Romancı, yazmak için masasının başına oturduğunda anlatacağı hikayenin başı da sonu da bellidir. Çerçevesi, omurgası, çatısı, kronolojik olay örgüsü aklındadır. Özneyle başlayan roman, noktayla sona erer. Bazen de cümlenin ögelerinin yeri değişir. Son, başa geçer. “Bakın sonunu söylüyorum ama siz yine de dinleyin beni!” demek de romancının marifetidir. Romancı bir final yazmadığında veyahut finali muğlak bıraktığında biraz kızarız. Kendi muhayyilemizde onu tamamlamak istemediğimiz için yazara darılırız. Çünkü hikayeler başlar ve biter.
09.02.2024 04:30
Unutulamayan aşklar nereye gider?
Ann Patchett’ın romanı Tom Lake, bir ilk aşkı anlatırken ebeveyn-çocuk ilişkilerini inceliyor
Peri masalında delirmek
22 Kasım 2024
Annelikle gelen yeni yaşam
15 Kasım 2024
Aşkın ve umudun yeşermesi üzerine…
08 Kasım 2024
Kadın sanatçının varoluşsal krizleri
01 Kasım 2024
Sanatın ve yazının insan ruhuna etkisi
Tüm Yazıları
25 Ekim 2024