Antik Yunan tragedyalarından Shakespeare’e, yazılmış en ünlü operalardan 20. yüzyılın başyapıt romanlarına kadar geniş bir yelpazede ‘kadın’ karakterlere baktığımızda, neredeyse tamamının ya kendini öldürdüğünü ya da öldürüldüğünü görüyoruz. Peki kadınlar neden ölüyor? Neden onlara hep trajik bir son biçiliyor diye durup düşündüğümüzde kalem sahiplerinin genellikle erkek olduğu, toplumsal ya da ahlaki kurallar gözettikleri sonucuna varıyoruz. Bu yüzyılda ise artık kadın yazarlar bu algıyı tersine çeviriyor. Kadınları öldürmüyor, yaşatıyor. Özellikle eski metinlerin yeniden uyarlamalarında kadınlar daha güçlü, daha dik, daha cüretkar ve daha asi. İffetini yitirdiği (!) için Hamlet’in Ophelia’sı delirip kendini nehre atmıyor mesela. Veyahut Hırçın Kız, kocasına boyun eğmiyor. Ayakları üzerinde durmaya devam ediyor kadınlar. Verdi’ler, Mozart’lar, Shakespeare’ler yeniden kurgulanıyor. İrlandalı yazar Maggie O’Farrel’ın 2022’de çıkan son romanı Evlilik Portresi de kocası tarafından öldürülen Düşes Lucrezia’nın gerçek hikayesini yeniden kurguluyor, ancak tarihin onu bildiği şekilde değil.
05.01.2024 04:30
Rönesans İtalyası’nda kadın olmak
Maggie O’Farrel’ın tarihi bir gerçeği alıp kendi kurgusal gerçekliğine dönüştürdüğü romanı Evlilik Portresi; kadın olmayı, istemediği halde cinselliğe maruz kalmayı, kadının toplumsal rolünü ve patriyarka şiddetini konu alıyor
A+
Yazı Boyutunu Büyüt
A-
Yazı Boyutunu Küçült
* Bu haber/yazı ve resimlerin eser sahipliğinden doğan tüm hakları Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’ne ait olup işbu yazı/haber ve resimlerin, kaynak gösterilmeksizin kısmen/tamamen izin alınmaksızın yeniden yayımlanması yasaktır. Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’nin, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 24. maddesinden doğan her türlü hakkı saklıdır.
Kadının sessiz direnişi
05 Aralık 2025
Müziğin sessizliği, sessizliğin müziği
28 Kasım 2025
Bireysel ve toplumsal değişim
21 Kasım 2025
İnsan, doğa ve Tanrı üçgeni
07 Kasım 2025
Kadın ozanın küllerinden doğan roman
Tüm Yazıları
31 Ekim 2025