Akademisyen ve Allianz danışmanı Mohamed El-Erian, Financial Times’a yazdığı makalede Amerikan merkez bankası FED’in önemli bir yol ayrımında olduğu uyarısında bulundu. Hatalı mali politikalar toplumsal refaha büyük zarar verebilir
2007 yılı sonlarında önde gelen bir Amerikan bankasının yöneticisiyle buluşmuştum. Ben kendisine mali piyasaların durduğu yeri sorunca ters bir “U” şekli çizmişti. Zirveye yakın olduğumuzu duyar duymaz hemen bankanın risk pozisyonunu sordum. “Maksimum risk taşımaya devam ediyoruz” cevabını alınca şaşırdım. “Beklenen dönüm noktası öncesinde riski azaltmak için elbette tedbirli davranıyorlardır” dedim. Ama yanıt hayır oldu. Bankanın strateji değiştirmeden önce piyasaların bir şekilde döndüğüne dair “kesin kanıtlara” ihtiyacı vardı. Neticede, kırılma noktalarının zamanını kestirmek zordu, rakipler de birçok risk altındaydı, banka kısa vadede düşük performans göstermekten korkuyordu ve yetkililer alarm zili çalmıyordu. Hal böyle olunca bankanın, bir yıl sonra patlayacak olan 2008 mali krizinde kurtarılması gerekecekti.
Risk şekil değiştirdi
Bugün bu kuruluş (farklı bir CEO ile birlikte) daha iyi sermayelendirilmiş durumda; öte yandan risk alma konusunda daha az manevra alanı var. Ama pratikteki düşünce yapısı ve risk davranışı ortadan kaybolmuş değil. Şekil değiştirdiler ve bankacılığın dışına çıkıp büyüdüler. Üstelik çok yakın zamana kadar merkez bankaları ve diğer düzenleyici kurumlar biraz kenara çekilmiş, bilinçsizce de olsa işleri kolaylaştırmıştı.
Üç kaza atlatıldı
Sistemsel tehditler azalmış olsa da mali sistem ekonomiyi gereksiz risklere açık hale getiren piyasa kazalarına karşı hassas. Sistem bu yıl daha şimdiden üç kez kazayla burun buruna geldi: Ocak ayında tahvil faizlerinin ani artışı; Şubat’ta yaşanan, GameStop odaklı küçük yatırımcı ayaklanması; son olarak Mart ayında, pek tanınmayan aile yatırım ofisi Archegos’un çöküşüyle bankaların uğradığı 10 milyar dolarlık kayıp. Her üç olayda da mali sistemi aksatan taşmalar yaşandı ve durum, kriz önleme tedbirleri sayesinde değil, daha ziyade şans eseri atlatıldı. Yaşananlar sadece geçici bir aksaklığa sebep olduğundan, merkez bankalarının sağladığı likiditenin teşvik ettiği muazzam risk alma iştahı devam etti. Buna kimi yatırımcıların son derece fırsatçı konum alışları eşlik etti. Söz konusu yaklaşım, hedge fon yöneticisi Leon Cooperman’ın kendisini “neyi varsa ayı piyasasına yatırmış biri” olarak tasvir etmesiyle ifadesini bulmuş oldu. Ancak şimdilik atlatılan bu kazalar görmezden gelinmemeli. Çünkü hepsi, ateşlenmesi halinde ciddi sonuçlara yol açacak bir mali kaza riski taşıyan bir kıvılcım olarak duruyor. Neyse ki merkez bankası çevreleri gerek enflasyon gerekse mali istikrarsızlık kaygısıyla biraz sarsıldı ve yavaş yavaş uyanıyor. İngiltere Merkez Bankası, her zamanki gibi sürüye öncülük ediyor. Kurum geçtiğimiz günlerde parasal genişleme programı dahilinde “varlık satın alımına devam etmenin” bir miktar yavaşlayabileceğini belirtti. Bu da faiz artışlarının yolda olduğuna işaret ediyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB) ise geçtiğimiz hafta piyasalardaki “fevkalade canlılığa” dair uyarıda bulunarak, birçoklarına inanılmaz gelecek bir gelişmenin küçük ipuçlarını verdi: Buna göre ECB parasal genişlemeyi FED’den daha önce yavaşlatabilir. FED yetkilileri konuşacakları konular üzerine ağız birliği yaparak, enflasyon kaygılarını reddetmiş ve merkez bankasının genişlemeyi kısmayı “düşünmeyi bile düşünmediğini” tekrar tekrar söylemişti. Ne var ki FED’in geçen hafta piyasaya sızan para politikası toplantısının tutanağında, bazı yetkililerin “gelecek toplantılarda” bu ihtimali gündeme getirmek isteyebileceği yazıyordu. İyi haber: FED artık politika düzeltme sürecine başlamayı düşünebilir. Böyle bir düzeltme sayesinde, bankaların 2007-2008 döneminde yaptıkları hatalara benzer bir talihsizlik olasılığı düşecektir.