Nadiren fırsat bulup büyük bir hevesle karşısına geçtiğim dijital yayın platformlarında dakikalarca afiş kaydırıyor; sonunda usanıp hiçbir şey izleyemeden kapatıyorum. Oysa çocukluğum herkesin kendi rızası dışında seçilmiş şeyler ile; üstelik ortaklaşa keyif alabildiği hatıralarla bezeli.
Pazar günlerinin keyifli kahvaltılarının ardından, izleyebileceğimiz tek televizyon yayını olan TRT’nin “western” kuşağı başlardı. Hepsi de özünde en az dönemin Yeşilçam senaryoları kadar kısır ve basmakalıptı. Huzur içinde yaşayan medeni Amerikalılar bir anda ortaya çıkıp “şu güzel ortamın içine eden” Kızılderililer tarafından taciz edilirdi. Ancak hak mutlaka yerini bulur ve “vahşilerin” icabına bakılırdı. Aynı dönemin çizgi romanları dahi evire çevire yine bu klişeyi işlerdi. Kızılderililerin o diyarın yerlileri ve kovboyların işgalci olduğunu; yerlilerin hiç de durduk yere saldırmadığını çok azımız, çok geç öğrenebildik.
Zihinlerimizde benzer kaderi paylaşan diğer örnek ise Sanayi Devrimi dönemindeki isyancılardır. O dönem İngiltere’de geçimini dokumacılıkla sağlayan zanaatkar sınıfı, endüstrileşme (teknoloji) yüzünden işlerini kaybedeceğini anlayınca baltaları kuşanıp fabrikaları basar. İşçileri tehdit eder, tezgahları parçalar; hatta bazı patronları öldürür.
21.07.2023 04:30
Tarihin ilk yapay zeka isyanı
ABD’li senarist, yapımcı ve oyuncuların aldığı grev kararı esasında çok daha küresel bir sürecin işaret fişeği. Hem senaryosu hem de oyuncularıyla kusursuz bir başlangıç da denebilir
A+
Yazı Boyutunu Büyüt
A-
Yazı Boyutunu Küçült
Yüzyılın mucizesi 20 yaşına bastı
14 Şubat 2025
Mikroplarla beslenmeye hazır mıyız?
07 Şubat 2025
Çin yapay zekanın ezberini bozdu
31 Ocak 2025
Sosyal medyanın sisli geleceği
Tüm Yazıları
17 Ocak 2025