Yıllar önce NTV’de ‘Bir Fikrin mi Var?’ adlı program yayınlanırdı. Enteresan projesi olan vatandaşlar, başarılı iş insanlarından oluşan bir jüriye kendini beğendirmeye çalışırdı. O zamanlar ‘startup’ kavramı tam doğmamış, ‘girişimcilik ekosistemi’ gibi havalı laflar henüz dolaşıma girmemişti. Biraz da bu nedenle değişik iş fikirlerini anlatan bu insanlara hafiften uçuk kaçık gibi bakılırdı. Tabii o dönem biraz deli saçması önerilerle hiç hazırlık yapmadan ekrana çıkanların jüriden işittiği azarları da izledik. Artık değişik bir iş fikri ya da biraz uçuk kaçık projesi olanlara çok daha pozitif bakılıyor. Dünyada ve Türkiye’de en olmadık başarı öykülerinin biraz da çılgın fikirlerden çıktığını gördük. Bugün teknoloji alanındaki girişimcilerin de değişik alandaki startup’ların da başarı öykülerinin ardında ‘cin fikirli’ bu insanlar var. Şimdilerde ise iyi bir projesi olan girişimci adaylarının kendilerini doğru ifade etmesi ve iş dünyasına ilk adımı atması için ‘teknokentler’ ile ‘kuluçka merkezleri’ bile kuruldu.
İş fazla uzamayınca girişimci bizi seviyor
Bu alandaki yatırımlarıyla startup’lara girişim sermayesi desteği veren isimlerden biri olan İbrahim Özer, “Ben, artık bana gelen startup’larla ilgili kararımı ilk 20 saniyede veriyorum” diyor. Özer, bu iddialı lafı söylerken aslında Boğaziçi Üniversitesi Elektronik Bölümü yıllarından beri kazandığı 35 yıllık deneyimi de bu 20 saniyeye ekleyerek konuşuyor. İbrahim Özer, startup’lara yatırım felsefesini şöyle özetliyor: “Teknoloji işinde 35 yılı geride bıraktım. Bugüne dek bu sektörün hemen her tarafında bulundum. Bu nedenle karşımdaki girişimci bana bir şeyi anlatırken sonraki cümlesini tahmin edebilir hale geldim. Linkedin hesabımdan gelen görüşme tekliflerini bile geri çevirmiyorum. Haftada 4-5 ayrı girişimci grubuyla buluşup çok değişik alanlarda projeler dinliyorum. Bu kadar çabuk karar vermek riskli mi, evet riskli ama yine de ben kararımı genelde ilk 20 saniye içinde vermiş oluyorum. Start-up yatırımları için başka finans sağlayıcılar genelde kararlarını aşama aşama verirler. Yatırım komitelerinin detaylı analizleri bu süreçleri çok uzatabiliyor. Biz ise doğru yatırım olduğuna inandığımızda ve girişimcideki ruhu görüp bizim kriterlerimize uygun olduğunu anladığımız an kararımızı hızlıca veriyoruz. Bu yüzden de girişimciler bizi çok seviyor...”
İbrahim Özer’i, 1992’de sıfırdan kurduğu Escort Bilgisayar markası ile tanıyoruz. Türkiye’de ilk yerli PC üretimi ve satışını gerçekleştiren Özer, bu alanda 30’uncu yılını kutladığı toplantıda gazetelerin sorularını yanıtladı. Bugün dijitalleşen dünyada yoluna startup’lara yatırım yaparak devam ediyor. 2000 yılından beri halka açık olan ve ‘Escom’ kodu ile işlem gören Escort Teknoloji Yatırım, yüzde 100 iştiraki Alesta Yatırım Fonu ile yerli girişimlere finansman sağlıyor. Bir girişim sermayesi şirketi olarak kendi başarı öyküsünü de bünyesindeki startup’ların gücü ile yazmak istiyor. Alesta, geçtiğimiz yıl Türkiye’de en fazla sayıda girişime yatırım yapan kurumsal yatırımcı oldu. Halen toplam 50 girişimde ‘tohum yatırımı’ bulunan Escom çatısı altındaki Alesta, yıl sonuna dek bu rakamı 60’ıa çıkarmayı hedefliyor.
Dört unicorn çıkarsa kendisi unicorn olacak
İbrahim Özer’in verdiği bilgiye göre şirket olarak finansman sağladıkları hiçbir girişimin yönetimine müdahale etmiyorlar. Mevcut yatırım yaptıkları ‘iş’lerden bugüne de henüz başarısız olan yok. Yine de bu 50 şirket arasından elbette bazıları ileride mutlu sona ulaşamayabilir. Buna karşın 5 yıl içinde en az 4’ü unicorn (1 milyar dolarlık şirket) seviyesine çıkabilir. Bu hedefin gerçekleşmesi durumunda Escort Teknoloji’nin kendisi de bu yatırımların meyvesi olarak unicorn olmuş olacak...
