Yazılarımda sıklıkla Türkiye’de tasarruf dolarizasyonunun nedenleri ve etkilerinden bahsediyorum. Ancak tasarruf sahiplerine yatırım yapabilecekleri araçları arz edenlerin de bu sürece uyum sağlamaları, bu eğilimin kemikleşmesine ve ülke riskinin artmasına katkıda bulunuyor. Hazine’nin geçtiğimiz yıllarda döviz cinsi (aslında altın cinsi borçlanmalar da bu kapsamda olduğundan yabancı para cinsi borçlanma demek daha doğru) iç borçlanmalarını belirgin artırma politikasından bahsediyorum. Özellikle önceki Bakan Albayrak döneminde TL faizlerini suni bir şekilde düşük tutmaya yardımcı olmak için yüklenilen bu borçlanmalar sonrası, 2011-19 döneminde sıfır düzeyinde olan Hazine’nin iç borç stoku içinde döviz cinsi borçların payı bu yıl ilk yarı sonunda yüzde 25.6 ve tamamı döviz cinsi olan dış borçların da dahil olduğu toplam borç stoku içinde yüzde 58.6’ya kadar yükselmişti. Bu yapı durduk yerde kur artışlarının kamu borcumuzu artırmasına yol açıyor. Neyse ki, yeni Bakan döneminde bu politikadan çark edildi. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada, merkezi yönetim bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 3.5 olarak tutma hedefine sadık olunduğunu belirtirken, borçlanma konusunda dikkatli bir yaklaşım izlendiğini ve yurt içinden döviz cinsi borçlanmayı kademeli olarak düşürmeye başladıklarını belirtmişti. Elvan, 2021 yılında yurt içinden yapılan döviz cinsi borçlanmanın, döviz cinsi ödemelerin yaklaşık yarısı kadar olduğunu da açıklamıştı. Durumun gerçekten öyle olup olmadığını anlamak için bu yıl gerçekleşen döviz ve altın cinsi borçlanmaların dökümüne baktığımda; Şubat ayında euro cinsi tahvil ve kira sertifikası ihraçlarında toplam satış 2.8 milyar dolar, Mart ayında altın cinsi ihraçlarla 1.2 milyar dolar, Nisan ayında 1 milyar dolar, Mayıs ayında euro cinsi 1.4 milyar euro ve altın cinsi 0.9 milyar dolar, Haziran ayında altın cinsi 0.9 milyar dolar ve Temmuz’da 2.5 milyar dolar döviz cinsi tahvil ve kira sertifikası ile 660 milyon dolarlık altın cinsi ihraçlar yapıldığını görmekteyim. Bu ihraçların TL cinsinden karşılığının toplamının ise Ağustos’ta döviz ve altın cinsi ihraç olmadığından ilk 8 aylık dönem için 107 milyar TL olduğunu bütçe finansmanı verilerinden hareketle hesaplıyorum. Aynı dönemde geri ödemelerin TL karşılığının ise 175 milyar TL’ye ulaştığını öngörürken, Elvan’ın yaklaşık yarısı dediği oranın yüzde 60 olduğunu görmekteyim. Yılın geri kalan döneminde ise yabancı para (YP) cinsi geri ödeme olarak sadece Ekim’de 1.1 milyar dolar karşılığı altın cinsi tahvil ve kira sertifikası bulunuyor. Dolayısıyla bundan sonra hiç YP cinsi yeni ihraç yapılmasa bile söz konusu oran ancak yüzde 57 seviyesine gerileyebilecek.
27.08.2021 04:30
Dövizle iç borçlanmadan hızlı çark
Algılanan ve beklenen enflasyon
22 Kasım 2024
Bu enflasyon ile 'şahinlik' geçici bir duruş olmamalı
15 Kasım 2024
İç hesaplaşma ve dertleşme
08 Kasım 2024
Oyun değişti farkında mısınız?
25 Ekim 2024
Para peşin kırmızı meşin
Tüm Yazıları
18 Ekim 2024