2017 senesinde Amerika’dan “me too” ismi verilen bir ses yükselmişti. Sosyal medyada başlayan ve kısa sürede tüm dünyaya yayılan bu hareket, insanların cinsel şiddet ve saldırı hikâyelerini ifşa ettiği ve çok ciddi cinsel taciz iddialarıyla yankılanan yıkıcı bir dalgaya dönüştü. Dünya çapında ses getiren “me too” hem mağdurların seslerini yükseltebildiği hem de istismarcının cezasını çekmesiyle sonuçlanan bir farkındalık kampanyasıydı. İstismarcıların ipliğinin pazara çıkarıldığı bu ifşa dalgası elbette ülkemize de ulaştı ve birçok kadın korkmadan sesini yükseltti. Dalga dalga yayılan bu hareket çok önemli bir soruyu getirip gündemimize oturttu: Rızanın tanımı nedir? Bir şeyin olmasına müsaade etmek mi? Peki ya müsaade ederken korku, baskı, şiddet altındaysak? Yine de rıza göstermiş sayılıyor muyuz? “Kadının rızası vardı” diyerek verilen eril hükümlerde kadının “gerçekten” rızası var mı? Bu mühim meselenin edebiyata ve sinemaya konu edilmesi ise hem elzem hem de kaçınılmazdı.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim