15 Nisan 2025, Salı Gazete Oksijen
Abone Ol Giriş yap
11.04.2025 04:50

Gümrük vergisi kaosu hakkında her şey

Önce ABD’nin gümrük vergileri meselesinin hangi rakamlar üzerinde döndüğünü belirleyelim ki neden bu kadar büyük fırtına koptuğunu anlayalım…
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

ABD Başkanı Donald Trump’ın gelgit gibi bir yürürlüğe koyup bir ertelediği gümrük vergileri, bir haftayı aşkın süredir ticaret bakanlıklarını ve borsaları diken üzerinde tutuyor. Önce “hemen hareketle” yürürlüğe konan, tam piyasalar karışmışken Çin dışındaki ülkelere 90 gün ertelenen vergilerin mekaniği karmaşık.

Financial Times’ın ABD editörü Edward Luce, Trump’ın kendisinin dahi ne yaptığını bilmediğini söylüyor. Belki de haklı. Yine de Amerikan başkanının ne yapmaya çalıştığını ve ülkesine “günde 2 milyar dolar” kazandırma planının ne kadar gerçekçi olduğunu analiz etmek için önce meselenin hangi rakamlar üzerinde döndüğünü belirleyelim. Rakamlar konuşsun ki neden bu kadar büyük fırtına koptuğunu anlayalım. İşte birkaç satır başı:

Geçen yıl dünyada toplam milli gelir 110 trilyon dolar olarak gerçekleşti. IMF’in tahminlerine göre 2025 yılında bu rakam 115 trilyon dolara çıkacak. (Tabii bu, tarife savaşları öncesi tahmin.)

Dünyanın en zengin ülkesi ABD’nin 2024 yılı milli geliri 29 trilyon dolar. Yani dünya nüfusundaki payı yüzde 4 olan ABD’nin dünya milli gelir pastasındaki payı yaklaşık yüzde 26. (Türkiye 1 trilyon 320 milyar dolar milli gelirle dünya milli gelirinden yüzde 1.2 pay alıyor. Dünya nüfusundaki payımız ise yüzde 1.04 düzeyinde. Yani ortalamanın bir tık üzerindeyiz.)

Büyük fırtınaların koptuğu dünya dış ticaretinin büyüklüğü yaklaşık 33 trilyon dolar. Bunun 25 trilyon doları mal, kalan 8 trilyon doları ise hizmet ticareti. (Yani ilki otomobil, petrol, tişört gibi ürünler, ikincisi ise örneğin Microsoft’a ödenen yazılım ücreti, THY’nin yabancı turiste sattığı bir bilet veya bir Türk gemisinin Çin’den ABD’ye taşıdığı yükün navlun ücreti gibi hizmetler.)

Dünya ticaretinde ABD’nin payı ne?

29 trilyon dolarlık milli geliri olan ABD, doğal olarak dünya ticaretinde de en büyük paya sahip ülke. US Census Bureau verilerine göre ABD 2024 yılında 2.1 trilyon dolarlık mal, 1.1 trilyon dolarlık da hizmet ihracatı yapmış. Buna karşılık 3.3 trilyon dolarlık mal, 812 milyar dolarlık da hizmet ithalatı var. Ülke, mal ticaretinde 1.2 trilyon dolar açık verirken, hizmette yaklaşık 300 milyar dolar fazlası var. Toplam bilanço, 918 milyar dolarlık dış ticaret açığı.

“Tarife savaşının” mal ticareti üzerinden döndüğünü göz önüne alırsak, 25 trilyon dolarlık dünya ihracat pazarında ABD’nin kabaca yüzde 14.3 civarında payı var. (Bu oran, ABD’nin toplam ithalatının, ABD ihracatı hariç dünya toplam ihracatına oranı. The Wall Street Journal bu oranı yüzde 15’e yuvarlamış.) Kabaca dünyada ABD menşeli olmayan ihracatta her 100 dolarlık malın 15 doları ABD’ye giderken, kalan 85 doları diğer ülkeler arasındaki ticaret.

Amerika’nın başını en çok ağrıtan ülkeler

Yine US Census Bureau verilerine göre ABD yaklaşık 100 ülkeyle ticaretinde açık veriyor. Geçen yıl mal ticaretinde 1.2 trilyon dolar dış ticaret açığı veren, yani aylık açığı ortalama 100 milyar dolar olan ABD, 2025 Ocak’ta 130 milyar dolar, şubat ayında ise 122 milyar dolar açık verdi. 2024’te bu rakamlar sırasıyla 67 ve 69 milyar dolar seviyesindeydi. Bu yılın ocak ve şubat aylarında ABD mal ithalatı 329 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Görünen o ki ABD’nin dış ticaret açığı ciddi bir tempoda büyüyor.

Trump’ın şikayetçi olduğu bu devasa dış açıklardan en çok yararlanan ülkeler Uzak Doğu’nun ihracat canavarları: ABD geçen yıl Çin’e 295 milyar dolar, Vietnam’a 123 milyar dolar, Tayvan’a 74 milyar dolar, Japonya’ya 68 milyar dolar, Güney Kore’ye 66 milyar dolar, Tayland’a 46 milyar dolar, Malezya’ya 25 milyar dolar, Endonezya’ya 18 milyar dolar ticaret açığı verdi. 2024’te bu 8 ülkeye karşı verilen toplam dış ticaret açığı 715 milyar dolar. Bu da ABD’nin geçen yıl mal ticaretinde verdiği 1.2 trilyon dolarlık açığın yüzde 60’ını buluyor.

Uzak Doğu ülkelerinin dışında ABD’nin en çok dış ticaret açığı verdiği iki ülke 172 milyar dolarla Meksika ve 63 milyar dolarla Kanada. ABD-Kanada-Meksika arasındaki dış ticaret 2020 yılından beri sıfır gümrük vergisiyle yapılıyordu. Meksika, başta ABD’li şirketlerin kendi ülkesinde ürettiği otoları ABD’ye ihraç ederken, Kanada 2024’te ABD’ye 98 milyar dolarlık petrol, 35 milyar dolarlık oto ihraç etti. Bu otoların büyük bölümü de ABD şirketlerinin Kanada’da ürettiği otolar.

Peki Trump’ın pas geçmediği AB ülkeleriyle ticaret nasıl? Liste başında İrlanda var. ABD geçen yıl bu ülkeyle ticaretinde 87 milyar dolar açık verdi. Almanya 85 milyar dolar, İtalya 44 milyar dolar, Fransa ise 16 milyar dolarla diğer açık verilen ülkeler. AB dışındaki İsviçre ile olan açık ise 38 milyar dolar. ABD 2024’te İrlanda’dan 50 milyar dolarlık ilaç, Almanya’dan ise 68 milyar dolarlık makine ve otomobil ithal etti. (Türkiye’nin geçen yıl ABD ile dış ticareti neredeyse başa baş.)

Uzak Doğu ülkeleri dışında ABD’nin Asya’da 46 milyar dolar açık verdiği Hindistan dışında başka sorunlu ticaret partneri bulunmuyor.

Trump’ın argümanları neler?

ABD’nin dünyayla dış ticaretinde genel tablo böyle. Yılda 1 trilyon doları çoktan aşan ve giderek büyüme eğiliminde olan bir açık. Şimdi denebilir ki “Tamam da; ABD de otomobil üretiyor, Çin de, Almanya da; ABD de çip üretiyor Tayvan da, ABD de telefon, bilgisayar üretiyor, Güney Kore de. Demek ki onların ürünleri daha ucuz ve kaliteli ki, Amerikan halkı yerli malı yerine bunları tercih ediyor. Bu öfke niye?”
Trump’ın buna karşı cevabının izlerini 2 Nisan’da Beyaz Saray’ın sitesine konulan imzalı açıklamasında buluyoruz. Açıklamada, ABD’nin karşılıklı (reciprocal) tarife prensibine 1934’te geçtiği, 1945’e kadar 32 ülkeyle bu prensibe dayalı tarife anlaşmasının yapıldığı, 1994’te de GATT anlaşmasıyla bu sistemin oturduğu anlatılıyor. Trump, özellikle son yıllarda bu prensibin ihlal edilmeye başlandığını, tarife dışı engeller ve döviz kuru manipülasyonlarıyla ticaretin ABD aleyhine döndüğünü ileri sürüyor.

Hemen ardından da Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) verilerine dayanarak çeşitli ülkelerin “En çok gözetilen ülke” bazında uyguladığı gümrük vergilerinden örnekler veriyor. Buna göre ABD’nin dünya genelindeki ülkelere uyguladığı ortalama gümrük vergisi yüzde 3.3 seviyesindeyken, Brezilya’nın yüzde 11.2, Çin’in yüzde 7.5, AB’nin yüzde 5, Hindistan’ın yüzde 17, Vietnam’ın yüzde 9.4’lük vergi uyguladığını açıklıyor.
Trump’ın örnekleri genel oranlarla sınırlı kalmıyor: İçten yanmalı motorlu otolarda ABD’nin gümrük vergisi yüzde 2.5 iken, AB’nin yüzde 10, Hindistan’ın yüzde 70, Çin’in yüzde 15 vergi uyguladığını, network ekipmanlarında ABD’nin sıfır vergisine karşın Hindistan’ın yüzde 10 vergi aldığını belirtiyor. ABD etanolü yüzde 2.5 vergiyle ithal ederken, Brezilya’nın yüzde 18, Endonezya’nın yüzde 30 vergi uyguladığını belirtiyor.

Eyvah eyvah, açıklamada Türkiye örneği de var: Trump pirinç ve elma ticaretinde verdiği örneklerde Türkiye’yi de “anıyor”. Elma ithalatında Türkiye’nin yüzde 60.3, Hindistan’ın yüzde 50 vergi uyguladığını, ABD’nin ise elma ithalatını gümrüksüz yaptığına dikkat çekiyor. “Pirinçte ise Hindistan yüzde 80, Malezya yüzde 40, Türkiye yüzde 31 vergi uyguluyor, biz ise yüzde 2.7 vergiyle ithal ediyoruz” diye yakınıyor.
Trump açıklamasında 1997-2024 arasında ABD imalat sektörünün 5 milyon istihdam kaybına uğradığını, imalat sektörünün 2001’de yüzde 28.4 olan milli gelirdeki payının 2023’te yüzde 17.4’e kadar kadar gerilediğini hatırlatarak, Amerikan halkına zarar veren bu gelişmelerin asimetrik dış ticaret vergilerinden kaynaklandığını ileri sürüyor.

(Meraklısı açıklamayı bu linkten okuyabilir: https://www.whitehouse.gov/presidential-actions/2025/04/regulating-imports-with-a-reciprocal-tariff-to-rectify-trade-practices-that-contribute-to-large-and-persistent-annual-united-states-goods-trade-deficits/)

Veriler Trump’ı doğruluyor

DTÖ’nün “most favored country” bazındaki, yani “en çok gözetilen ülke tarife listesi” Trump’ın argümanlarını doğruluyor. DTÖ’nün sitesinde ülke bazındaki “MFN-Simple average duty” oranları alfabetik seçkiye göre şöyle:

Dünyayı nasıl etkileyecek?

Trump’ın açıklamasına göre 75’ten fazla ülke tarifeleri müzakere etmek için ABD’ye başvuru yaptı. Zaten 90 gün erteleme kararının gerekçesi de bu oldu. Dolayısıyla yürürlüğe giren, sonra ötelenen bu vergilerin hangi ülkelere yönelik olanları aynı kalacak, hangileri değişecek bilinmiyor. Erteleme piyasaların biraz soluklanmasına izin verdi.

Elbette, tarifenin üç ay sonra ilan edildiği seviyede uygulanması durumunda olası senaryolar üzerine pek çok yazı var Batı ekonomi medyasında. En kritik tespit Bloomberg’de yer alıyor: İlk açıklandığı haliyle tarifelere göre ABD’nin ithalat vergileri ağırlıklı ortalama bazında yüzde 2’den yüzde 22’ye yükseliyor. (Evet, DTÖ listesinde ABD yüzde 3.3 görünüyor ama, Meksika ve Kanada gibi büyük partnerlere uygulanan sıfır vergi, ağırlıklı ortalamayı aşağı çekiyor)

The Wall Street Journal’de Tom Orlik imzasıyla çıkan bir analizde, yüzde 22’lik olası oranın, ABD Merkez Bankası makroekonomik modellerine uygulanmasıyla çıkan sonuçlara göre ABD büyümesinde 3 puan düşüş, enflasyonda ise 1.5 puan yükseliş öngörülüyor.

Amerikan basınının sıklıkla referans verdiği Yale Üniversitesi bünyesindeki The Budget Lab ise biraz daha farklı bir bilanço çıkartıyor:

Buna göre, tüm tarifelerin devreye girmesi durumunda, ABD’nin ithalatındaki ortalama vergi yükü yüzde 20’nin biraz altında bir orana yükselecek. Bu yük kısa vadede, enflasyonu yüzde 2.3 yükseltecek ve FED’in herhangi bir önlem almaması halinde ortalama bir Amerikan ailesi yıllık 3 bin 800 dolar satın alma gücü kaybına uğrayacak.

Yine tüm tarifeler uygulandığında 2025 yılı milli geliri 0.9 puan, 2026 yılı ise 0.1 puan düşecek.

Önümüzdeki birkaç yıl içinde yıllık milli gelir kaybı ortalama 0.6 puan olacak. Bu da yıllık 160 milyar dolar civarında bir kayba denk gelecek. ABD’nin ihracatı yüzde 18.1 düşecek.

Tüm tarifeler devreye girdiğinde, ABD’de hazır giyim fiyatları yüzde 17, gıda fiyatları yüzde 2.8 artacak.

Ortalama otomobil fiyatı 4 bin dolar, yani yüzde 8.4 yükselecek.

(DTÖ’ye göre Türkiye yüzde 16.2’lik ortalama vergiyle, bazı Orta Afrika ülkeleri ve Tunus’tan sonra dünyanın en yüksek tarife uygulayan ülkelerinden biri olarak görünüyor.)

Yüksek vergi ülkesini zenginleştirecek mi?

Trump yemin ettiği günden bu yana gümrük vergilerini artıracağını söyleyerek şunu iddia ediyordu: “Şimdiye kadar Amerikan vatandaşları, başka ülke vatandaşlarının cebine para koyuyordu, artık başka ülke vatandaşlarının parası Amerikalıların cebine akacak. Eskisi gibi çok zengin olacağız.”

Beyaz Saray’ın dış ticaret danışmanı Peter Navarro da (Musk’ın “moron” dediği danışman) Trump’ın bu savını doğrulayarak şunları söylemişti: “2 Nisan’da açıklanan yeni tarife ABD’ye yılda 700 milyar dolar gümrük vergisi geliri sağlayacak. Bunun 100 milyar doları otomobilden, kalanı diğer malların ithalatından gelecek.” İddia, günde yaklaşık 2 milyar dolar fazladan kazanç.

Bloomberg Economics analistleri bu “zenginleşme vaadini” masaya yatırmış: “Yılda 700 milyar dolarlık gümrük vergisi geliri, şu andaki gelirin tam 9 katı. Bu rakam 2025 yılı tahmini milli gelirin yüzde 2.4’üne denk geliyor. ABD’nin gümrük vergisi gelirleri 1870 yılından bu yana milli gelirin yüzde 2’sini geçmemişti. Trump sık sık Başkan William McKinley’den esinlenip, onun dönemindeki yüksek tarifeden bahsediyor, fakat McKinley’in başkanlık yaptığı 1897-1901 döneminde dahi gümrük vergilerinin milli gelire oranı yüzde 2.4’ün yarısının bile altındaydı. 700 milyar dolar gelir iddiası, geçen yılki toplam ithalatın yüzde 21 oranında vergilendirilmesi anlamına geliyor. Bu, McKinley dönemindeki orandan bile yüksek ve ancak 19. yüzyıl için kabul edilebilir bir seviye.”

Bloomberg Economics analistlerine göre “ABD’nin toplam ithalatının milli gelire oranı 1812’den 1966’ya kadar yüzde 10’un biraz altında seyretti. Daha sonra yüzde 10’un hafif üzerinde seyir izleyen oran geçen yıl yüzde 112 olarak gerçekleşti.” Yani bir ithalat artışı var ama öyle aman aman bir patlama görünmüyor.
Tabii bu denklemin bir de “yüksek vergi=düşük ithalat” tarafı var. Analiz şöyle devam ediyor: “Yüksek vergiler sonucu kaçınılmaz olarak düşecek ithalat, Trump’ın 700 milyar dolarlık gelir iddiasının gerçekleşmesini mümkün kılmayacak. Bu vergiler geçerli olursa, ABD’nin ithalatı 2030’a kadar bugünkü seviyenin yüzde 30 altında gerçekleşecek. İlk etapta Çin’in ABD’ye ihracatı yüzde 85, Japonya ve Güney Kore’nin yüzde 50, AB ve Hindistan’ın yüzde 40 azalacak. Yüzde 10 gibi düşük bir tarife uygulanan Birleşik Krallık ve İngiltere’nin ihracatı dahi yüzde 15 azalacak. En büyük darbeyi ise 2030’a kadar yüzde 75 düşüşle Vietnam yiyecek.”

Analiz, tarifelerin vuracağı ülkelerin yerini başkaları alsa da ABD’nin ithalatında yüzde 30 azalma öngörüyor.

Analizin bir başka ilgi çekici bulgusu da yüksek vergilerin zenginleşme anlamına gelmemesi. Bloomberg Economics’in hazırladığı tabloya göre halen gümrük vergilerinin milli gelire oranı en yüksek olan ülke yüzde 3.93 ile Nepal. Kiribati yüzde 3.42, Kırgızistan yüzde 3.05, Samoa yüzde 2.95, Senegal yüzde 2.56, Moğolistan yüzde 2.17’yle takip eden ülkeler. Trump’ın iddia ettiği 700 milyar dolar gelir gerçekleşirse ABD yüzde 2.4 ile Senegal ve Moğolistan’ın arasına yerleşiyor. Bu tespitin ardından analiz şahane bir cümleyle bitiyor: “Satın alma gücü paritesine göre bugün bir Amerikalı bir Senegalliden 17.3 kat daha zengin. Bugünün Amerikalısı, yüksek gümrüklerin uygulandığı 1900’lü yılların Amerikalısından tam 10 kat daha varlıklı. Umalım ki Trump’ın dış ticaret politikası bizi bu ülkelerin gelir seviyesine indirmesin.”

Nike ve Apple örneği

Tarife savaşlarını hep ülkeler üzerinden konuşuyoruz ama asıl özne şirketler. Sonuçta dünyada komünist ülke kalmadı. Üretim ve ihracatı gerçekleştiren güç, özel teşebbüs.

Ölçek ekonomisini dünyada en iyi beceren şirketlere sahip Amerikan özel sektörü; işçiliğin ucuz, vergilerin düşük, teşviklerin tatmin edici seviyede olduğu ülkelerde ürettiği malları; alım gücü yüksek ülkelere satarak çoğu alanda dünya liderliğini ele geçirmiş durumda.

Bu çarkı en iyi yöneten şirketlerden biri Nike. Yıllık cirosu 50 milyar dolar olan, 2021’de bir ara piyasa değeri 200 milyar doların üzerine kadar çıkan Nike, Asya ülkelerine getirilen yüksek vergilerden en çok etkilenen şirketler arasında başta geliyor. Bunun nedeni de Nike’ın, üretiminin tamamına yakınını Asya’daki 1 milyonu aşkın işçiyle gerçekleştirip, ABD’de sadece 4 bin 117 işçiyle “finishing”, yani paketleme, fiyatlama gibi son aşama işleri yapması.

Bloomberg’in haberine göre Nike’ın sattığı ayakkabıların yarısı Vietnam’da üretiliyor. Adidas’ın üretiminin de yüzde 39’u aynı ülkede. ABD ile 123 milyar dolar dış ticaret fazlası bulunduğu gerekçesiyle ek yüzde 46 gümrük vergisine maruz kalan Vietnam; GAP, Abercrombie & Fitch, Victoria’s Secret, JD Sports gibi devler için de yüksek montanlarda üretim yapıyor.

Tarife savaşlarının konuşulmaya başlandığı yılbaşından bu yana ağır baskı altında olan Nike hisseleri 2024’ün son günündeki 76 dolar seviyesinden, 8 Nisan Salı akşamı 53 dolara kadar geriledi. Şirketin piyasa değeri 113 milyar dolardan 78.5 milyar dolara indi.

Öteleme kararından sonra saatler içinde 59 dolara yükseldi, toparlanma şirketin değerini 87 milyar doların üzerine taşıdı.

Tek şirketin kaybını dahi çıkarmayabilir

Ne acı bir tesadüf! Trump’ın 700 milyar dolar gelir hedefiyle başlattığı tarife savaşlarının sadece Apple’a ilk faturası 700 milyar dolar oldu. Yılbaşında 250 dolar, tarifelerin açıklandığı 2 Nisan’da 223 dolar olan Apple hisseleri, 8 Nisan Salı akşamı 172 dolara kadar inmiş, şirketin piyasa değeri de 3.3 trilyon dolarlardan 2 trilyon 590 milyar dolara gerilemişti. Tarifelerin ertelenmesinin ardından şirket hisse başına yaklaşık 199 dolarlık değerle yeniden 3 trilyon dolarlık sınıra ulaştı.

Daha da çarpıcı olan, Nvidia’nın büyük sıçrama yaptığı birkaç gün hariç uzun zamandır dünyanın en değerli şirketi unvanını elinde bulunduran Apple’ın tacını Microsoft’a devretmesi. Salı akşamı Microsoft 2 trilyon 636 milyar dolar değerle Apple’ı 46 milyar dolar geçmiş durumdaydı. Apple toparlanınca yine rakibinin önüne geçti.

Apple’ın sıkıntısı da Nike gibi üretiminin büyük bölümünü Asya’da gerçekleştirmesi. Çin, Tayvan, Hindistan ve Vietnam Apple’ın en büyük tedarikçileri. Japonya ve Güney Kore de Apple’a parça üreten ülkeler arasında.

iPhone, piyasaya çıktığı günden bu yana Apple’ın lokomotif ürünü. Şirket geçen yıl tam 231 milyon adet iPhone sevkiyatı yaptı. 391 milyar dolarlık 2024 cirosunun yüzde 51’i iPhone’lardan geldi. Geçen yıl ayrıca 49 milyon iPad, 22 milyon Mac ve MacBook, 75 milyon AirPods, 38 milyon Apple Watch satışı gerçekleştirildi.

Citi analistlerine göre dünyada satılan iPhone’ların yüzde 90’ına yakını Çin’den geliyor. Geçen yıl Çin’den sadece ABD’ye 37 milyon adet iPhone sevk edildiği belirtiliyor. Vietnam, Tayvan ve Hindistan Apple Watch, Mac ve AirPods’ların tamamına yakınının üretildiği ülkeler.

Bloomberg Çin dışında Apple’a üretim yapan ülkeleri ve ertelenen tarifeleri şöyle sıralıyor:

  • iPhone ve AirPods üreten Hindistan’a yüzde 26.
  • AirPods, iPad, Apple Watch ve Mac üreten Vietnam’a yüzde 46.
  • Mac üreten Tayland’a yüzde 37.
  • iMac üreten İrlanda’ya yüzde 20.
  • AirTag ve AirPods Max üreten Malezya’ya yüzde 32.

Bu rakamlar cirosunun üçte birine yakınını ABD’de gerçekleştiren Apple’ın başının epeyi ağrıyabileceğini gösteriyor. The Wall Street Journal’in hesabına göre tarifeler hemen uygulansaydı, bir iPhone 16 Pro’nun üretim maliyeti 550 dolardan 850 dolar seviyesine çıkacaktı.