Sovyetler Birliği ve Almanya, 1939 yılında imzaladıkları gizli bir protokol ile işgal edecekleri komşu ülkelerinin paylaşımını yaptı. Buna göre Litvanya, Polonya ve Latviya Almanya’nın payına düşecek, Estonya ise Sovyetlere bırakılacaktı. Sovyetler vakit kaybetmeden Estonya’ya bir ültimatom göndererek ülkede askeri üs kurmak için bir anlaşma dayattı. Teklifi çaresizce kabul eden Estonya’nın 1991 yılına kadar sürecek Sovyet işgali de böyle başladı.
Devamındaki süreçte rekabete girdiği ABD ve müttefikleri karşısında iyice zayıflayan ve Başkan Mihail Gorbaçov ile başlayan demokratikleşme süreçleriyle birliği ayakta tutmakta zorlanan Sovyetler Birliği’nde 90’lardan itibaren çözülmeler başladı. 1991 yılında gerçekleştirdiği referandumla birlikten kopan ülkeler arasına Estonya da katıldı.
Meçhul askerin öfkesi
Bağımsızlığın ardından Rus askerleri ülkeden çekildi ve Rus askeri üsleri kapatıldı. 2004 yılındaysa Estonya NATO’ya üye olarak tam anlamıyla “karşı cepheye” geçti.
Normalleşme süreci ülkedeki Rus izlerinin silinmesine yönelik çabalarla devam etti. İki ülke arasındaki gerilimi zirveye taşıyan olay ise 1944’te Rus askerleri adına Başkent Tallinn’e dikilen ve işgal döneminin en meşhur kalıntısı olan “Meçhul Asker Anıtı”nın 2007 yılındaki taşınma kararı oldu. 2 gün süren ve iç savaşı andıran çatışmalar, aynı zamanda dünya savaş tarihinin milatlarından birine sahne oldu: Rus devleti adına çalışan hacker grupları, Estonya’ya karşı tarihin ilk “siber savaşını” başlattı.
Bu süreçte Estonya Meclisi başta olmak üzere neredeyse bütün bakanlık, siyasi parti, banka, gazete, televizyon ve altyapı hizmetlerinin elektronik ağları ve web siteleri çalışmaz hale geldi. Dünyada internet erişimini anayasal bir hak olarak tanıyan ve Avrupa’nın internet ile en entegre ülkesinde hayat tamamen durdu. Öyle ki dönemin Estonya Savunma Bakanı Jaak Aaviksoo, kendilerini savunmaları için Avrupa Birliği ve NATO’yu göreve çağırmak zorunda kaldı.
Ne var ki NATO, hiçbir askerin karışmadığı bir savaş karşısında çaresizdi. Durumun kontrol altına alınmasının ardından bir ilk daha yaşandı ve 2008’de NATO bünyesinde dünyanın ilk “Siber Savunma Merkezi” (Estonya’nın Başkenti Tallinn’de) kuruldu.
Cehennemin aralanan kapısı ise asla kapanmadı. Bugün siber savaş, devletler arası örtülü mücadelenin en kanlı cephesine dönüşmüş durumunda. Aynı zamanda Çin-ABD-Rusya üçgenindeki çekişmenin de değişmez gündem maddesi. ABD Başkanı Barack Obama döneminde Çin ile yükselen gerilim, Donald Trump döneminden bu yana eksenini Rusya’ya kaydırmış durumda. Öyle ki mevcut ABD Başkanı Joe Biden’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile geçtiğimiz yıl İsviçre’deki ilk görüşmesinin ana gündem maddesi siber saldırıların durdurulması üzerineydi.
Siber-partizanlar literatüre girdi
Sovyet blokunun üyelerinden Ukrayna da Estonya ile aynı yıl gerçekleştirdiği referandumla bağımsızlığını ilan eden ülkelerden biri. Ancak onların şansı Estonya kadar yaver gitmedi. Rusya’nın 2014’te ülkeye ait Kırım bölgesini ilhak etmesiyle başlayan süreç, bugünlerde olası toplu işgal ihtimaliyle yeni bir “dünya savaşı” senaryosunu gündeme taşımış durumda. İnternet alt yapısısının bütün ülkeler için çok daha kritik bir role sahip olması sebebiyle, siber savaş da hiç olmadığı kadar etkin bir koz olarak masada.
Üstelik bugün taraflar da hiç olmadığı kadar muğlak. Örneğin geçtiğimiz günlerde Belarus Devlet Başkanı Alexander Lukashenko karşıtı siber aktivistler, ülkenin demiryolu ağını yöneten bilişim sistemine sızarak siyasi mahkumların serbest bırakılmasını ve Rus Ordusu’nun Ukrayna’ya müdahale amaçlı yaptığı demiryolu sevkiyatının durdurulmasını talep etti. Dolayısıyla literatüre bir de “siber-partizanlık” diye bir terim eklenmiş oldu.
Olağan şüpheliler
Microsoft’un geçen yıl yayınladığı Dijital Savunma Raporu’na göre ABD, Ukrayna, Britanya ve Avrupalı NATO üyesi ülkelere yönelik devlet kaynaklı saldırıların yüzde 58’i doğrudan Rusya kaynaklı (ikincilik yüzde 44 ile Çin’de). Şirketin 15 Ocak tarihli açıklamasındaysa Ukrayna’nın kamu kuruluşlarının dijital sistemlerine yakın dönemde Rusya merkezli düzinelerce zararlı yazılım ve virüs yüklendiği ortaya çıktı. Geçtiğimiz hafta birçok Ukrayna kamu hizmetinin sitesinin çökmesinin bu operasyonun parçası olduğu düşünülüyor.
Bu sürecin pek konuşulmayan ancak en kritik ayrıntısı ise “bulaşma riski”. İnternet tabanlı saldırılar (doğası gereği) yönlendiği ülkenin sınırları içinde kalmıyor. Örneğin Rusya’nın 2017’de Ukrayna’yı hedef alan NotPetya adlı fidye virüsü saldırısı internet üzerinden kısa sürede bütün dünyaya yayılarak 10 milyar dolarlık zarara sebep olmuş ve dünyanın en maliyetli siber vakası olarak tarihe geçmişti.
Rusya’nın bugün de benzer bir hazırlık içinde olduğuna yönelik artan uyarılar dikkate alındığında tarihin “internetten başlayan ilk dünya savaşı”, yabana atılamayacak bir ihtimal olarak önümüzde duruyor.
Kara para aklama “sanatçılarının” yeni gözdesi: NFT
- Yemenli eylemciler tarafından bir akaryakıt tesisine yönelik saldırıda kullanılmasının ardından Birleşik Arap Emirlikleri ülke çapında drone kullanımını yasakladı. Söz konusu eylemde 3 kişi hayatını kaybetti.
- Windows 11’e önümüzdeki hafta gelecek güncelleme ile Android uygulamalarını Windows platformunda kullanmak mümkün olacak.
- iPad hariç bütün satış hedeflerini aşarak son çeyrekteki gelirini yüzde 11 artıran Apple, 123,9 milyar dolarlık rekor gelir açıkladı. Bunun 71,63 milyar doları sadece iPhone satışlarından geliyor.
- Akıllı telefon pazarının lideri ise bir kere daha Samsung oldu. Şirket 2021 yılında toplam 270 milyon adet cihaz satışıyla yerini muhafaza etti.
- Apple’ın mobil işletim sisteminin 15.4 sürümünde 37 yeni emoji yer alacak. Duyurulan yenilikler arasında (iPhone 12 üstü için) Face ID ile maskeyi çıkarmaya gerek kalmadan telefon kilidinin açılması da bulunuyor.
- Alman Aktivist Lilith Wittmann, Apple‘ın lokasyon takibi yapan AirTags adlı aksesuarını kullanarak gizli bir Alman istihbarat teşkilatını açığa çıkardı. İçinde AirTags bulunan bir paketi postaya veren Wittmann, gönderinin dolaşımını uzaktan takip etti. Bu sayede bütün gönderimlerin hiçbir yerde kaydı olmayan özel bir merkezde kontrolden geçtiğini ortaya çıkardı. Elde edilen bütün bilgiler Wikipedia’nın Alman sürümünde yayınlandı.
- 19 yaşındaki Jack Sweeney, havayolu seyahatlerini takip ederek duyuran 15 Twitter hesabına sahip. Bunlardan biri de Elon Musk’ın özel jetini takip eden @ElonJet. Musk, 128 bin takipçiye sahip hesabın paylaşımlarını durdurması için Sweeney’ye 5 bin dolar teklif etti. Karşı teklif olarak 50 bin dolar isteyen Jack Sweeney parayı alamadı ve yayına devam ediyor.
- Microsoft kendisine ait Azure adıl bulut bilişim altyapısına yönelik 10 ülke ve 10 binden fazla kaynaktan gelen 3,47 Tbps büyüklüğündeki bir DDOS saldırısını bertaraf ettiğini açıkladı.
- FTC tarafından yayımlanan rapora göre sosyal medya tabanlı yöntemleri kullanan dolandırıcılar 2021 yılında toplam 770 milyon dolar “para kazandı».
- Taşımacılık devi Maersk, Danimarkalı Orsted adlı girişim ile birlikte elektrikli gemiler için açık denizlerde şarj istasyonları kuracak. Hedef, küresel karbon salımında yüzde 3 pay sahibi gemiciliği daha çevreci hale getirebilmek.
- ABD / Tufts Üniversitesi’nde yürütülen bir projede, bacağı kesik bir kurbağaya uygulanan 24 saatlik bir “ilaç tedavisi” ardından 18 ay içinde bacağı yeniden oluştu.
- Almanya merkezli Lovr adlı bir girişim, tekstilde derinin yerine kullanılacak kenevir tabanlı bir alternatif geliştirdi. Sentetik deri pazarının 2028 yılında 57 milyar dolarlık bir ciroya ulaşması bekleniyor.
- İklim kriziyle mücadele adına çözümler üstünde çalışan ABD / Illinois Chicago Üniversitesi, fotosentez sürecinde organik yapraklara oranla 100 kat daha fazla karbon toplayan bir “sentetik yaprak” geliştirdi.
- NFT oluşturma maliyetinin önemli kalemlerinden biri, “gaz bedeli” (gas fee). Bunu aşmak için kullanılan yöntemse, NFT’yi bedava listeleyip, satış sırasında bu ücreti alıcıya yansıtmak. Ancak en popüler NFT pazaryeri Opensea üstünde yürütülen bir çalışma, sitede bu şekilde listelenen eserlerin yüzde 80’inin sahtekarlık ya da spam amaçlı olduğunu ortaya çıkardı. Opensea ise aldığı yeni bir kararla kullanıcıların bu yöntemle yapabileceği listemeleleri kısıtladı.
- NFT satışlarını takip eden CryptoSlam grubu, cirosu en hızlı yükselen NFT pazaryeri LooksRare üstünde yürüttüğü çalışmada platformun para aklama odaklı satışlardan 8,3 milyar dolar ciro yaptığını iddia etti. Buna göre site telif hakkı bulunmayan eserler listeleyip, kendine ait cüzdanları kullanarak piyasasını yükseltecek sahte alım-satımlar yapıyor. Aynı araştırmada benzer bir taktiğin Larva Labs’s Meetbits, Terraforms, Loot ve CryptoPhunks tarafından da kullanıldığı belirtiliyor.
- Qubit Finance adlı DeFi platformuna sızan hackerlar, 80 milyon dolar tutarındaki varlığı ele geçirdi. Şirket ise Twitter’dan yaptığı çağrıyla tutarın iadesi karşılığında hacker’lara 250 bin dolar fidye vermeyi kabul ettiğini açıkladı. (tweet)
- Bir heyetle El Salvador’u ziyaret eden IMF, Eylül 2021’de Bitcoin’i resmi para birimi olarak tanıyan ülkeyi kararından geri dönmesi için tavsiyede bulundu.
- 2019 yılında yenilikçi bir ödeme altyapısı hedefiyle kurduğu “Diem Association” (Libra) adlı oluşumla kendi kripto parasını geliştirmeye başlayan Facebook, projeden vazgeçtiğini açıklayarak elindeki varlıkları satışa çıkardı.
- Kripto paralarla ilgili bir düzenlemeye hazırlanan Rusya’da Devlet Başkanı Vladimir Putin’in engelleme yerine düzenlemeye giderek gelirleri vergilendirmek istediği iddia ediliyor.
- Uluslararası Radyo Astronomi Araştırma Merkezi, galaksimizin dışındaki tanımlanamayan bir cisimden düzenli aralıklarla bir radyo dalgasının yayıldığını duyurdu. Avustralya’daki Murchison Widefield Array Teleskobu tarafından keşfedilen ve 4 bin ışık yılı uzaktan geldiği belirlenen radyo dalgaları her 18,18 dakikada bir, 30 ve 60 saniye süreyle yayınlanıyor.
- Dünya genelinde üretilip dağıtılan Covid-19 aşısı 10 milyar adedi geçti. Fakat dağılımdaki eşitsizlik halen hastalıkla mücadele adına en büyük sorunların başında geliyor. Aşılanma oranı gelişmiş ülkelerde ortalama yüzde 77’ye ulaşırken geri kalmış ülkelerde yüzde 10’un altında seyrediyor.
- Batılı ülkeler tarafından geliştirilen mRNA aşılarını kullanmayı reddeden Çin’in kendi mRNA aşısını geliştirmeye başladığı ortaya çıktı. Çinli aşı şirketi Walvax Biotech bu hafta yaptığı açıklamayla kendi üretimleri olan aşının 1. faz klinik sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı. Sonuçlara göre Çin’in Covid-19’a yönelik mRNA aşısı yüzde 80-95 arası koruma sağlıyor. Bu oran Pfizer ve BioNTech’inkilerle aynı seviyede.
- Moderna, Covid-19’un Omicron varyantına özel mRNA tabanlı yeni aşısının klinik deneylerine başladığını açıkladı. Etkin sonuç vermesi durumunda “hatırlatma dozu” olarak kullanılabilecek.
- ABD / Johns Hopkins Üniversitesi, tamamen otonom bir robotla dünyanın ilk laparoskopik ameliyatını gerçekleştirdi. Cerrahi süreçlerde ameliyat sonrası komplikasyonların sık görüldüğü bağırsaktaki yumuşak doku üstünde yürütülen operasyon başarıyla sonuçlandı.