Amerikalı Arap, Müslüman ve Yahudilerin başkanlık seçimlerindeki tercihlerine dair her gün bir haber çıkıyor. Kimilerine göre bu kesimlerin ne kadarının kime oy vereceği Gazze Şeridi’nde devam eden savaştan ve savaşın Amerika’daki üniversite kampüslerine sıçrayan etkisinden duydukları rahatsızlığa göre belirlenecek.
Eğer siz de bu gruplardan birindeyseniz oy verilecek tek aday var: Kamala Harris.
İki cemaatin de rahatsızlığını çok iyi anlıyorum. Gazze’de, Lübnan’da veya Batı Şeria’da ailesi ve arkadaşları bulunan Amerikalı Arap ve Müslümanlar her gün sevdiklerinin ABD tarafından üretilip İsrail’e verilmiş silahlar tarafından öldürüleceği ve yaralanacağı korkusu taşıyor. Amerikalı Yahudiler ise her gün çocuklarının Amerikan üniversite kampüslerinde sol antisiyonizme maruz kalmasından endişeli. Bu tepki çoğu zaman antisemitizme kadar varıyor. Maalesef çok sayıda akademisyenin düşüncesizce benimsediği bu anlayışı önlemek için üniversite idarecileri de hemen hiç çaba göstermiyor.
İki tarafın da kaygılarını anlayan biri olarak iki tavsiyede bulunmak isterim: Birincisi, savaş ve kampüslerde yaşananlarla ilgili hisleriniz ne olursa olsun genel olarak Amerika’nın geleceği için en doğru kişi olduğunu düşündüğümüz adaya oy verin. Donald Trump ile Harris söz konusu olunca bu kişinin Harris olduğu tartışma götürmez.
Trump’ın siyasete dair genel yaklaşımı oy toplamak için başkalarından korkmamızı sağlamak, bizi sadık Amerikalılar ile içimizdeki düşmanlar olarak ikiye bölmek ve müttefiklerimizi kötülemek. Ulus olarak yapılacak büyük ve zor işlerimiz var. Büyük ve zor işler ancak hep birlikte başarılabilir ve gerek Amerikalıları gerekse ABD ile müttefiklerini bir araya getirmek Trump’ın ne yurt içinde ne de yurt dışında öncelik verdiği bir adım. Harris ise buna önem veriyor ve öyle davranacaktır.
Harris “İki devlet” dedi
İkincisi, Orta Doğu’da barış ve üniversite kampüslerinde Orta Doğu konusunda huzur istiyorsanız bunu sağlamanın tek yolu var. Harris çarşamba gecesi CNN Town Hall programında tam da bunu dile getirdi: “Rehineleri yurda döndürmek, Filistin halkına nefes aldırmak ve hem İsrail’in hem de Filistinlilerin aynı derecede güvende olacağı iki devletli çözüme yönelik çalışmalar yapmak.”
ABD Başkanı Joe Biden’ın Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın halihazırda devam eden Orta Doğu ziyareti de tamamen buna odaklanıyor.
Trump’ın en büyük bağışçılarından biri ise merhum Sheldon Adelson’un İsrail asıllı Amerikalı eşi Miriam Adelson. Trump’ın kampanyasına 100 milyon dolar verdiği biliniyor. Miriam Adelson ve kocası İsrail’de Binyamin Netanyahu’nun aşırı sağcı hükümetini desteklemek için bir gazete bile kurdu. İsrail hükümeti iki devletli çözüm ihtimallerinin hepsine karşı çıkıyor.
Time dergisindeki röportajında iki devletli çözüme dair fikri sorulan Trump bir zamanlar buna inandığını ama Sheldon Adelson’un böyle bir şeyin imkansız olduğunu anlattığını söyledi. Orta Doğu hakkındaki görüşleri Adelson ailesinden bu kadar etkilenen birinin başkan olma ihtimali bile tüylerimi ürpertiyor.
Hem Orta Doğu’daki krizi yatıştırmanın hem de kampüslerdeki sol antisiyonizmi güçsüz bırakmanın en iyi yolu iki halk için iki devlet kurma hedefine bağlı bir ABD yönetiminin başa gelmesi. Bu meselelerden herhangi biri sizin için önemliyse oyunuzu Harris’ten yana kullanmalısınız.
© 2024 The New York Times Company