İş ilanlarında ‘uzaktan çalışma’ içeren pozisyonların sayısı pandemiden bu yana 8.5 kat artmış. LinkedIn’de uzaktan çalışmalı iş ilanlarının oranı ise yüzde 16’ya çıkmış. Google, Microsoft ve Apple gibi devler, ofise dönüş tarihlerini sürekli başka bahara erteliyor. Microsoft’un kurum içi yaptığı bir araştırmaya göre, çalışanların sadece yüzde 8’i her gün tekrar ofise gitmeyi istiyor. Hubspot verilerine göre de dünya genelinde profesyonellerin yüzde 83’ü haftada en az 1-2 gün ‘uzaktan’ çalışıyor. Kısacası, yıllardır konuşulan ‘dijital dönüşüm’ün artık iyice içinden geçiyoruz. Peki iş dünyasının bu yeni döneminde ofise gitmeden, iş arkadaşlarıyla etkileşimde bulunmadan ve de plaza koridorlarında sohbet etmeden çalışması kariyer süreçlerini nasıl etkiliyor? Yale’in araştırmasına göre, pandemiden bu yana, ABD’de çalışanların profesyonel ağları yüzde 16 daraldı. Yani en basitinden fiili olarak ‘arkadaşın arkadaşını’ tanıma fırsatları çok azaldı. Bu sayede de 740 milyon kullanıcısı olan LinkedIn gibi profesyonel iş ağlarının önemi daha da artacak.
İş dünyasındaki en gereksiz kalabalık!
Fakat bence LinkedIn iş dünyasının profesyonelleri için en havalı mecra gibi görünse de şu sıralar Facebook’tan fazla bir farkı yok. Vasat bir kullanıcı olduğum halde LinkedIn’de kendime göre bayağı bir kalabalık sayılacak profesyonel ağa sahibim. Bunların çoğu ile yolum kesişmedi. Hatta hiç iletişime geçmedik; fakat yine de LinkedIn bana sürekli birilerinin iş yıl dönümü veya doğum günlerini kutlamam gerektiğini hatırlatıyor. Ayarlar kısmına girip ‘bir daha gösterme’ değişikliği (varsa) yapmayı da bulamadım. Bence zaten LinkedIn’deki hemen herkes de ağında bulanan 10 kişiden en çok 2-3’ünü şahsen tanıyor. Tam bu noktada geçtiğimiz hafta haberini gördüğüm bir ‘yeni nesil profesyonel etkileşim platformu’ haberi aklıma geldi. Boston’da Türk girişimci Melis Dural tarafından kurulan ekos.ai, ‘takipçi sayısı ve içi boş bağlantı davetleri yerine anlamlı bağlantılar ve fikir alışverişi sunmayı’ vaat ediyordu. Ekos’un ayrıca etki odaklı networking ve içgörü merkezli etkileşim olanakları sunduğu yazıyordu.
Caroline Koç’un da ortak olduğu girişim
Caroline Koç’un da Ekos’un ilk yatırımcıları arasında olduğunu okuyunca bu yatırımın ardındaki motivasyonu merak ettim. Kendisine “Ekos’a yatırım kararı almanızda hangi faktörler öne çıktı?” diye sorduğumda, nedenlerini şöyle sıraladı: “Bildiğiniz üzere, hızlanan dijital dönüşümle birlikte iş dünyasının genelinde profesyonel ilişkilerde ve iş yapış süreçlerinde önemli değişimler yaşanıyor. Ekos’un profesyonel dünyanın yeni gereksinimlerini karşılayan dinamik ve kapsayıcı bir platformu, doğru zamanda sunması beni heyecanlandırdı. Ayrıca elbette, Melis Dural liderliğindeki kurucu ekip de beni etkiledi. ABD’de doğan ve üzerinde Türkiye girişimciliği ile dinamizminin etkisi olduğunu hissettiren bir proje. Ekos’un ben küresel ölçekte dinamikleri değiştiren bir platform olacağına inanıyorum. Bu yolculuğu heyecanla takip ediyorum. İş dünyasında veya kendi profesyonel ekosisteminde olumlu açıdan fark yaratmak isteyen tüm bireyleri de bu yolculuğun bir parçası olarak Ekos’a katılmaya davet ediyorum.” Geçen hafta Türkiye nüfusunun önemli bölümünün daha hiç e-alış verişi ile tanışmadığını yazmıştım. Alttan gelen milyonlarca genç, günümüzde e-ticaret sektörünü nasıl ateşliyorsa; önümüzdeki birkaç yıl içinde ‘çalıştığı kurumun ofisine hiç ayak basmamış’ beyaz yakalıların da profesyonel ağlar üzerinde tetikleyici bir etki yaratması kaçınılmaz gibi duruyor. Bu nedenle de Ekos ve benzer platformları şimdiden yakın takibe almakta fayda var.