Edebiyat dendiğinde hepimizin aklına bir eser düşer. Kimi çok sevdiği bir romanı hatırlar, kimi geçmişten ezberinde kalmış bir şiiri. Benim için edebiyat Shakespeare’den Virginia Woolf’a uzanan, oradan da çağdaşlarına varan geniş bir yelpazedir. Neden Shakespeare? Çünkü Antik Yunan’dan kendi çağına kadar gelen tüm hikâyeleri alır ve geleneksel anlatıyı kurar. Sonra da Don Kişot’lardan Madam Bovary’lere, Anna Karenina’lardan Karamazov Kardeşler’e kadar binlerce harikulâde eser yazılır. Virginia Woolf’a gelince edebiyat bir duraksar çünkü zihni farklı işleyen bir kadına çarpmıştır. “Durun” der Woolf, “insan zihni böyle giriş gelişme sonuçlarla akmıyor ki… Edebiyat da ona göre yeniden inşa edilmeli.” Eder de. Bilinç akışı, bazen konusuzluk, bazen karaktersizlik, bazen imla kullanmamak... 1900’lere kadar konan kuralları yıkıp başka bir şey inşa etmek.
20.12.2024 04:30
Modern insan ve doğanın kaybolan bağı
Max Porter’ın yeni romanı Lanny, insanlığın modern yaşamla çatışmasını ve doğayla kaybedilen bağını sorguluyor
Peri masalında delirmek
22 Kasım 2024
Annelikle gelen yeni yaşam
15 Kasım 2024
Aşkın ve umudun yeşermesi üzerine…
08 Kasım 2024
Kadın sanatçının varoluşsal krizleri
01 Kasım 2024
Sanatın ve yazının insan ruhuna etkisi
Tüm Yazıları
25 Ekim 2024