baktığınızda durum değişir. Kalbinize en çok dokunan hangisiyse fiziksel özelliklerine bakmadan onu evinize götürmek istersiniz. Burada duygusallık işin içine girip “o beni seçti” dense de kimse özellikle havlama, kazma, kemirme gibi stresli; agresyon, saklanma, geri kaçma gibi korku ve güven sorunu olduğunu gösteren köpeklere yaklaşmadığından onların kimseyi seçme şansı da olmaz. Halbuki herkesin görmezden geldiği bu köpekler, kendilerini sakinleştirmek ve daha iyi hissedebilmek için bu davranışları gösteriyor olabilirler. Özveriyle ve olabilecek en iyi şartlar altında bakılıyor bile olsalar barınak ortamı köpekler için oldukça streslidir. Bu davranışlar da onların stresle baş etme yöntemleridir.
Rahatlamaları zor
Fiziksel ve zihinsel uyarım eksikliği, sürekli havlayan köpekler, gelen giden yabancı insanlar onların rahatlamasını zorlaştırır. Her köpeğin stres tolerasyonu ve bu durumdan etkilenmesi insanlarda da olduğu gibi birbirinden farklıdır. Yani hemen kafa çevrilen, sorunlu olduğu düşünülen bu köpeklerin bir kısmının normali aslında bu değildir. Sorunlu olduğu düşünülen her köpek, kendini güvende hissedeceği sakin bir ortama dahil olduktan sonra zamanla kendi normaline dönmeye başlar.