19 Nisan 2024, Cuma
26.02.2021 06:00

Çin’i güçlendiren aşı ve maske diplomasisi

G7 ülkeleri aşılamanın gelişmekte olan ülkelerde daha erişilebilir hale gelmesi için etkili bir yaklaşım benimserse, dünyanın geri kalanını unuttuğuna ilişkin eleştirilere cevap olur. Bugün Çin ‘maske diplomasisi’ ve aşısı sayesinde küresel etkisini güçlendirmiş durumda

Geçtiğimiz günlerde G7 topluluğu “herkes güvende olana kadar kimse güvende değil” gerçeğinden hareketle, Covid-19 ile mücadelede “aşı, tedavi ve teşhislere daha ekonomik ve adaletli erişimi” mümkün kılmak üzere ek adımlar atacağını duyurdu. Bu niyeti etkin bir eyleme dönüştürmek için hem yurtiçinde cesur bir siyasi yönetime hem de gelişmekte olan ülkeler için mali yardımın ötesine geçen desteğe ihtiyaç var. İşleri yoluna koymak kolay olmayacak; ancak zengin ülkeler hem fiilen hem zihnen dört duvar arasında yaşamak istemiyorlarsa söz konusu çabayı göstermek kritik önem taşıyor. Aşı elverişliliği ve dağıtımı konusunda ciddi bir eşitsizlik söz konusu. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’e göre, şu ana kadar toplam Covid-19 aşılarının yüzde 75’i sadece 10 ülkeye gitti. 130’dan fazla ülkede ise tek doz bile uygulanmış değil.  Bu eşitsizliği gören G7 pandemi yardımlarını 7.5 milyar dolara çıkarmayı kararlaştırdı. Ayrıca G20 ülkeleri ve çoktaraflı organizasyonlar da dâhil olmak üzere diğer paydaşlara çağrıda bulunarak gelişmekte olan ülkelere verilen desteği gerek COVAX girişimi gerekse Covid-19 Araçlarına Erişimi Hızlandırma inisiyatifi aracılığıyla artırmalarını istedi.

Biden’la da tutarlı 

Gelişmekte olan ülkelerin karşı karşıya bulunduğu kayda değer riskler düşünüldüğünde, bu eylemler sadece onların değil gelişmiş ülkelerin de yararına. Dünyanın geri kalanı virüsle mücadelede başarılı olamazsa yeni varyantlar çoğalacak ve gelişmiş ekonomiler herkesin kaybettiği sonsuz bir senaryolar dizisiyle baş başa kalacak. 
Filistin’e gelen Sputnik V aşıları
Filistin’e gelen Sputnik V aşıları
Özellikle Batılı ülkeler ve müttefikleri için Covid-19 ile mücadelede diğer ülkelere yardım etmek ulusal bir öncelik ve bunun başka sebepleri de var. Çin gerek “maske diplomasisi” yoluyla (virüsün yayılımını önlemek için ücretsiz maske temini) doğrudan, gerekse yönetişim modelinin beklenmedik güçlükleri alt etme konusunda Batılı ülkelerinkinden daha etkili olduğunu göstermek suretiyle dolaylı bir şekilde, gelişen dünyadaki etkisini ve konumunu şimdiden güçlendirmiş durumda.  Çin bugünlerde tıpkı Rusya gibi piyasaya aşı vermekle meşgul. Örneğin Afrika Tıbbi Malzeme Platformu kısa bir süre önce Afrika Birliği’ne 300 milyon doz Rus Sputnik V aşısı teklif edildiğini ve teklifin ihtiyaç sahibi ülkelere yapılacak finansmanı da içerdiğini duyurdu.  G7 aşılamanın gelişmekte olan ülkelerde daha erişilebilir hale getirilmesi için etkili bir yaklaşım benimserse, dünyanın geri kalanını unuttuğuna ilişkin eleştirilere bir cevap vermiş olacak. Böyle bir yaklaşım Biden yönetiminin dünyayla yeniden bir araya gelme hedefiyle de tutarlı olacaktır.  G7’nin bu alanda etkili olabilmesi için verdiği ciddi vaatlerin bu son halkasını eksiksiz yerine getirmesi şart. Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olanlara bir an önce mali yardımla veya ellerindeki fazla dozları temin ederek destek olması gerekiyor. 

İki adım daha atılmalı

Üstelik G7 bu yardımları aşan en az iki adım daha atmalı. Birincisi, üye ülkeler nerede ve ne zaman olursa olsun yerel tedarik zincirlerini kesintiye uğratan küçük aksaklıkları gidermek adına teknik yardım ve lojistik destek sunmalı (bu “eksiklik” geçmişte örneğin sıtmaya yönelik aşılama çabalarına uzun süre zarar vermişti, bugünse çok daha kolay çözülebilir). İkincisi, G7 aşı üreticilerine baskı yaparak bilgilerini yerel üreticilerle paylaşmalarını sağlamalı ve bu yönde engelleri kaldırmalı.

Önümüzdeki zorlu yol

Önümüzde zorlu bir yol var. Üstelik itirazlar yükseliyor: Kimilerine göre parayı ve çabayı sadece ülke içinde sarf etmek gerek, kimileriyse Covid-19 aşılarının sunduğu kâr fırsatlarını ve aşıların içerdiği bilimsel atılımların gelecekte sağlayacağı olası faydaları kendine saklamak istiyor. Ancak önümüzdeki yol zorlu görünse de diğer seçenek çok daha çetin. Tedbirler alınmazsa muhtemelen hem hayatımız virüs yüzünden kesintiye uğramaya devam edecek hem de uluslar kendi sığınaklarında yaşamak zorunda kalacaklar.  © Project Syndicate, 2021