Son yirmi yıldır tüm dünya genelinde ciddi bir göç dalgası yaşıyoruz. Yasal veya yasal olmayan yollardan göç eden insanlar “hayallerindeki” ülkeye vardıklarında daha iyi şartlarla karşılaşmayı beklerken sağlık, eğitim, kültürel ve sosyal olarak bir tür yozlaşmanın ve hatta tabiri caizse bir tür çürümenin içinde buluyorlar kendilerini. Nereye aidim sorusu bir yana, benliklerinden yaprak yaprak yolmaya başlıyor ve en nihayetinde üçüncü tür bir kültür oluşturuyorlar. Daha evvel Nijeryalı yazar Chimamanda Adichie’nin Amerikana romanında, göçün birey üzerindeki etkisini ve özgünlüğünü korumakla kimlik inşa etmek arasında savrulan bir karakter olan Ifemelu hakkında yazmıştım. Bu hafta ise tematik benzerliğiyle dikkat çeken bir diğer göç romanını inceleyeceğiz; Kolombiyalı yazar Patricia Engel’den Sınırsız Ülke.
23.02.2024 04:30
Sınırların içine hapsolmuş insan
Patricia Engel’in romanı Sınırsız Ülke, göç ve kimlik olgusunu çekirdek aile üzerinden inceliyor
A+
Yazı Boyutunu Büyüt
A-
Yazı Boyutunu Küçült
* Bu haber/yazı ve resimlerin eser sahipliğinden doğan tüm hakları Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’ne ait olup işbu yazı/haber ve resimlerin, kaynak gösterilmeksizin kısmen/tamamen izin alınmaksızın yeniden yayımlanması yasaktır. Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’nin, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 24. maddesinden doğan her türlü hakkı saklıdır.
Kadının sessiz direnişi
05 Aralık 2025
Müziğin sessizliği, sessizliğin müziği
28 Kasım 2025
Bireysel ve toplumsal değişim
21 Kasım 2025
İnsan, doğa ve Tanrı üçgeni
07 Kasım 2025
Kadın ozanın küllerinden doğan roman
Tüm Yazıları
31 Ekim 2025