Türkiye’de 36 haber kanalı 24 saat haber yayınlıyor.
“Haber” dediysem yayınladıkları “şeyleri” böyle tanımladıkları içindir.
Bir yayın organının maliyet kalemleri arasında en büyük olanı “haber” için ayrılan bütçedir.
Bu 36 “haber” kanalının ezici çoğunluğunun ise böyle bir bütçesi yok.
Önemli bölümü siyasi iktidarın nimetlerinden yararlanabilmek amacıyla başka işler için faaliyet gösteren bir mülkiyet yapısına sahip.
Burada “siyasi iktidar” derken sadece merkezi iktidarı kastetmiyorum, yerel siyasi iktidarların “iş yaratma” gücünü küçümsemeyin; sonuç olarak olay 80 küsur milyonluk dev bir ülkede geçiyor!
Onun için pahalı olan habere yatırım yapmak yerine daha ucuz olana yönelmeleri kaçınılmaz ve nitekim öyle de oluyor.
Haber kanalları sürekli “konuşan kafalarla” dolu ve anlatıp duruyorlar.
Arada bir o kafaların arasına benim de katıldığım oluyor ama bu işi meslek haline getirmiş “kafalar” var ve bazı “kafalar” sadece bir tek kanalda değil, neredeyse her gün başka bir kanalda karşımıza çıkabiliyorlar.
Böyle bir ülkede televizyon izleyicilerinin de artık her şeyi yalayıp yutmuş olması gerekir.
Bizim ülkemiz özelinde ise bütün vatandaşların her türlü duruma ve olaya vakıf olduklarını varsaymamız gerekir çünkü halkımızın yüzde 92’si haberleri televizyondan aldığını söylüyor.
Bu söz konusu olamıyor çünkü konuşan kafaların programlarının amacı bir olayı, bir durumu, bir gelişmeyi açıklamaktan ziyade karşılıklı bir gürültü yaratmak.
Onun için de hem her şeyi biliyoruz hem de hiçbir şeyden haberimiz yok.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim