17 Şubat 2025, Pazartesi Gazete Oksijen
24.01.2025 04:43

Döviz dışarı kaçmıyor içeride el değiştiriyor

Son 12 aylık cari denge verilerinde Net Hata ve Noksan’ın eksi 18.4 milyar dolara ulaşması bu kalemin dış finansman ihtiyacının hesaplanmasında dikkate alınması gereğine işaret ediyor
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Türkiye gibi kronik tasarruf açığı olan gelişmekte olan ülkelerde cari denge verileri yakından izlenmesi gereken ekonomik göstergelerin başında gelir. Bunun ana nedeni ise, yurtiçindekiler açısından milli gelir büyümesinin ulaşabileceği sürdürülebilir ortalama değerleri belirleyen ana etken olmasıdır. Yurtdışı kreditörler açısından, yani Türkiye’ye döviz cinsi borç veren kesimler için ise Türkiye ekonomisinin alınan bu borçları geri ödeme kapasitesinin en önemli belirleyicilerinin cari denge ve bunun finansmanının sürdürülebilirliği ve kalitesi olmasıdır.

Son dönemde herhalde cari dengenin bir süredir olumlu seyri nedeniyle bu büyüklüğün seyrinden çok “Net Hata ve Noksan (NHN)” olarak adlandırılan ve çıkış yönünde seyreden kalem ekonomi medyasında öne çıkarılmaktadır. Şimdiden belirteyim, yazının devamında “NHN’nin kaynağını buldum ve size birazdan aktaracağım” gibi bir içerik olmayacak. Bunu “elinde veri olmadan spekülasyon aracı olarak kullanmayı sevenlere” bırakıyorum. Ama finansal okuryazarlığını güçlendirmek isteyenler için cari denge ve NHN verisi ile ilgili temel kavramları ve hayatımıza etkilerini kısaca anlatıyor olacağım. Bir de son iki yılda hızla artan ve “Türkiye’den yurtdışına çok para kaçıyor” çıkarımına yol açabilecek bir büyüklüğün ne anlama geldiğini aktarmaya çalışacağım.

Cari denge, aslında ödemeler dengesinin sadece bir kısmını temsil etmektedir. Ödemeler dengesi, geniş anlamıyla, bir ekonomide yerleşik kişilerin (Genel hükümet, Merkez Bankası, bankalar, diğer sektörler) diğer ekonomilerde yerleşik kişiler (yurtdışında yerleşikler) ile belli bir dönem içinde yapmış oldukları ekonomik işlemlerin “akım” olarak derlendiği bir rapordur. Kısacası, Türkiye ekonomisinin döviz cinsi bilançosu olarak nitelendirilebilir.

Cari denge, mal ve hizmet ticareti ile birincil ve ikincil gelir hesaplarını kapsamaktadır, ama çok büyük kısmını mal ve hizmet ticareti oluşturur. Ödemeler dengesi, aynı anda cari dengeyi belirleyen büyüklüklerde son hareketleri ve bu dengenin nasıl finanse edildiğini (finans hesabı) gösterir. Çizgi üstü tabir edilen “Cari İşlemler Hesabı” kısmının bazı verileri dış ticaret gibi somut gerçekleşmelerden, turizm (seyahat) gibi bazı hizmet verileri ise tahmin yolu ile derlenmektedir. Çizgi altı kısım yani “Finans Hesabı” ise ağırlıklı olarak banka kayıtlarına dayanmaktadır. Dolayısıyla, işin doğası gereği bu iki büyüklük arasındaki fark zaman zaman açılabilmektedir. Ödemeler dengesi derleme ilkelerinden biri, bir işlemin borç ve alacak olmak üzere, birbirine eşit iki kayıtla tutulduğu çift kayıt muhasebe sistemidir. Bu koşulun sağlanması için işlemin her iki kaydının piyasa değeri üzerinden kaydedilmesi ve mülkiyet değişiminin gerçekleştiği dönemde eş anlı olarak yapılması gerekmekte.

NHN hesaplaması

Bu kayıt sisteminin sonucu olarak da “Cari İşlemler Hesabı’’ ve “Sermaye Hesabı”nın toplamının her zaman “Finans Hesabı” kalemine eşit olması gerekiyor. Ancak, uygulamada, bu teorik eşitliğin gerçekleşmesi hemen hemen imkansız. Verilerin değişik kaynaklardan elde edilmesi, değerleme ve ölçme ile kayıt zamanı farklılıkları yaratmakta; sonuç itibarıyla oluşan farklar Net Hata ve Noksan (NHN) kalemine “kalıntı” şeklinde yansıyor. Bu kalem finans hesabından, cari işlemler hesabı ve sermaye hesabının çıkarılmasıyla elde ediliyor. NHN, zaman içinde değişen kambiyo mevzuatı, yurtiçi ekonomik gelişmeler, küresel ekonominin seyri, ekonomik aktörlerin beklentileri ve bu doğrultuda geliştirdikleri davranışlardan etkileniyor. Örneğin, kambiyo mevzuatındaki değişikliklere bağlı olarak, özellikle ihracat bedellerinin yurda getirilme zorunluluğunun kaldırılması, yurtiçinde yerleşik kişilerin yurtdışında tuttukları mevduatları arttırır. Finansal hareketliliğin yoğun olduğu, sermaye girişlerinin zayıfladığı ve Türk lirasında değer kayıplarının yaşandığı ve vergi / varlık barışı uygulamalarının olduğu dönemlerde ise, cari işlemler açığının finansmanında yurtiçi yerleşiklerin yurtdışı mevduatları kaynaklı sermaye hareketlerinin payının arttığı biliniyor. Ayrıca, bu tür dönemlerde finansal sistem dışında tutulan efektiflerin (yastık altı) bankacılık sistemine girmesi de söz konusu olabiliyor. Ancak, kasım verilerinin yansıttığı üzere, son 12 aylık cari açık sadece 7,4 milyar dolar düzeyindeyken, NHN büyüklüğünün 18,4 milyar dolar çıkışa ulaşması daha fazla izahata muhtaçtır. Bana göre, nasılsa kaynağını bulma imkanımız olmayan bir şeye kafayı takacağımıza bu büyüklüğü cari açık büyüklüğüne ekleyerek Türkiye’nin gerçek cari açığı değeri olarak takip etmek analiz açısından yeterli olacaktır. Sonuçta finansman ihtiyacını belirleyen zaten bu iki değerin toplamıdır.

Gelelim “Türkiye’den yurtdışına çok para kaçıyor” çıkarımına yol açabilecek büyüklüğün ne olduğu ve aslında ne anlama geldiğine. Ödemeler dengesi içindeki yeri Portföy Yatırımları altında bulunurken, ilgili kalemin ismi ise “Net Varlık Edinimi” olarak geçmektedir. Bunun altında ise sektörel ayrım (Genel hükümet, bankalar, diğer sektörler) da verilmektedir. Söz konusu kalemin resmi açıklaması ise şu şekildedir; “Portföy yatırımları, bileşenleri, doğrudan yatırım ve rezerv varlıklar kapsamı dışındaki hisse senetleri ve borç senetleridir. Net Varlık Edinimi kalemi, yerleşik kişilerin yurtdışı piyasalarda alım satımını yaptıkları menkul kıymetleri kapsamaktadır. Verilere, yurtiçinde yerleşik kişilerin (T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı, bankalar ve diğer sektörler) yurtdışı piyasalarda ihraç ettiği menkul kıymetlerden alım ve satımları dâhildir. Sektörel ayrımı da yapılan bu verinin kaynağı banka raporlarıdır.” Son iki yılda gözlenen çarpıcı artış diğer sektörlerin (hane halkı ve tüzel kişiler) net varlık ediniminden kaynaklanmaktadır. Uzun yıllar sınırlı değerler alan bu büyüklüğün kasım sonu itibarı ile son 12 aylık toplamı 20,8 milyar dolara ulaşmıştır. Veriye ilişkin açıklamadan da görülebileceği gibi, söz konusu çıkışın tamamı yabancı hisse ve tahvillere yapılan yatırımdan kaynaklanmamaktadır. Yerleşiklerin, yurtiçi yerleşik kurumlar tarafından yapılan yabancı para (YP) cinsi menkul kıymet ihraçlarından alımları azımsanmayacak bir kısmını oluşturmaktadır. Nitekim, TCMB’nin haftalık olarak açıkladığı menkul kıymet istatistiklerindeki YP cinsi özel sektör tahvillerinin (genel yönetim dışındaki sektörlerce yurtdışında ihraç edilen borçlanma senetleri) yazılı değer (nominal büyüklük) verilerini hane halkı ve tüzel kişiler (yatırım fonları, diğer finansal aracılar, finansal yardımcılar, sigorta şirketleri ve emeklilik fonları) için toplulaştırdığımızda 2024 yılındaki toplam alımı 11,6 milyar dolar hesaplamaktayız. Aynı veride yerleşiklerin Hazine Eurobond alımı ise 0,1 milyar dolar ile sınırlı kalmıştır.

Geniş bakış açısı...

Sonuç olarak, veriler bize son bir yıllık dönemde cari açıkta gözlenen iyileşmenin kağıt üstünde görünen kadar yüksek olmadığını gösterirken, Türkiye’nin döviz akımlarının bazı kalemlerde çoğu zaman yurtdışı yerleşiklerle olan işlemlerden ziyade dövizin yurtiçindeki taraflar arasındaki sahiplik değişiminden kaynaklandığını yansıtmaktadır. Ayrıca, yurtiçi dolarizasyon eğilimi açısından sadece mevduat dolarizasyonunu takip etmenin yeterli olmayacağını, işin içine tüm varlık sınıflarını eklemenin daha geniş ve sağlıklı bir bakış açısı oluşturacağını düşündürmektedir. 

Haluk Bürümcekçi
Haluk Bürümcekçi