Antik Yunan tragedyalarından Shakespeare’e, yazılmış en ünlü operalardan 20. yüzyılın başyapıt romanlarına kadar geniş bir yelpazede ‘kadın’ karakterlere baktığımızda, neredeyse tamamının ya kendini öldürdüğünü ya da öldürüldüğünü görüyoruz. Peki kadınlar neden ölüyor? Neden onlara hep trajik bir son biçiliyor diye durup düşündüğümüzde kalem sahiplerinin genellikle erkek olduğu, toplumsal ya da ahlaki kurallar gözettikleri sonucuna varıyoruz. Bu yüzyılda ise artık kadın yazarlar bu algıyı tersine çeviriyor. Kadınları öldürmüyor, yaşatıyor. Özellikle eski metinlerin yeniden uyarlamalarında kadınlar daha güçlü, daha dik, daha cüretkar ve daha asi. İffetini yitirdiği (!) için Hamlet’in Ophelia’sı delirip kendini nehre atmıyor mesela. Veyahut Hırçın Kız, kocasına boyun eğmiyor. Ayakları üzerinde durmaya devam ediyor kadınlar. Verdi’ler, Mozart’lar, Shakespeare’ler yeniden kurgulanıyor. İrlandalı yazar Maggie O’Farrel’ın 2022’de çıkan son romanı Evlilik Portresi de kocası tarafından öldürülen Düşes Lucrezia’nın gerçek hikayesini yeniden kurguluyor, ancak tarihin onu bildiği şekilde değil.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim