22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
01.10.2021 04:30

Arama motorundan daha akıllı değiliz ama pratik olabiliriz!

Google’da arama yaptığınızda doğru kaynağa ulaşabilmek artık başlı başına bir iş haline geliyor. Nasıl ki bir AVM’de her dükkana girmiyor belli mağazaları arıyorsak, Google’da da artık seçici olmamız lazım

Yıllar önce Fransa’nın etkili gazetelerinden Le Monde, Google’ın ‘asıl bilmemiz gereken bilgileri’ bizden sakladığına dair bir haber yayınlamıştı. Hatta küresel şirket Google’ın dünyada ‘küreselleşme karşıtı’ yazılmış iyi makaleleri, aralamalarda nasıl geriye attığını anlatan bir analiz yayınlamıştı. İnternette hızlıca bir şey arayan insanlar, genellikle üstlerde çıkan ilk birkaç linke, hadi bilemediniz listelenen bu sonuçlardan ilk 1-2 sayfaya bakıyor. Google hala belli konulardaki önemli haberleri arka sayfalara attığı için suçlanıyor. Şimdilerde de mesela aşı karşıtlarının tezlerini üstlerde göstermemekle eleştiriliyor.

Faaliyet alanı dijital olmayanlar geri kaldı

İşin ne kadarının siyasi, ne kadarının kapitalizm kuralları dahilinde olduğunu bilebilmek zor. Fakat biz kullanıcılar için Google’da bir şey ararken doğru kaynağı bulmak günden güne güçleşiyor. İnternet sitelerinin Google aramalarında öne çıkma yarışı bu işi artık çekilmez hale getiriyor. Search Engine Optimization (SEO) denilen ve Türkiye’de Arama Motoru Optimizasyonu adı verilen bu iş kolu, sitelerin üstte çıkması adına iyice vahşi bir rekabete dönüştü. Mesela bir yemek tarifi ya da bir lokantanın adresini ararken en üstlerde artık Yemeksepeti, Getir, Trendyol gibi aracıların linklerini buluyoruz. Yani aslında yemeğin tarifi ya da lokantanın telefonunu arayanın hiçbir işine yaramayacak linkler en üstlerde çıkıyor. Peki, neden? Çünkü bu dijital şirketler Google’ın SEO algoritmasını kavrayıp satış rekabetinde öne çıkmak için yarış halindeler. Lokantacı yemek yapmaya odaklandığı ve bu SEO rekabetinden pek anlamadığı için kendi öz markasıyla üstlerde çıkamıyor. Biz kullanıcılar da bu nedenle asıl aradığımızı hemen bulamıyoruz. Buzdolabı, TV ya da elektrik süpürgesi almayı düşünenler de aynı sıkıntıyı yaşamıştır. Tüketici olarak ürün hakkında biraz bilgi ararken karşımda bunları satan Trendyol, Hepsiburada, Amazon, Gittigidiyor gibi markaların satış odaklı linklerini görüyorum. Çünkü onlar da bu ürünleri almayı düşünenleri kendine çekme peşinde.

İlk gelen sonuçlar genelde tuzak olur

“Ben aradığımı neden bulamıyorum, bu işin formülü ne?” diye merak edenler Google’ın 2021 yılı SEO algoritmasını yine Google’dan arayabilir. Bu işin tek bir formülü yok. Sitelerin sıralamasında 200’den fazla faktör rol oynuyor. Bu nedenle de internet dünyasından gelir elde etme peşindeki hemen her firma da bu işin hinliklerini kullanıyor. Fakat bu noktada SEO ile ‘spam siteleri’ de birbirinden ayırmak lazım. Emeklilikte yaş hesabı, anlık altın fiyatları, hangi maç hangi kanalda yayınlanıyor gibi genel geçer arama yapanlar bu spam sitelerin tuzağına sıkça düşüyorlar. Kullanıcı bu noktada kapana kısılmış fare gibi sayfanın içinde dolaşıp duruyor ama aradığı peyniri pek bulamıyor. Üstelik aralamalarda üstte çıksın diye aynı şeyin bin kere tekrar edildiği ama cevabın asla olmadığı, cahilce içerikleri tıklayıp duruyoruz. Hem sinirleniyoruz hem de birilerine ‘damla damla’ para kazandırıyoruz.  Bu sinir harbinden korunmak için en pratik yol aradığınız şeyi mümkün mertebe özelleştirerek yazmanız. Yani ihtiyacınız olan bilgiyi ne kadar iyi tanımlarsanız Google’da size rafine bilgiyi o kadar iyi getirir. Bir de artık bilinçli tüketici olarak bir AVM’de alışveriş yaparken nasıl belli marka tercihleriniz varsa, dijital alemde de seçici olmamız şart. Bu işin artık iyice ‘esnaflığını yapan’ markaların linklerini tıklamamayı öğrenmemiz lazım. Söz gelimi bir hastalıkla ilgili bilgi ararken ilk gelen sonuca değil, bunların içinden saygın bir hastanenin linkine tıklamayı bilmek gerekiyor. Yoksa ilk gördüğü linke tıklayanlar, SEO’cuların ekmeğine yağ sürmeye devam edecek.